30 Aralık 2015 Çarşamba

İKİBİNONBEŞ
Hep yalan dolan  dünyaya inat
uğrunda engel tanınmayan
sevdayla geçen
koca bir yıl daha..

SARI LACİVERT’siz
takvim yaprakları
fuzuli,
FENER’in maçı var günleri
müstesna!

Bazen MABED’in cennet havası
bazen de
deplase yollar
dilimizde şarkılarla
gündüz gece..

3 Avrupa,
34 Türkiye Şampiyonluğu
her branşta..
60 maçta
tam 119 gol sevinci..

Ama bir yandan da
buz gibi gollerimize
yanar döner şekiller,
bal gibi penaltılarımıza katılan
kızılcık şerbetleri..

Mangırına, avantasına
çalan düdükler,
o düdükleri öttüren
öz 
hakiki düdükler!

Tansiyon fırlamaca,
kansere bi adım daha,
ille de dil altı hapları..

Sinkaftan bozma
durum tespitleri,
her maç
yeni baştan bozulan
tövbeler..

Devrilen rakılar,
birbiri ardına yakılan cigaralar,
afyona çeyrek kala halleri..

Taş görünümlü
alabildiğine münferit
kurşunlar,
fena halde yorgun
serseri mermiler..

Kaçacak diyenlerin
topuklayıp kaçtığı,
tarihten silinecek diyenlerin
tarihe gömüldüğü
ibret vesikaları..

Mücadele azmi müebbet,
atılan iftiralardan beraat!

Çatırdayan koskocalar,
kıça kaçan 8 yıl sopaları..

Attığımızın battığı,
baş edemeyenin
çamura yattığı
adına
Türk futbolu denen
garabet!

Rüzgarımızdan nem kapıp
havamızdan zatürre olan
gudubetler!

Gerçeğe dönüşen
NANİ’li, VAN PERSIE’li
gol rüyaları..

Her biri
yürek mengenesi 1-0’lar,
alın teriyle alınan
40 puan!

Ve yeni yıla
aşkla taşınan
taptaze, sımsıcak umutlar,
içinden şampiyonluk geçen
tezahüratlar..

Çünkü sadece
yıllar eskir,
sevdaysa asla!





21 Aralık 2015 Pazartesi

ULAN OĞLUM NE DEDİM?
Palavralarıyla
illallah dedirttiler
zurnanın zırt dediği yeri
görmediler..

“Durum vahim” dediler,
tahmin bile edilemeyecek kadar
vahim oldu durumları..

“Bu ateş üflemeyle sönmez” dediler,
şimdi kendi kıçlarını tutuşturan ateşi
üflemekle meşguller..

“Tarihe karışmalı” dediler..
İyi saatte olsunlara karışmaları
an meselesi..

“Hocaya 300’e hayır duası okuttuk” dediler,
esameleri bile
okunmuyor şimdi…

“Şakalaştık,
gırgır yaptık” dediler..
Şu an
gırgır bile geçilmiyor
zatı şahaneleriyle..

“19 maçta şike tespit edilmiştir” dediler..
Bugün bazıları hapiste,
bazılarının kaçtıkları yer bile
tespit edilemiyor..

“3 ayda unutulur sandık” dediler..
Şimdi kendilerinin
3 ayda unutulması için
dua ediyorlar
gece gündüz..

“Gülerek izledik” dediler.. 
Gülerek bile izleyenleri
yok artık..

“Kıbrıs’a kaçacak” dediler, 
bi gece yarısı
gizlice Gürcistan’a kaçtılar!

Uydurma delillere
sırt dayayıp
“çok sağlıklı karar verdik” dediler..
Sağlıkları hakkında verilecek
bi karara muhtaçlar şimdi..

“Heykeli Trabzon’a dikilsin,
gelen geçen tükürsün” dediler..
Şimdi tıkıldıkları hücrede
nerelerine tükürüldüğü
muamma..

“Cennete gidelim dese,
biz cehenneme gideriz” dediler,
çektirip gittiler,
cehennemim dibine kadar da
yolları var!

“Soruşturma bittiğinde
FENERBAHÇE’nin ne yaptığını herkes görecek” dediler..
Ne yaptıklarını
8 yıl men cezası aldıklarında
tüm dünya gördü..

O ise “Çatırdayacak” dedi,
çatırdadı..
Çatırdamak ne kelime,
yer yarıldı,
kumpasın piyonları
bir bir içine girdi..

Ve zelzele için
vakit daraldı artık,
tik tak, tik tak!.





NOT: 

Yazının başlık fikri için @meto73_e
teşekkürler



MIŞ MIŞ DA MUŞ MUŞ..
Söz konusu
FENERBAHÇE olunca
güzide(!) medyamızdaki hazretlerin
yazdıkları, çizdikleri,
fısıldadıkları, böğürdükleri
artık kalıplaşmış..

Bi tutturdular
FENERBAHÇE
niye hep 1-0 kazanıyormuş,
neden 3-4 atamıyormuş..
E her hafta hepinize
üç buçuk attırıyor ya,
o yetmiyor mu?

Tamam kazanıyormuş da
oyununun
tadı tuzu yokmuş..
Şuna “FENERBAHÇE kazandıkça
tadımız tuzumuz kaçıyor”
desenize..

Gol yemiyormuş ama
defansta yapamıyormuşmuş..
Ulan FENERBAHÇE kalesi
maçlarda o kadar az
kameranın kadrajına giriyor ki,
kalede VOLKAN değil
TOPUZ oynasa
haberiniz olmayacak be!

Takım değilmişmiş de
bireysel yeteneklerle
idare ediyormuş..
Peki o
bireysel yetenekler dediğiniz topçular
nerede oynuyor,
Çatladıkapıspor’da mı?

NANİ de topçu muymuş?
Bunu da
NANİ’yi bundan önce
sadece posterinden gören
herif söylüyor
bak..

PEREİRA
gollerde bi acayip
seviniyormuşmuş..
AYKUT HOCA için de
“hiç sevinmiyor” diyorlardı
yine aynı herifler..

Orta sahaya
bi ALEX lazımmış..
O bu takımdayken
“iyi hoş da koşmuyor ya”
diye de
Lüksemburg basını
yazmıştı zaten..

Büyük takım dediğin
hakemi de yenmeliymişmiş..
Her hafta 
rakip kim olursa olsun
Hakemspor’la maç yapıyor zaten
FENERBAHÇE,
el insaf yahu!

VAN PERSIE
neden takımın galibiyet fotoğrafında
yokmuşmuş..
Sezon sonunda
hepinizin öyle bi fotoğrafını
çekeceğiz ki,
civciv çıkacak,
kuş çıkacak!

Peki her şey güllük gülistanlık mı?
Hayır…
Dört dörtlük mü takım?
Ona da hayır..

Ama ilk 18’indeki
10 futbolcusunun yeni olduğu
bi takım için
her geçen gün üstüne koya koya
ve muhtemelen
dörtte üçe de koya koya
ilerliyor FENERBAHÇE!

Bütün bu
mış mış da muş muş’ların sebebi de
bu takımın oturup
şaha kalkacağı anın yarattığı
keskin

yusuf yusuf kokusu
işte!.


15 Aralık 2015 Salı

TAKKE VE KEL
Tam da iki yıl önce
bu zamanlarda
öküz cızlamı çekip ortaklık bozulunca
bir bir çıkarılıp çöpe atılır oldu
Türk Futboluna çöreklenen
takkeler..

E haliyle keller de
ortalıkta
kabak gibi arzı endam etmeye
başladılar nihayet!

Al takke ver külahla
iş görmeye alışanların
hem kel hem fodul oldukları
dile geliyor artık..

Ayıplarını örtecek
takkeleri olmayınca
kellerinin derdine düşenlerin
badem göz, sırma saç rüyaları da
kabusa dönüyor
yavaş yavaş..

Kel başlarına
şimşir tarak siparişi verenler
kafalarına sürecekleri ilaçların
prospektüslerini
hatim etmekle
meşgul şimdi..

Bugüne dek
kendilerine sponsor olmuş
eski takkecilerin
düdükleri ötmeyince
master yaptıkları
“ince ince, kıymık kıymık”
doğranma teraneleri
duyulur oldu..

Topal horozla iş tutan kel tavuklar
kendi yumurtalarına
kulp takıyorlar
çaresizce..

Her çıktığında
tipine sinkaflar düzülen
takkecilerin dümen suyunun yolcusu
özel bir kelin de
şimdilik sadece eline veriliyor
itinayla!.

Ve ne kelden ne köseden
ne takkeden ne keseden
medet umanların
yolu açılıyor
bir sıfır, bir sıfır..

Saray yollarında kıyak değil
mahkeme kapılarında hak arayanlara
dönüyor devran..

Masada değil
sahada kazanmak için
alın teri dökenlere
gülüyor şans..

“İçeriden çözemezsek
dışarıdan çözeriz” diyenlerin
içlerini dışlarına
bağlamaya hazırlanıyor
SARI LACİVERT’in
saha içindeki silkinişi..

“Kimse bizsiz yürüyemez” diye
buyuranlara inat
koşmaya başladı
hedefe çünkü
FENERBAHÇE!

Ve “arkalarına baktıklarında
bizi görecekler” diyenler
arkamızdan bakmaya
devam edecekler
epey bi süre!

Ta ki arkalarına bile bakmadan
kaçacakları güne kadar..


7 Aralık 2015 Pazartesi

KİŞİ KENDİNDEN BİLİR İŞİ
Hin işi Fransız işi,
bunu yapan iki kişi..
Biri FENER,
öbürü işte öyle bişii..
Biri hemen taktı fişi,
ötekinin sızladı dişi!..

Trollenince mendebur kişi,
kıç yalarken
kırılır dişi..

Ne utanma, ne arlanma!
E işi gücü ayak işi..
Katakulli, alicengiz;
ha bire koklar beleşi..
İş sıkıya binince de
anında kırar kirişi..

Gelince UEFA teftişi,
satılır cemaat dervişi..
Yangın bacayı sarmışken
hala üflerler ateşi..

El işi “tokat” işi
tıpkı sülalesi gibi
sıkıştırınca azıcık bahşişi,
kem gözleri görmez olur şişi,
anlamazdan gelir
elemtere fişi!.

Filozofa allem kulem,
rakiplere erteleme..
Bi taraflarına batar
SARI LACİVERT’in yükselişi..

Çünkü kalsa da 10 kişi,
tırnağa takar dişi..
Ölüsü üç buçuk attırır,
öd patlatır silkinişi..

Biri itinayla kollanır,
top gol olsun diye ellenir..
FENER’e cart kırmızı kart
rakibe serbest
el ense çekişi..

“Lige renk gelsin” çirkefi
onlar için çocuk işi..
Daha nelerini gördük
kalın ayar
ince işi..

Öküz ölür,
sarpa sarar,
cukka payı takke işi..
Manşet olur dört bi yana
“tarihe gömeceğiz” diyenlerin
gidişi..

Yanına kar kalmaz kimsenin
çevirdiği kirli işi..
Devran döner,
gün değişir..
sel gider kumu kalır,
ettiğini bulur kişi..

Saray yolları yalamak,
uşak işi, şeytan işi..
Boşa meyletmeye gerek yok..
Bu iş çünkü sevda işi,
akıl işi, yürek işi..
Düzeni düzmek de
sadece FENER'in işi!.




3 Aralık 2015 Perşembe

KİMSİN SEN?
-Alo!...
-Kimsin?
-Fatih ben..
-Hangi Fatih?
-Şu SMS’le kovduğunuz hani..
-Peki Sen kimsin?
-Ben Cenk?
-Kaleci olan mı?
-Yok, faksı ters çeken.. Kevın orda mı?
-Oğlum onu Hamza’ya sor..
-Kovduk onu biz.. Mustafa var şimdi?

-Alo groso kroso..
-Kim?
-Gorosk.. grokomo..
-Ne diyon birader?
-Ya neyse ne ya, gönderin gitsin! Adı söylenmiyor zaten..

-Alo Hamza..
-Hoca telefona çıkmıyo..
-Sen Kimsin?
-Yardımcıyım.. Sen Kimsin?
-Mustafa ben yahu..
-Ha hocam mesaj at mesaj..

-Hocam mesaj geldi..
-Mustafa’dan mı?
-Yok Şınayder’den..
-Ne demiş?
-No taktik falan diyo ama…
-S*ktiret

-Alo.. Şınayder, sen misin kuzum..
-Yok..
-Sen kimsin?
-Selçuk ben hocam..
-Hangi Selçuk?
-Kaptan olan..
-Şınayder yanında mı oğlum?
-Ne Şınayder’i hocam ya?
-Ne bileyim, mesaj atmış da..

-Alo.. Bana Fatih’i bulun..
-Hoca Fatih’i mi?
-Yok iş beceren, gerçi beceremiyor ama neyse..
-Sen kimsin peki?
-Dursun..
-Hangi Dursun?
-Başkan ulan başkan..
-Bi saniye.. Abi bizim başkanın adı ne? Haa..

-Alo ben Cemal..
-Hangi Cemal?
-Nalga olan..
-Oğlum dur zaten ortalık karışık..

-Alo.. Marangozdan arıyom ben..
-Ne marangozu?
-Masa altı, üstü bi şeyler demişsiniz, ölçü alacaktım..
-Yaz.. 6’ya 6…
-Neden 6 hocam?.. Aloooo.. Alooo…

-Aloo..
-Kimsin evladım?
-Çocuk..
-Hangi çocuk..
-Bizim çocuk.. Sizin de olabilir..
-Kimin çocuğusun sen?
-Çocuğu kim koyduysa onun..

-Alo.. Harcatmayız ulan..
-Harcatmıyoruz zaten başkanım.. Beş kuruş yok kulüpte..
-Onu mu diyorum oğlum ben?
-Ne diyorsun ses gelmiyor.. Alooo.. Alooo..

-Alooo.. Kimsin?
-Ergin ben ergin..
-Ergenleri almıyoz takıma..
-Ergen değil Ergin, Ergin..
-Hangi Ergin..
-Hani maça çıkmayan?
-Ha n’oldu?
-Ben de onu diyorum. Siz çıktınız da n’oldu?

-Aloo.. Ben emir eri..
-Ramazan sen misin?
-Yok ben Kuddusi?
-Oğlum kapat kapat, hat güvenli değil..

-Aloo….
-Kimsin sen?
-Ünal ben?
-Ünal kim ya?
-Hani şu seksi olan, ateş üfleyen?
-Ne var, ne istiyon?
-Eğleniyor musunuz diye merak ettim de..
-Disko disko.. disko disko..

-Aloo..
-Sen kimsin?
-Katır..
-Baban kim?
-Dayım at!
-Anlamadım?
-Boşver.. Anlayan anladı!.





30 Kasım 2015 Pazartesi

KADIKÖY’DE NE YAPILMAZ?
Burası KADIKÖY!
Öyle elini kolunu sallaya sallaya
çıkış yapılmaz..

Burada sahaya
don, mon atılmaz..
Gol atılır sadece..
Ama o goller de
sadece yiyeni acıtmaz!

Burada
direk yerinden sökülmez..
Tek dişi kalmış canavarın
dişleri,
ciğeri beş para etmeyenlerin
ciğerleri sökülür!

Burada
çakı falan atılmaz kimseye!
Çivisi gevşeyene
çivi çakılır
çatır çatır..
İstiareleri, imgeleri
boşa zayi etmeye gerek yok!
Anlayan anladı!

Ha burada
siyah poşet de geçirilmez
kafaya!
Hala kafada
o poşetlerle dolaşanlara
af buyrun
bilezik gibi
geçirilir!

Burada
mızıkçılık yapılmaz!
Alın teri, bilek hakkıyla
rızıkçılık yapılır!

Burada üç kuruş için
parti mitinglerinde
takla atılmaz!
Altı’pastan golü yazınca
sevinçle takla atılır!

Burada
hükmen maç verilmez..
Top oynamak yerine
çamura yatanların
hükmü kesilir!

Burada
hakemler alıkonulmaz..
Düzenin tekerine
taş konulur
emekle, azimle!

Burada
oyuncu yumruklamak için
soyunma odası
basılmaz..
Sahanın her yerine
ayak basılır!

Burada
otobüse kurşun sıkılmaz!
Olsa olsa
hamsiye limon sıkılır!

Ha bir de,
burada çakma kabadayılık
yapılmaz!
Yapanın da
ibret-i alem olsun diye
ağzının payı verilir!

Hala
“O kupayı elimize alacağız”
diye tutturanın
pasaportu da
itinayla eline verilir!



27 Kasım 2015 Cuma

ÇARESİZLİK!
Abartmayın Kardeşim!
N’olmuş yani
FENER grup liderini
evinde yendiyse?

2 top yapamadılar be abicim!
3 top yaptılar,
4 top yaptılar,
5 top yaptılar
hatta o 5 topla
gol bile attılar diye
destan mı düzelim yani?

Mis gibi hava,
fıstık gibi zemin..
O kadarcık da
oynamasınlar mı artık?

Takımın fizik gücü
gölgelerin gücü adınadan hallice..
Kimya hepten zayıf zaten..
Matematik de
anca 2-0 işte..
Ne o be,
skor mu 2 tanecik gol?

Hem zaten
2’den çok atamıyorlar ki?
Varsa yoksa 1-0..
1-0’a da
3 puan verilmesin be Kardeşim,
ayıptır yahu!

Neymiş efendim,
sahada basmadık yer
bırakmamışlarmış..
Ne yani,
tribüne falan mı
basacaklardı?

Bi halt da oynadıkları
yok ha..
Şöyle sigara tüttüre tüttüre,
aksıra, tıksıra anlattı
spiker bile maçı..

Çaresizce
iki elinin arasına alıp başını,
dövünüp durdu hocaları..
Yeminle bak!

Oynadıkları takım da
takım olsa!.
Bütçesi
bi FENER’li topçunun
saç traşına yetmez ulan!

Bakmayın
grup lideri olduğuna..
Korner bile kullanamıyor
Norveç’liler..
Gerçi bizde
korner kullanınca bile
heyecan yapıp
tweet atan
bi Evropa fatihi takım da var ya,
neyse..

“İyi çalışmıyoruz,
taktik maktik yok” diyolarmış
FENER’li topçular..
Antrenmanda
birbirlerini dövüp,
nanik falan yapıyolarmış hem..
Valla ben de
söyleyenlerin yalancısıyım..

Kazandılar da
n’oldu yani,
gruptan mı çıktılar?
Şampiyon mu oldular?
Var mı bi UEFA kupaları?
Yok!

Hep FENER medyasının
doldurması bunlar..
Yemeyin yahu..
Bi numara yok
bunlarda..

Gümbür gümbür
geliyorlarmış da,
yer gök inliyormuş falan..
Ah şu mabadımızdan gelen
“Yusuf Yusuf” seslerini
bi bastırabilsek
belki biz de duyacağız ama,
nerdeeee??




23 Kasım 2015 Pazartesi

ÜÇ BUÇUK
En azılı düşmanları dahi bilir ki
ölüsü bile yeter FENER’in
ligin tozunu atmaya!
“Belki
ölüsü de yetmez” güdüsüyle
kurşunlanması da ondan..

Bu yüzden
hafiften bi dirilmeye başlasa bile
alıcılarının ayarıyla
oynamaya başlar hemen
Türk futbolunun
oynak dinamikleri..

Son 5 maçında
sadece 2 gol yiyen FENERBAHÇE’ye
“büyük takım defans mı yapar lan”
diye çemkirenler
son iki maçının
sadece 90 artılarında
3 gol yiyen takım için
“büyük takım
defans yapmasını bilecek”
diye zırlarlar..

Rakibin oyuncularını
“Barcelona’ya koysan sırıtmaz”ken(!),
nerdeyse hat trick yapacak olan
FENERBAHÇE sol beki hakkında
tek satır laf edilmez!

1-0’lara dudak bükenler
3-1’den sonra
“6-7 olmalıydı” diye
vururlar bu kez de..

Birilerinin topçuları
paralarını alamadıkları için
bir bir kaçıp,
idmanda birbirlerini döverken,
FENERBAHÇE futbolcuları
“sanki yan bakar gibiydiler” diye
manşet olur!

FENERBAHÇE hocasının
ne zaman kovulacağı üzerine
fallar açılırken
parçalıların hocası kovulunca
parça pinçik olur planlar..

Çakma imparatorun
İtalyan atasözleri yetmezmiş gibi
bir de çakma filozofun
Hayyam dörtlüklerine
methiyeler düzülür..

Yalnız uçamayıp
hakem sürüsüyle uçurulunca
havada uçuşan küfürler,
halk türküsü olur,
felsefi metin olur
medya tezgahlarında!

"Şerefinle oyna, 

hakkınla kazan" düsturu
"çirkefinle oyna, 

cukkanla kazan"a 
evrilir 
sistemin emriyle..

“Size mi kaldı la başkanlık” deyip
birbirlerinin
topuklarına sıkanların şehrinde
otobüse ateş edildiğine
kimsecikler inanmaz
nedense!

Bütün bu hengame içinde
en istenmeyen şeydir
bu hafta olduğu gibi
FENERBAHÇE’nin
üzerindeki ölü toprağını
atması..

Şöyle hafif bir silkinmesi bile
üç buçuk attırıyorsa
FENERBAHÇE’nin
gümbür gümbür oynamasından
nasıl korktuklarını
varın
siz hayal edin
şimdi!



17 Kasım 2015 Salı

BIRAKIN!
Bir deplasman dönüşü
Trabzon’da
FENERBAHÇE’ye kurşun sıkılalı
tam 226 gün oldu..
Ve 226 gündür
failler bulu(a)madı!

Faillerin bulunmasını bırakın
haklarında
dava bile açılmadı!
Hatta davayı bırakın
olayın iddianamesi bile
yazılmadı!

İddianameyi bırakın
adam gibi bir soruşturma bile
yapılmadı..
Adamı bırakın diyeceğim ama
saldırıdan hemen sonra
apar topar yakalanan
o iki adamı da
bıraktılar zaten!

Bir otobüs dolusu insanın
canına kastedildi ama
yer yerinden oynamadı..
O yerin üzerine
balçıkla yapışan taşlarsa
çiftetelli oynadı..

Devletin o meşhur “bütün imkanları”
seferber falan edilmedi..
Devleti bırakın
medyada
“Failler nerede” türünden
tek satır haber yazılmadı..

Hadi medyayı da bırakın
marka değerine toz kondurmayan
futbol dünyamız
ayağa kalkmadı..
Ayağa kalkmadıysa da
şapa oturduğu
su götürmez…

FENERBAHÇE’nin
güzide(!) rakipleri olan kulüpler
yalancıktan mesajlar dışında
tepki koymadı..
Kulüpleri bırakın
milyon dolarları götüren
futbolcular bile
futbolcu arkadaşlarına sıkılan kurşunlara
ses çıkar(a)madı!

Daha sonra yorgununa da rastgeldiğimiz
o zıpkın gibi mermiler
sıkıldığı şehre
mal edilemedi..
Hadi o şehri bırakın
o şehirden herhangi birine de
mal edilemedi..

Mal edilemedi ama
iç edildi, hiç edildi..

FENERBAHÇE’ye kurşun sıkılalı
tam 226 gün oldu..
Muhtemelen
siz bu yazıyı okurken
228, 346, 584 falan da olacak..
Sonra yine muhtemelen
“bu işin peşini bırakın”
denecek..

Ama biz
ne bu işin peşini
ne de edilenleri edenlerin yanlarına
bırakmayacağız!
Hani
bir gün ortaya çıkmak gibi
kötü bir huyu olan şey var ya;
hah işte,
anladınız siz onu!



9 Kasım 2015 Pazartesi

BİR SIFIR
Kimilerine 
iki üç dört yetmez,
kimisine de 
1-0 yeter!

Sıfırı tüketme pahasına bile olsa
dünyadan geçer de
bir o sevdasından
vazgeçmez işte o..

Sıfıra inip 
kendi keser ortayı
sonra koşup
bir kafa çakar icabında..

Sıfır noktasında
silkinip
yeniden doğar küllerinden
her defasında
bir tarih yazarak..

Yüreğini ortaya koyanları 
görebilme duasıyla 
üç iki bir sıfır diye sayar
omuz omuza 
hayattan koparken…

Sıfırlayıp soğuyanlardan da
paralel bir yamuk çizenlerden de
hazzetmez..

Sıfır hata peşinde koşmaz,
samimi, cesur
on bir yürektir
tek muradı..

Eğer inanç varsa 
başkanında, hocasında, 
takımında 
şöyle buram buram 
bir cehennem sıcağı olur ona 
sıfırın altı bile..

Solda sıfır kalsın ister rakipleri 
ÇUBUKLULAR 
onları bir bir 
çalım manyağı yaparken..

Morali sıfır olsa da 
hep bir umut besler içinde..

Sıfır toleranslara 
tokadı basıp 
artık sıfır sıkıntılara 
yelken açmak ister
bir türlü 
rahat nefes alamamış gönlü..

Sıfırdan 100 kilometreye 
bir solukta koşmaktır 
onun fıtratı..

Sıfır makyajla 
sahada 
dupduru bir güzellik resmedildiğinde 
mutlu olur, 
yüzü güler..

Sıfır araba, 
sıfır ev, 
bol sıfırlı banka hesapları 
deliye döndüremez 
bir gol sevinci kadar..

Kalesinde sıfır pozisyonu da sever de, 
karşı kaleye 
bir akıncı birliği gibi 
gitmekten  
hoşlanır
daha çok..

Sürekli sıfır negatiflere inat 
gürül gürül 
FB rh pozitif akar kanı 
coşkun bir nehir gibi..

Kimilerine 
iki üç dört yetmez,


kimisine de 
1-0 yeter!

Çünkü hayata 
1-0 önde başlar 
her FENERBAHÇE’li zaten..

Bu yüzdendir 
başka 1-0’lara meyletmemesi..

26 Ekim 2015 Pazartesi

BERABERE
Kadıköy’de alınan beraberlik
tabelaya 1 puan yazsa da,
her daim
sıfır yazar
taraftarın
gönül hanesine..

Çünkü
illa bir beraberlikten söz edilecekse
hep beraber savunup
hep beraber hücum eden
bir takım görmek ister sahada
her FENERBAHÇE’li..

Tıpkı
kendilerinin,
sevdasına saldırıldığında
omuz omuza savunup,
cümbürüne cemaatine
cesurca
hücum ettikleri gibi..

Beraber yürünen yollar kadar
beraber koşulan
bir mücadele,
beraber ıslanılan yağmurlar kadar
beraber sırılsıklam ıslatılan
formalar ister!

Değil taşın,
kayanın, dağın altına
beraber konulan elleri alkışlar
SARI LACİVERT’e
halel gelmesin diye
duaya açılan elleri..

Solo şarkılardan hazzetmez,
beraber söylenen marşlarda
yaşar ruhu..

Beraber sevinir
atılan gole
beraber gözyaşı döker
kaçan şampiyonluklara..

Şerefli(!) mağlubiyetler,
şerefli(!) beraberliklerden değil
kora kor oynayarak kazanılan
zaferlerden beslenir..

Balına, şansına,
ıkına ıkına değil
iyi, karakterli bir oyunla beraber gelen
3 puanlara
eyvallahı vardır
sadece..

İşler kötü gittiğinde
beraberce isyan eden
11 ÇUBUKLU’yu arar gözleri
tribünden..

Rakibin canına
beraber okuyan,
beraber tarih yazan
bir takımdır
tek arzusu!

Ve çok iyi bilir,
şampiyonlukların, kupaların
ancak birlik beraberlikle
geldiğini..

İşte bu yüzden
sevindiği, sevineceği
ve asla vazgeçmeyeceği
tek beraberlik
budur yalnızca!