30 Aralık 2015 Çarşamba

İKİBİNONBEŞ
Hep yalan dolan  dünyaya inat
uğrunda engel tanınmayan
sevdayla geçen
koca bir yıl daha..

SARI LACİVERT’siz
takvim yaprakları
fuzuli,
FENER’in maçı var günleri
müstesna!

Bazen MABED’in cennet havası
bazen de
deplase yollar
dilimizde şarkılarla
gündüz gece..

3 Avrupa,
34 Türkiye Şampiyonluğu
her branşta..
60 maçta
tam 119 gol sevinci..

Ama bir yandan da
buz gibi gollerimize
yanar döner şekiller,
bal gibi penaltılarımıza katılan
kızılcık şerbetleri..

Mangırına, avantasına
çalan düdükler,
o düdükleri öttüren
öz 
hakiki düdükler!

Tansiyon fırlamaca,
kansere bi adım daha,
ille de dil altı hapları..

Sinkaftan bozma
durum tespitleri,
her maç
yeni baştan bozulan
tövbeler..

Devrilen rakılar,
birbiri ardına yakılan cigaralar,
afyona çeyrek kala halleri..

Taş görünümlü
alabildiğine münferit
kurşunlar,
fena halde yorgun
serseri mermiler..

Kaçacak diyenlerin
topuklayıp kaçtığı,
tarihten silinecek diyenlerin
tarihe gömüldüğü
ibret vesikaları..

Mücadele azmi müebbet,
atılan iftiralardan beraat!

Çatırdayan koskocalar,
kıça kaçan 8 yıl sopaları..

Attığımızın battığı,
baş edemeyenin
çamura yattığı
adına
Türk futbolu denen
garabet!

Rüzgarımızdan nem kapıp
havamızdan zatürre olan
gudubetler!

Gerçeğe dönüşen
NANİ’li, VAN PERSIE’li
gol rüyaları..

Her biri
yürek mengenesi 1-0’lar,
alın teriyle alınan
40 puan!

Ve yeni yıla
aşkla taşınan
taptaze, sımsıcak umutlar,
içinden şampiyonluk geçen
tezahüratlar..

Çünkü sadece
yıllar eskir,
sevdaysa asla!





21 Aralık 2015 Pazartesi

ULAN OĞLUM NE DEDİM?
Palavralarıyla
illallah dedirttiler
zurnanın zırt dediği yeri
görmediler..

“Durum vahim” dediler,
tahmin bile edilemeyecek kadar
vahim oldu durumları..

“Bu ateş üflemeyle sönmez” dediler,
şimdi kendi kıçlarını tutuşturan ateşi
üflemekle meşguller..

“Tarihe karışmalı” dediler..
İyi saatte olsunlara karışmaları
an meselesi..

“Hocaya 300’e hayır duası okuttuk” dediler,
esameleri bile
okunmuyor şimdi…

“Şakalaştık,
gırgır yaptık” dediler..
Şu an
gırgır bile geçilmiyor
zatı şahaneleriyle..

“19 maçta şike tespit edilmiştir” dediler..
Bugün bazıları hapiste,
bazılarının kaçtıkları yer bile
tespit edilemiyor..

“3 ayda unutulur sandık” dediler..
Şimdi kendilerinin
3 ayda unutulması için
dua ediyorlar
gece gündüz..

“Gülerek izledik” dediler.. 
Gülerek bile izleyenleri
yok artık..

“Kıbrıs’a kaçacak” dediler, 
bi gece yarısı
gizlice Gürcistan’a kaçtılar!

Uydurma delillere
sırt dayayıp
“çok sağlıklı karar verdik” dediler..
Sağlıkları hakkında verilecek
bi karara muhtaçlar şimdi..

“Heykeli Trabzon’a dikilsin,
gelen geçen tükürsün” dediler..
Şimdi tıkıldıkları hücrede
nerelerine tükürüldüğü
muamma..

“Cennete gidelim dese,
biz cehenneme gideriz” dediler,
çektirip gittiler,
cehennemim dibine kadar da
yolları var!

“Soruşturma bittiğinde
FENERBAHÇE’nin ne yaptığını herkes görecek” dediler..
Ne yaptıklarını
8 yıl men cezası aldıklarında
tüm dünya gördü..

O ise “Çatırdayacak” dedi,
çatırdadı..
Çatırdamak ne kelime,
yer yarıldı,
kumpasın piyonları
bir bir içine girdi..

Ve zelzele için
vakit daraldı artık,
tik tak, tik tak!.





NOT: 

Yazının başlık fikri için @meto73_e
teşekkürler



MIŞ MIŞ DA MUŞ MUŞ..
Söz konusu
FENERBAHÇE olunca
güzide(!) medyamızdaki hazretlerin
yazdıkları, çizdikleri,
fısıldadıkları, böğürdükleri
artık kalıplaşmış..

Bi tutturdular
FENERBAHÇE
niye hep 1-0 kazanıyormuş,
neden 3-4 atamıyormuş..
E her hafta hepinize
üç buçuk attırıyor ya,
o yetmiyor mu?

Tamam kazanıyormuş da
oyununun
tadı tuzu yokmuş..
Şuna “FENERBAHÇE kazandıkça
tadımız tuzumuz kaçıyor”
desenize..

Gol yemiyormuş ama
defansta yapamıyormuşmuş..
Ulan FENERBAHÇE kalesi
maçlarda o kadar az
kameranın kadrajına giriyor ki,
kalede VOLKAN değil
TOPUZ oynasa
haberiniz olmayacak be!

Takım değilmişmiş de
bireysel yeteneklerle
idare ediyormuş..
Peki o
bireysel yetenekler dediğiniz topçular
nerede oynuyor,
Çatladıkapıspor’da mı?

NANİ de topçu muymuş?
Bunu da
NANİ’yi bundan önce
sadece posterinden gören
herif söylüyor
bak..

PEREİRA
gollerde bi acayip
seviniyormuşmuş..
AYKUT HOCA için de
“hiç sevinmiyor” diyorlardı
yine aynı herifler..

Orta sahaya
bi ALEX lazımmış..
O bu takımdayken
“iyi hoş da koşmuyor ya”
diye de
Lüksemburg basını
yazmıştı zaten..

Büyük takım dediğin
hakemi de yenmeliymişmiş..
Her hafta 
rakip kim olursa olsun
Hakemspor’la maç yapıyor zaten
FENERBAHÇE,
el insaf yahu!

VAN PERSIE
neden takımın galibiyet fotoğrafında
yokmuşmuş..
Sezon sonunda
hepinizin öyle bi fotoğrafını
çekeceğiz ki,
civciv çıkacak,
kuş çıkacak!

Peki her şey güllük gülistanlık mı?
Hayır…
Dört dörtlük mü takım?
Ona da hayır..

Ama ilk 18’indeki
10 futbolcusunun yeni olduğu
bi takım için
her geçen gün üstüne koya koya
ve muhtemelen
dörtte üçe de koya koya
ilerliyor FENERBAHÇE!

Bütün bu
mış mış da muş muş’ların sebebi de
bu takımın oturup
şaha kalkacağı anın yarattığı
keskin

yusuf yusuf kokusu
işte!.


15 Aralık 2015 Salı

TAKKE VE KEL
Tam da iki yıl önce
bu zamanlarda
öküz cızlamı çekip ortaklık bozulunca
bir bir çıkarılıp çöpe atılır oldu
Türk Futboluna çöreklenen
takkeler..

E haliyle keller de
ortalıkta
kabak gibi arzı endam etmeye
başladılar nihayet!

Al takke ver külahla
iş görmeye alışanların
hem kel hem fodul oldukları
dile geliyor artık..

Ayıplarını örtecek
takkeleri olmayınca
kellerinin derdine düşenlerin
badem göz, sırma saç rüyaları da
kabusa dönüyor
yavaş yavaş..

Kel başlarına
şimşir tarak siparişi verenler
kafalarına sürecekleri ilaçların
prospektüslerini
hatim etmekle
meşgul şimdi..

Bugüne dek
kendilerine sponsor olmuş
eski takkecilerin
düdükleri ötmeyince
master yaptıkları
“ince ince, kıymık kıymık”
doğranma teraneleri
duyulur oldu..

Topal horozla iş tutan kel tavuklar
kendi yumurtalarına
kulp takıyorlar
çaresizce..

Her çıktığında
tipine sinkaflar düzülen
takkecilerin dümen suyunun yolcusu
özel bir kelin de
şimdilik sadece eline veriliyor
itinayla!.

Ve ne kelden ne köseden
ne takkeden ne keseden
medet umanların
yolu açılıyor
bir sıfır, bir sıfır..

Saray yollarında kıyak değil
mahkeme kapılarında hak arayanlara
dönüyor devran..

Masada değil
sahada kazanmak için
alın teri dökenlere
gülüyor şans..

“İçeriden çözemezsek
dışarıdan çözeriz” diyenlerin
içlerini dışlarına
bağlamaya hazırlanıyor
SARI LACİVERT’in
saha içindeki silkinişi..

“Kimse bizsiz yürüyemez” diye
buyuranlara inat
koşmaya başladı
hedefe çünkü
FENERBAHÇE!

Ve “arkalarına baktıklarında
bizi görecekler” diyenler
arkamızdan bakmaya
devam edecekler
epey bi süre!

Ta ki arkalarına bile bakmadan
kaçacakları güne kadar..


7 Aralık 2015 Pazartesi

KİŞİ KENDİNDEN BİLİR İŞİ
Hin işi Fransız işi,
bunu yapan iki kişi..
Biri FENER,
öbürü işte öyle bişii..
Biri hemen taktı fişi,
ötekinin sızladı dişi!..

Trollenince mendebur kişi,
kıç yalarken
kırılır dişi..

Ne utanma, ne arlanma!
E işi gücü ayak işi..
Katakulli, alicengiz;
ha bire koklar beleşi..
İş sıkıya binince de
anında kırar kirişi..

Gelince UEFA teftişi,
satılır cemaat dervişi..
Yangın bacayı sarmışken
hala üflerler ateşi..

El işi “tokat” işi
tıpkı sülalesi gibi
sıkıştırınca azıcık bahşişi,
kem gözleri görmez olur şişi,
anlamazdan gelir
elemtere fişi!.

Filozofa allem kulem,
rakiplere erteleme..
Bi taraflarına batar
SARI LACİVERT’in yükselişi..

Çünkü kalsa da 10 kişi,
tırnağa takar dişi..
Ölüsü üç buçuk attırır,
öd patlatır silkinişi..

Biri itinayla kollanır,
top gol olsun diye ellenir..
FENER’e cart kırmızı kart
rakibe serbest
el ense çekişi..

“Lige renk gelsin” çirkefi
onlar için çocuk işi..
Daha nelerini gördük
kalın ayar
ince işi..

Öküz ölür,
sarpa sarar,
cukka payı takke işi..
Manşet olur dört bi yana
“tarihe gömeceğiz” diyenlerin
gidişi..

Yanına kar kalmaz kimsenin
çevirdiği kirli işi..
Devran döner,
gün değişir..
sel gider kumu kalır,
ettiğini bulur kişi..

Saray yolları yalamak,
uşak işi, şeytan işi..
Boşa meyletmeye gerek yok..
Bu iş çünkü sevda işi,
akıl işi, yürek işi..
Düzeni düzmek de
sadece FENER'in işi!.




3 Aralık 2015 Perşembe

KİMSİN SEN?
-Alo!...
-Kimsin?
-Fatih ben..
-Hangi Fatih?
-Şu SMS’le kovduğunuz hani..
-Peki Sen kimsin?
-Ben Cenk?
-Kaleci olan mı?
-Yok, faksı ters çeken.. Kevın orda mı?
-Oğlum onu Hamza’ya sor..
-Kovduk onu biz.. Mustafa var şimdi?

-Alo groso kroso..
-Kim?
-Gorosk.. grokomo..
-Ne diyon birader?
-Ya neyse ne ya, gönderin gitsin! Adı söylenmiyor zaten..

-Alo Hamza..
-Hoca telefona çıkmıyo..
-Sen Kimsin?
-Yardımcıyım.. Sen Kimsin?
-Mustafa ben yahu..
-Ha hocam mesaj at mesaj..

-Hocam mesaj geldi..
-Mustafa’dan mı?
-Yok Şınayder’den..
-Ne demiş?
-No taktik falan diyo ama…
-S*ktiret

-Alo.. Şınayder, sen misin kuzum..
-Yok..
-Sen kimsin?
-Selçuk ben hocam..
-Hangi Selçuk?
-Kaptan olan..
-Şınayder yanında mı oğlum?
-Ne Şınayder’i hocam ya?
-Ne bileyim, mesaj atmış da..

-Alo.. Bana Fatih’i bulun..
-Hoca Fatih’i mi?
-Yok iş beceren, gerçi beceremiyor ama neyse..
-Sen kimsin peki?
-Dursun..
-Hangi Dursun?
-Başkan ulan başkan..
-Bi saniye.. Abi bizim başkanın adı ne? Haa..

-Alo ben Cemal..
-Hangi Cemal?
-Nalga olan..
-Oğlum dur zaten ortalık karışık..

-Alo.. Marangozdan arıyom ben..
-Ne marangozu?
-Masa altı, üstü bi şeyler demişsiniz, ölçü alacaktım..
-Yaz.. 6’ya 6…
-Neden 6 hocam?.. Aloooo.. Alooo…

-Aloo..
-Kimsin evladım?
-Çocuk..
-Hangi çocuk..
-Bizim çocuk.. Sizin de olabilir..
-Kimin çocuğusun sen?
-Çocuğu kim koyduysa onun..

-Alo.. Harcatmayız ulan..
-Harcatmıyoruz zaten başkanım.. Beş kuruş yok kulüpte..
-Onu mu diyorum oğlum ben?
-Ne diyorsun ses gelmiyor.. Alooo.. Alooo..

-Alooo.. Kimsin?
-Ergin ben ergin..
-Ergenleri almıyoz takıma..
-Ergen değil Ergin, Ergin..
-Hangi Ergin..
-Hani maça çıkmayan?
-Ha n’oldu?
-Ben de onu diyorum. Siz çıktınız da n’oldu?

-Aloo.. Ben emir eri..
-Ramazan sen misin?
-Yok ben Kuddusi?
-Oğlum kapat kapat, hat güvenli değil..

-Aloo….
-Kimsin sen?
-Ünal ben?
-Ünal kim ya?
-Hani şu seksi olan, ateş üfleyen?
-Ne var, ne istiyon?
-Eğleniyor musunuz diye merak ettim de..
-Disko disko.. disko disko..

-Aloo..
-Sen kimsin?
-Katır..
-Baban kim?
-Dayım at!
-Anlamadım?
-Boşver.. Anlayan anladı!.