26 Ekim 2015 Pazartesi

BERABERE
Kadıköy’de alınan beraberlik
tabelaya 1 puan yazsa da,
her daim
sıfır yazar
taraftarın
gönül hanesine..

Çünkü
illa bir beraberlikten söz edilecekse
hep beraber savunup
hep beraber hücum eden
bir takım görmek ister sahada
her FENERBAHÇE’li..

Tıpkı
kendilerinin,
sevdasına saldırıldığında
omuz omuza savunup,
cümbürüne cemaatine
cesurca
hücum ettikleri gibi..

Beraber yürünen yollar kadar
beraber koşulan
bir mücadele,
beraber ıslanılan yağmurlar kadar
beraber sırılsıklam ıslatılan
formalar ister!

Değil taşın,
kayanın, dağın altına
beraber konulan elleri alkışlar
SARI LACİVERT’e
halel gelmesin diye
duaya açılan elleri..

Solo şarkılardan hazzetmez,
beraber söylenen marşlarda
yaşar ruhu..

Beraber sevinir
atılan gole
beraber gözyaşı döker
kaçan şampiyonluklara..

Şerefli(!) mağlubiyetler,
şerefli(!) beraberliklerden değil
kora kor oynayarak kazanılan
zaferlerden beslenir..

Balına, şansına,
ıkına ıkına değil
iyi, karakterli bir oyunla beraber gelen
3 puanlara
eyvallahı vardır
sadece..

İşler kötü gittiğinde
beraberce isyan eden
11 ÇUBUKLU’yu arar gözleri
tribünden..

Rakibin canına
beraber okuyan,
beraber tarih yazan
bir takımdır
tek arzusu!

Ve çok iyi bilir,
şampiyonlukların, kupaların
ancak birlik beraberlikle
geldiğini..

İşte bu yüzden
sevindiği, sevineceği
ve asla vazgeçmeyeceği
tek beraberlik
budur yalnızca!


24 Ekim 2015 Cumartesi

DOSTUMUZ DEĞİLSİNİZ!

Ne rekabetinizden hayır gelir
ne sözüm ona
dostluğunuzdan..
Ne ezelisiniz
ne de ebedi..

Ateşi siz yaktınız
,

siz üflediniz..
Odunu da sizden
kıvılcımı da..

Yazana kalemini
,
çalana düdüğünü sattırdınız..
Yasalara göbek
,
kurallara takla attırdınız..

Rakı masalarında
dansözlük yapmak da var
fıtratınızda
,

yüzde yüz katıksız
yüzsüzlük de..

Yalan dolanla
çamur atmışlığınızı da
yazdı tarih
sahtekarlıkla
çamura yattığınızı da..

Kupalarınız çalıntı
,
logonuz çalıntı
,
marşınız çalıntı
,
tezahüratınız bile çalıntı!
Sahici en ufak bi şeyiniz yok ulan!


Vergi verirken eliniz
,
KADIKÖY’e çıkarken
ayaklarınız titrer..
Yani kaypak olduğunuz kadar
korkaksınız da..

Gözyaşı
, acı
hatta ölüm pahasına
kupa kaldırma inadına
düşecek kadar
rezilsiniz..

Jurnalin mektubunu,
üçkağıtçılığın tarihini,

şikenin kitabını yazdınız.
Hukukun çarkına,
sportmenliğin, futbolun
canına okudunuz..

Hakederek
bi şeye sahip olmayı
unuttuğunuz için
helal alınteri
hep bi yerinize battı!

Katakulli genlerinize
ahlaksızlık ruhunuza işlemiş..
Ne utanmanız var
ne arlanmanız..

Boşuna beklemeyin..
Bizde hayırsızlara evet,
sürekli kaçanlara
davet olmaz..

Dost mu?
Ne dostu?
 

Ayıdan post,
az kaşardan tost olur
sizden yine de
dost olmaz!.








19 Ekim 2015 Pazartesi

OKEY
Beklenen taşın
bi türlü gelmediği
güdük bir okey eli gibiyiz
vesselam..

Taşlar cillopdan hallice ama
per yapamıyoruz
doğru dürüst..

Çok karıştığından mı,
yanlış dağıtıldığından mı
bilinmez
sürekli bozup duruyoruz
elimizi..

Ne ıskartayla vedalaşabiliyoruz
ne de ara taşı geliyor
anasını satayım!

Masadakiler
itinayla taş çalarken
biz sayamıyoruz bile..

“Ne atsan biter” havasından
“attıklarımı biriktirsem
çoktan bitmiştim” buhranına
ilerliyoruz hızla..

Köpek taşlar,
şeytan taşlar gibi taşlayacakken
habire
besliyoruz rakibi..

Hesaba yazılan her puan
göstergeden..
Daha elle tutulur
bi numaramız yok!

Tabelaya çizik atmak yerine
hababam yancıların
boğazına çalışıyoruz..

Tekten hayır görmeyince
çifte gidiyoruz
ama o da olmuyor!

Masadaki son taş
çekilene kadar bekliyoruz
kaldığımız o tek taşı..

Ya bir ayağımız uzun,
ya bir ayağımız kısa..
Denk gelmiyor canına yandığım;
ya ablası,
ya kardeşi..

Canavar gibi okeyleri
ters çevirip
sahte okeylerden
medet umar olduk artık..

Eşli ortaklar
bizi makasa alıp
puanları cebellezi etmeye
yeminliyken
biz hala
elimiz kazık diye
bozuk atıyoruz..

Bi silkinip
koltuk altımızdaki
abluka meraklılarının
nefesini kesmek şart..

Üzümlü kekleri,
kefalleri
gaza getirip palazlandırmak da
bi yere kadar!

İki üç el üst üste
helalinden bitmeye bakar iş..

Fayansı döşeyip
sanat yapmak da,
çifte gidip
okeyi hepsinin alnına çakarak
ıstakaları devirmek de
bizim elimizde..



9 Ekim 2015 Cuma

DAHA YENİ BAŞLIYOR!
4 yıl, 3 ay, 6 gün!
Alnımızın terine karıştı
gözyaşlarımız..

3 Temmuz'du o gün 
ama bizim için 
durmuştu takvim
tarihi yeniden 
yazabilmek için..

Gülerek izleyenlere inat
kan ağlasak da 
seyirci kalmadık
sevdamıza 
vurulmak istenen damgaya!

Tarlaya ekilen 
bi şey yoktu,
yüreklerimize ekilen 
SARI LACİVERT tohumlardan bitti 
tek yaprağını bile vermeyen 
koca çınar!

Değil elbise kılıflarında, 
saat kutularında dolarlarımız
beş kuruş bile yoktu
ceplerimizde..

İzi kalmadı 
atılan çamurun..
Ama ayaklarımızın şerefi oldu
YAYLA'nın çamuru..

Toz kondurmadık 
en büyük aşkımıza
CADDE'de, 
mahkeme yollarında
tozu dumana katarken!.

Haram lokma yemedik
ama cop yedik,
gaz yedik 
en biberinden..

Para sayarken 
görüntülerimiz yoktu da
onurumuzla direnirken
binlerce kare 
görüntümüz var 
evlada miras!

Tapelerimiz düzmece 
fakat tıpalarımız 
sahiciydi!

Havuz falan 
olmadı hiç..
Zaten fırtınalı denizlerdik
hepimiz!

İnşaat yoktu ortada 
ama
harcımız inançla karılmış,
temelimiz sağlamdı! 

1 numaranın 
peşindeydi salaklar 
milyonlarca 
12 numara
meydanlardayken!

İftira atmadık, 
palavra atmadık,
geri adım atmadık;
gol attık bol bol
bi de toma'ya kafa!

Caka satmadık, 
adam satmadık, 
FENERBAHÇE'ye 
en ufak laf söyleyenin 
anasını sattık 
itinayla!

Yalandan 
hazzetmedik hiç
bir gün ortaya çıkmak gibi
kötü bir huyu olan 
gerçeği
savunurken!

Kaçmadık!
Darağacındaki son sözümüz de
mezarımızın yeri de 
belliydi
ta en başından!

Hikaye değil, 
senaryo değil, 
masal değil,
DESTAN yazdık!

Gene yazarız, 
gene yazacağız, 
zafere kadar! 
Cümbürü cemaati
önümüzde 
diz çökene kadar!

Çünkü adımız 
FENERBAHÇE! 

Bitti sanıyorsanız
aldanıyorsunuz! 
Daha yeni başlıyoruz biz!





5 Ekim 2015 Pazartesi

DAHA DEĞİL!
Bir FENERBAHÇE’li olarak
son düdük çalmadan
“kazandık” dememeyi
öğrendik
elhamdülillah!

Suçlu değildik ki
aklanalım!
Savcı talebine
hakim kararına
ihtiyacı yok
SARI LACİVERT vicdanların..
3 Temmuz sabahı
zaten kararını verdi
FENERBAHÇE’li..

Ne beraat isteyen mütalaa
bitirir
içimizdeki kor alevi
ne de mahkeme kararı!

Hakim “beraatlerine” deyip
tokmağı vurduğu an da
bitmeyecek
o yangın!

Bu kumpası
ilmek ilmek örüp
“gülerek izleyen”ler
hesap verdiğinde bitecek!

Durumu vahim bulup
“zarar verdiysem,
bedelini cebimden öderim”
diyenler
o bedeli ödediğinde
bitecek;
hem de kuruşu kuruşuna!

“Üflemeyle sönmeyen ateşin”
kundakçıları
o ateşte
cayır cayır yandıkları gün
bitecek!

Rakı masalarında
dansözlükle yalanlarını pazarlayanların
o içtikleri rakılar
bi yerlerinden
fitil fitil geldiğinde
bitecek!

Manşetlerini, sütunlarını
doğru haberin mürekkebiyle değil,
pis ağızlarından akıttıkları
salyalarla süsleyenlerin
o iğrenç ağızlarına
hacet giderdiğimiz gün
bitecek!

Paraleli, teğeti, yamuğu
ne kadar geometrik oynak varsa
yargı önüne çıkıp,
adaletin keskin kılıcının
tadına baktığında
bitecek!

Ve işte o güne dek,
FENERBAHÇE’linin
sevdasını savunma inancı
ne olursa olsun
asla bitmeyecek!