30 Aralık 2013 Pazartesi

DÜ’BEŞ!
Zar tutarak bile
hep yek atamayanların
istiarelerini
boş çıkardı yine
FENERBAHÇE!

Çünkü
lazım olduğunda
dübeş atmanın
şaşmaz kodları var
FENERBAHÇE’nin
gen haritasında..

Dübeşi attı mı
118 hatta 127 km hızla çakıp
tavlayı
rakibinin koltuk altına
sıkıştırmak var
geleneğinde..

Sahada da
tribünde de
ele avuca sığmamak var  
kitabında..

Zaten
kendisine uzanan elleri kırıp
avuçları yalatması da
bundan dolayı..

Sonra
delifişek kan var
damarlarında,
isyan var;
hem de alayına..

Bundandır
doğru bildiğini,
inandığını
yüksek sesle
hep bir ağızdan
haykırması..

Onur var köklerinde,
zafere inanç var..

Kumpasa, kurguya
boyun eğmemek
alçağa, haine
biat etmemek var
asi ruhunda..

Alınteri var tarihinde,
emek var
en hakikisinden..

Pes etmemek var,
düşse de ayağa kalkıp
kale gibi dimdik durmak var
karakterinde..

Düşlerinde
özgür dünya var,
öptüğü çubuklu forma var
anısında..

İşte bu yüzden
asla
iki güçten birini
tercih etmek zorunda kalmaz..

FENERBAHÇE’linin gücü
SARI ile LACİVERT
arasında!

23 Aralık 2013 Pazartesi

KOF’SAYT!
Oyun talimatlarına göre değil
birilerinden alınan talimatlarla
yönetiliyor
bu ülkede futbol!..

EMENİKE’nin nizami golüne
ofsayt kaldırılmış;
çok mu?

Kaç ofsayt gördük biz
3 Temmuz’dan beri..

“Şike tespit edildi” denilen 19 maç
bariz ofsayttı mesela!..

Hem “para sayarken görüntüsü var” iftirasından
daha net ofsayt mı var
gözünüzü seveyim..

Kapatılan “billyoner”de
“havuz” probleminde
ofsayta düşmemiş miydi
önceden bilip
gülerek izleyen savcı?

Gazete kupürlerine dayanılarak
kesilen cezalar
ofsaytın babası değil mi?

“Kimse gelmez nasılsa” diye umarken
45 bin kadın ve çocuğu stada görünce
dumura uğrayanların hali
ofsayttan başka 
neyle açıklanabilir ki?

“Çok ince ayar” yapılan çalışmalar
çok inceden falan değil ha
kapkalınından
ofsayt olmuyor mu?

Şakacıktan yapılan muhabbetler,
al gülüm ver gülümler,
kamyon kamyon balıklar,
300’e okutulan dualar
ofsaytın ruhuna
Fatiha okutmaz mı?

Üfleme meraklıları
kurgu bozulmasın diye
sağa sola yaltaklanırken
ofsayta yakalanmadılar mı hiç?

Üretilen onca sahte delil,
tepe tepe kullanılan tapeler de mi
ofsayt değil yani?

Çağlayan’ın önünde sıkılan gazlar da,
“gerekirse mermi kullanın” emirleri de,
SARACOĞLU’ndaki coplu, tazyikli kumpas da
bal gibi ofsayt işte ulan!

Sahaya atılan bıçak,
otobüse sıkılan mermi
pierroya girse
kaç santimetre ofsayt çıkar acaba?

Sütoğlanların karşılıklı pankartları da
kabak gibi görünmüyor mu
ofsayt kamerasında?

Buz gibi gole ofsayt kaldırılmış,
kime ne?
Ofsaytın anasını ağlatıyorlar
3 Temmuz’dan beri!

Ama değil anasını
sülalasini de ağlatsanız
sonuçta o top kalenize girecek!
Hani nasıl diyordunuz siz;

tam doksandan!

16 Aralık 2013 Pazartesi

GİDEN AĞA GELEN PAŞA!
FENERBAHÇE
yıllardır hep aynı yerde;
zirvede!.

Denizli’de
şampiyonluğu çalınsa da
zirvede..
Son maçta şampiyonluktan olma şokunu
3 kez yaşasa da;
zirvede..

Diğer 17,
rakibinin şampiyonluğu için
“yatıp” kalkıp dualar etse de;
zirvede..

Gülerek izleyenler,
3 ayda unutulur sananlar
tepetaklak olmuşken;
yine de zirvede..

Boğazı sıkılıp
darağacına çıkartılmaya çalışılırken bile
zirvede..

İftiralarla karalanmış,
yürekten yaralanmışken dahi;
zirvede..

Biat edip kollananlara,
yerine Avrupa’ya yollananlara,
kamyon kamyon balıkla bollananlara rağmen
zirvede..

Peşkeş stada konanlar,
mitinglerde cirit atanlar,
yıllardır her fırsatta yatanlar
çatır çatır çatlarken de
zirvede…

Gırtlağına basılırken,
boynunda giyotin sallanırken bile
kanırta kanırta zirvede..

Uyduruktan cezalarla,
türlü türlü ezalarla
yıldırılmaya uğraşılsa da;
zirvede..

Üflemeyle sönmeyen ateşlerde
cayır cayır yanarken birileri,
FENERBAHÇE yine
püfür püfür zirvede..

Onu değil, bunu çekenler,
tribünlere nefret tohumları ekenler
bir taraflarını yırtsa da;
zirvede..

Kendi stadında zehirlenmeye,
öldürülmeye,
ezilmeye çalışılsa da;
hala zirvede..

Arıyı iğnesiyle boğanlara,
helvaya çamur katanlara,
bataklıkta köksalanlara inat;
zirvede..

Çünkü zirveyi
SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ DEV
emretti ona!

Çünkü zirveye tırmanmak
genlerinde var!..

O yüzden hiç fark etmez!
Giden kimin ağası,
gelen kimin paşası
olursa olsun;
zirvenin adresi değişmez!

12 Aralık 2013 Perşembe

HUKUK’ALI SAKLAMBAÇ!

2 yılı aşkın zamandır
bir kukalı saklambaç
dönüp duruyor
güya hak, adalet,
hukuk adına..

Ama
top atıldıktan sonra dizildi
taşlar da,
kuka da..

Manşetlerle,
yalancı ağızlarla
sorumsuz sorumluların icraatlarıyla
üst üste kondu
pirinçten ayıklanan taşlar!

Kuka da
taaaa okyanus ötelerinden
sipariş edilmişti zaten..

Kara kediler
binlerce kez sobelendiği halde
ebe hiç değişmedi
her ne hikmetse..

Ama
oyunun kuralları
oynanırken değişti..

Ellerini kollarını
sallaya sallaya
ortalıkta dolaşırken
fasulyeler,
minareyi çalanlar
çoktan kılıfına uydurmuş
saklanıyorlardı
camdan köşklerinde..

Çanak çömlek patladı
kimbilir kaç kez
ama
birilerince
“sen kurtsun” denilenler
yırttı her defasında..

19’lar 5 oldu,
5’ler 3 oldu..
Ebeye her şey güçken
paracıklar iç oldu..

Kabak gibi seyirtenler
pişmiş kelle gibi sırıtanlar
şakacıktan olsa gerek
zinhar sobelenemedi..

Kuka’nın etrafında
kımıl kımıl oynayan balıklar,
hocaya 300 kaymeye okutulan(!) dualar
gözlere gözükmedi hiç..

Ama
tarlada, inşaatta
öküz altında buzağı arandı..
Sonra öküz ölünce 
ortaklık da bozuldu;
o ayrı mevzu..

Ebe hep ebe kalsın diye
karşı mahallenin oğlanlarına
pişpiklendi fıs fıs..

Yetmedi,
oyundan atılsın diye
türlü şaklabanlıklar yapıldı..

Halen de
o düzenbazlık gırla maşallah..

Siz hukuk sanıyorsunuz
ama bunun adı
kukalı saklambaç!

Ebe kim,
top kim elinde,
kukayı kim dikti,
her şey ayan beyan ortada!


10 Aralık 2013 Salı

TABİRİ CAİZ’SE!
3 Temmuz’un cevapsız soruları
tam da
kafiyeli taşlama konusu..

Bu sorularla
salya sümük pozları varmış
birilerinin..
Cevap verebilirlerse
sorun yok tabii..

Yepyetkililer
ifade verenleri
“çoluğunu çocuğunu göremezsin ha” diye
tehdit etme yetkisine
haiz mi?

Önceden bilip gülerek izleyenlerin
“3 ay konuşulur unutulur sandık”
tabiri caiz mi?

Yoksa bu işi kurgulayanların
tek düşündükleri
cukkalarını tıka basa dolduracakları
faiz mi?

Safsatalarınıza fetva veren kim?
Hoca mı, imam mı,
vaiz mi?

Haksızlık karşısında susan şeytan
hakkaten de
dilsiz mi?

Sizin en iyi anladığınız
tehdit, iftira, taciz mi?

Ne sandınız?
Karalamaya çalıştığınız camia
yalanlarınıza kanıp
pısacak kadar
aciz mi?

Bu koskoca çınarın sevdalıları
attığınız çamurları
yalayıp yutan yandaşlarınız gibi
keriz mi?

Yediğiniz tokatın acısı
acaba yeterince bariz mi?

Badem bıyıklarınızın altından
çaktırmadan
birbirinize ettiğiniz küfürler
tahmin ettiğimiz kadar
galiz mi?

Ne kurtaracak sizi?
Bi taraf’ınızın koftirik belgecisinin 
eline tutuşturduğunuz
palavralarla dolu
o valiz mi?

SARI LACİVERT suçlu da
yalanlarınıza alkış tutan
helvacılar,
arıcılar,
hocacılar
pirü pak tertemiz mi?

Bir gün ortaya çıkmak gibi
kötü bir huyu olan
gerçek
gösterecek her şeyi!

Bakalım siz mi
galip geleceksiniz
yoksa
gerçeğe,
hakka,
doğruya
sımsıkı sarılan

BİZ mi?