28 Aralık 2017 Perşembe

TAM 1000 GÜN OLDU!
1000 gün oldu..
Tam BİN gün..
Bin koca, karanlık gün..

FENERBAHÇE’nin canına kast ettiler
kahpe bir pusuyla..

“Taş” dediler
taş kafalılar!
“Saçma” dediler,
saçmaladılar..
“Münferit” dediler
çeteci itler..
“Mal edilemez” bile dediler
ne mal oldukları
malum olanlar..

Tetiği çekenleri sakladılar..
Dahli olanları akladılar..

Çapraz ateşe “paralel” tuttular!

Üstü kapatıldı,
altı süpürüldü..

Dava açıl(a)madı,
iddianame yazıl(a)madı,
soruşturma yapıl(a)madı,
şüpheliler bulun(a)madı!

Bir, gece vakti
kurşunlara çarpmaktan
trafik cezası kesilmediği kaldı
otobüse!

Faili meçhul,
kurgusu meşhur..

Bizden başka
kimsenin canı acımadı..
Kimse ağzını açıp
tek kelime konuşmadı..

Hatta tehdit bile edildi
FENERBAHÇE..
“Sahaya çıkmazlarsa
sonuçlarına katlanırlar”
dendi..

“Çok büyütmemek lazım”
“Fazla abartmamak lazım”
diye buyurdu
lazımlık beyinliler..

Marka değerine yandığım
Türk futbolu sustu!
Yere göre sığdırılamayan
Türk sporu sustu..

Vicdan sustu,
hukuk sustu,
adalet sustu..
Herkes sustu!.

Bir sen susmadın
FENERBAHÇE’li Kardeşim..
Susma da..

Çünkü 4 Nisan 2015 günü
rengin SARI LACİVERT olduğu için,
biat etmediğin için,
adın FENERBAHÇE olduğu için
canına kast edildi.

Ve susarsan
hiç şüphen olmasın
yine edilecek!

1000 gün de geçse,
10 bin gün de geçse
tetiği çeken parmakları,
o parmakları alkışlayan elleri,
buna sebep olan zihniyeti kırmak,
boynunun borcu olsun!




26 Aralık 2017 Salı

EFSANENİN DİĞER ADI:
SARACOĞLU ŞÜKRÜ BEY!

Sadece bir futbol stadının
adı değildir
ŞÜKRÜ SARACOĞLU!

EFSANE kelimesine
anlam katanlardan biridir O!

Bir matematik öğretmenidir..
MUSTAFA KEMAL’le
karşılıklı oynamış bir zeybek!
Kuva-yi Milliye hareketlerinin
örgütlenmesine ön ayak olmuş
bir kahraman!

Milli Eğitim Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı,
TBMM Başkanlığı
ve Başbakanlık yapmış,
ama hiçbir unvanına
FENERBAHÇE başkanlığı kadar
değer vermemiş
bir sevdalı O!

Memur sınıfının
sorunlarını düzeltmek adına
personel ve emeklilik kanunlarını
yürürlüğe koyan,
Türk parasının
değerinin korunması için
Merkez Bankasını kuran da O!

Türk siyasi ve toplumsal hayatını
şekillendiren
eğitimden, adalete kadar
pek çok düzenlemeye
imza atan da O!

1933 Mayıs’ında
sonradan adı verilecek olan
“FENERBAHÇE Stadı”nı
500 lirasını bizzat ATATÜRK’ün verdiği
1000 Reşat altını karşılığı olan
9000 liraya
FENERBAHÇE Spor Kulübü’nün
malı yapan da O!

Olaylı bir Galatasaray maçından sonra
FENERBAHÇE'nin
kapatılmasına kadar gidecek cezaların
gündeme geldiği sırada
kulübe sahip çıkan
ve bunu engelleyen de O!


FENERBAHÇE Başkanı seçildikten
hemen sonra
“FENERBAHÇE gibi
memleketin medarı iftiharı,
övündüğümüz bir kulübü korumayı
en büyük şeref sayarım”
diyecek kadar da
cesur bir adam O!

FENERBAHÇE’nin attığı
buz gibi bir golü
ofsayt diye iptal eden hakemin
lisansını yırtıp atan da O!

Maç için Ankara’ya gelen FENERBAHÇE’yi
kabul edebilmek için
Bakanlar Kurulu’nu
1 saat erteleyen
Başbakan da O!

Bir Gençlerbirliği maçında
giriş kartları yok diye
içeri alınmayınca
tek tek paralarını ödeyerek
SARI LACİVERT’li futbolcuları
stada sokan Başkan da O!

Elindeki bastonuyla
ayağını nerdeyse sürüyerek
FENERBAHÇE Stadı önünde
giriş kuyruğunda bekleyen,
eli titreyerek biletini uzatan,
turnikeyi itmeye bile
gücü yetmeyince
arkadakilerce
“Hadi baba, yürü biz de geçelim”
sözleriyle itelenen
ve ancak
zamanın başkanı FARUK ILGAZ tarafından
tesadüfen görülünce tanınan,
yalvar yakar şeref tribününe alınan,
koltuğa oturduğunda
gözlerinden süzülen
iki damla yaşı
gizlemeye çalışan
eli öpülesi ihtiyar da O!

1953 yılında
bugün ayrıldı aramızdan..
Adını sonsuzluğa kadar
FENERBAHÇE tarihine yazdırarak!




25 Aralık 2017 Pazartesi

YARGITAY’a AÇIK MEKTUP

Cübbelerinizin rengi
adaleti temsil ediyor..
Hiç düğmesi yok
çünkü hukukun ruhu bağımsızdır,
düğme iliklemez
hiçbir gücün önünde..

Adaletin,
hukukun gücünün
neferlerisiniz siz.
Bunun için yemin ettiniz?

Ama şimdi bir an için
hukuku, yasaları bi kenara bırakın
ve sadece
vicdanınıza koyun
ellerinizi..

Devlete darbeye cüret eden
alçaklar örgütünün
sözde polis, savcı ve hakimlerinin
uydurulmuş bir davayla
FENERBAHÇE’ye iftira atıp
ceza kestiği
mahkeme kararıyla
tescil edilmedi mi?

Tutanağını tutan,
telefonunu dinleyen,
tapesini kaydeden,
fezlekesini, iddianamesini yazan,
kararı veren, hükmü kesenin
topyekun
ya Yüce Türk Adaleti tarafından arandığı,
ya tutuklu olarak yargılandığı
ya da devlete darbe yapmaktan
hüküm giydiği
başkaca bir
abudik gubidik
dava var mı?

“Sanat eseri gibi iddianame”
gazıyla pazarlanan
bu gubidikliğe
imza atanların
darbe teşebbüsleri ortada,
sözde şike palavrasıyla
kurdukları kumpas
kabak gibi meydanda değil mi
afedersiniz?

Temiz oldukları
yargı kararıyla tespit edilmiş insanların
temyiz için
bekledikleri  3 yıl
sizce de uzun değil mi?

Adaletin geciktiğinde,
adalet olmaktan çıktığını
görmüyor musunuz?

Ya hukuk, adalet, yasa bi yana
şike yaptığı maçta
4 gol atıp
3 gol yer mi bi takım
gözünüzü seveyim?

Şike karşılığında
verildiği iddia edilen arabanın
ablasının üzerine yapıldığı
iddianameye bile yazılan kalecinin
bi ablasının olmaması
sizce de tuhaf değil mi
ALLAH aşkına?.

Bakın gerçekten
samimiyetle soruyorum:
Şu meşhur Yadigar Boğa’yı
tanıyan çıkmadı mı hala?

Hakkaten de
tarla yeşillendi,
havuz doldurulduysa,
nerde bu yeşillenen tarla,
doldurulan havuz?

Elbise kılıfına
2 milyon doları sığdırmayı
hiç denediniz mi mesela?

Topu taca atmanın,
zaman geçirmenin alemi yok.
Bu maç bitti!
Düdüğü çalma zamanı artık!

Siz zaten biliyorsunuz
üzerinizdeki cübbelerin
neden siyah olduğunu!
Neden hiç cebi yok,
neden düğmesi olmaz
sizden iyi kimse bilemez!

Fakülteye başladığınız
günden beri
hep beklediğiniz
o an geldi işte!
Hukukla işlenmek istenen suça
tokadı basmanın zamanı!
Millet adına
karar vermenin zamanı!
Kumpasa
kumpas demenin
zamanı!
Ya şimdi, ya hiç!

Karar sizin!




19 Aralık 2017 Salı

ORGANİK
Koş vatandaş, koş..
Çakması, dandiği, sunisi
tekmili birden
en acayip futbol malları burda!!

Biz adına süper lig diyoruz da
sen ne dersen de artık..

Hakikisinden bile afili,
cilalanmış, parlatılmış
en çakma barça’lar,
ördekli şemsiye opsiyonlu
çakmanın da çakması filozoflar..

Hiç bi masraftan kaçınmayıp
ayağınıza kadar getirttiğimiz,
alttan ısıtmalı,
üstten kaynatmalı,
kendinden penaltılı
hibrit çimlerimiz var!

Dünyanın en Müslüman takımı da burda,
ayağa kalk’lı koreografi yapıp
kucaktan kalkamayanlar da..

Kupa peşinde koşma
dünya rekortmenleri,
hiç bi mallıkları
kendilerine mal edilemeyen
yüzsüzlük abideleri..

Ders almayıp ders veren
allame-i cihan taratorlar da
bu sofrada,
iki kadeh çekince
“yüzde yüz suçlu” palavrası okutturan
iksirli rakılar da..

Kendinden alacaklı,
şampiyonluk verecekli
tüp de bizim malımız,
sahibine göre öten
düdük de..

Gel vatandaş!
Hoca kovduran turfanda kayısılar,
televizyonda konuşabilen
hıyarlarımız var..
Hemi de kabzımal patentli..

UEFA’ya, FIFA’ya,
PAPA’ya, NASA’ya yazılmış
uçları yanık mektuplar,
mevzu ne olursa olsun
illaki KASA’ya giren
balya balya yurolar..

İade ettik denilip
iade miade edilmeyen,
itinayla yaratılan karanlıkta kaldırılmış olmasıyla
kasım kasım böbürlenilen
kupalarımız var
süpersonik müzemizde..

Uydurulmuş şampiyonluklarla
alınan yıldızlarımız,
dualara, himmetlere satılan
maçlarımız var
tezgahımızda..

Yorgun mermi de burda,
otobüsün camına sıkılıp
sahibini katiyen belli etmeyen
gizemli kurşunlar da..

Tutanağını tutan,
telefonunu dinleyen,
tapesini kaydeden,
fezlekesini, iddianamesini yazan,
kararı veren, hükmü kesenin
topyekün terörist çıktığı
ama hala son sözü söylenmeyen
abudik gubidik
davamız bile var..

Bundandır işte,
suni denilen şeyin
hakkaten suni olduğu belli olunca
şaşırmamız..
Organik mi görmüşüz biz?

Tek organik kalan
ÇUBUKLU’yu da
kendimize benzetmeye çalışıyoruz işte..
Yoksa işimiz
hepten yaş..
Suni teneffüsle de
kurturamayız vesselam..




9 Aralık 2017 Cumartesi

GAZOZ
Her ÇUBUKLU golünü
toplu olarak yedikleri için
hazım sıkıntısı yaşayan Türk futbolunun
organik gazozudur
FENERBAHÇE!

Kendi kendilerini gazlayarak
yarattıkları şişkinliğe de
ilaçtır icabında..

“Avrupa fatihi” rüyalarını da
“Dünyanın en Müslüman takımı” saçmalıklarını da
bir geğirtiyle rahatlatır..

Ağız ishali yapar yalnız..
Öyle ki, tutamazsın,
pestenkerani cümleler dökülür
dilinden..

Bu kadar da değil yan etkisi ha..
Beyin meyin kalmaz,
mantık falan işlemez..
Bi perde iner gözüne..
Gö(z) lalesini gözbebeği gibi
görmeye başlarsın..

“Bu tarzıyla
FENERBAHÇE hiç bir yere gidemez” dersin..
FENERBAHÇE alayına gider..
E bu da tabi senin zoruna gider.. 

Buz gibi penaltının buzu
ahmetini dondurur,
nurun kaçar,
o penaltıyı
dile getirmek istersin de
cebi’ni doldurmak için
her kıçı yalayan dilin
meşgul olduğundan
getiremezsin..

Başkanı olduğun takım
FENERBAHÇE’ye kaybedince
“FENERBAHÇE bu futbolla
şampiyon olamaz” diye
bi aşka gelirsin amma
hocan
“FENERBAHÇE büyük ihtimalle
şampiyonluğa yürüyecek.
Ama biz adaylardan biri değiliz.
Gerçekçi olmak lazım” deyince
rezil olur oturursun..

On yüz bin baloncukların söner,
gazın kaçar
FENERBAHÇE her galip geldiğinde..

Kadrolu elemanın gibi çalışan hakemi
FENERBAHÇE’li,
başkanlık koltuğunda
senden alacaklı
eski başkanının oturduğu federasyonu
AZİZ’ci ilan edersin..

Boşver abisi,
bu kadar stres yapma!
Yavaş yavaş geliyor FENERBAHÇE,
acele etme..

Bi sakin, bi relaks
gözünü seveyim.
En iyisi, açalım bi gazoz daha,
rahatlarsın..
İyi gelmezse
kapağını ayrı
şişesini ayrı kullanma imkanın var hem..




4 Aralık 2017 Pazartesi

PARDON, MUTLU OLABİLİYOR MUYUZ?
Pek sayın futbol ulemaları!
N’apıyoruz şimdi,
mutlu olabiliyor muyuz?

Hayır, söyleyin de bilelim yani..
Sevineceğiz de
siz icazet vermeden olmuyo,
biliyo musun?

O ölçü olmaz,
falanca ölçü değil dediniz,
ölçemedik bi türlü!
Bi bakın ardınıza,
ne kadar girdiyse
onu ölçelim bari..

4 gol attık yine..
4 olunca sevinemiyor muyduk?
En az 5 mi lazım?
Ha 6’ya alerjiniz var,
onu geçelim, tamam!

Forvetsiz n’olucak bakalım,
diyordunuz,
arkalar dörtlendi..
N’apalım,
forvetsiz mi oynayalım hep?.

Gol sorunu teşhiniz vardı,
30 oldu..
Ona da sevinmeyelim mi?
Baraj ne?
40, 50, 60, 103??

“Puan farkı suni” dediğimizde
kıkırdıyordunuz az biraz..
Dörder dörder yerleştirip
ekiyoruz tohumları..
Nasıl, böyle organik mi?

Zevk almıyordunuz ya hani,
aldınız mı artık?
Bak hala almadıysanız söyleyin,
farklı pozisyonlar deneyelim..

Keyif vermeyen
bi takımdı di mi FENERBAHÇE?
Dertlenmeyin be abisi,
yakalım çubuğu
verelim elinize isterseniz,
tüttürün, keyiflenin..

Kalecinin perdelemesi mi
rahatsız etti yoksa?
Ziyanı yok,
sıkarız cıvataları,
kaldırırız inen perdeyi,
gözünüz rahatlar!

Spor kültürünüz mü yok?
Hazımsız mısınız?
Nefretiniz ırkçılığa mı dönüştü?

Yahu taktığınız şeye bak,
nasılsa hiç birinize mal edilmiyor ki
yaptığınız mallıklar..

Sepetinizi 119 kez doldurduk mu kafi,
cillop gibi olursunuz..
Ha bak 119’u tersten okuyup
911’i arayarak
yardım da isteyebilirsiniz hem..

Siz top oynamayı öğrenene kadar
ibişleri hopidik yaparız,
olur biter!

N’apıyoruz şimdi,
mutlu olabiliyor muyuz?
Son n’olur bize?
Yahu yapın bi şey, biz yabancı mıyız?
Ayağımız alışsın..
Bak ayağımız kendiliğinden alışınca
bundan hiç zevk alamıycaksınız,
uyandırayım!




28 Kasım 2017 Salı

FENER’İN KAZANMASI NEDEN ÖLÇÜ DEĞİL?
Elimizde mezura,
önümüzde tartı..
Ölçüp tartıyoruz ki o biçim,
santim gram
yanılmayız bak..

Şu Antalya maçı
ölçü değil mesela..
Geçen hafta Sivas’a atılan 4 gol de
ölçü değildi bak..
Kasımpaşa maçı ölçü şimdi..
Ha, kazanırlarsa
o da ölçü değil..
Bursa maçı ölçü o zaman..
Onu da kazanırlarsa……
Eeee….
Şeeyy….??

Atılan gol tırışka bi kerem..
Top sürmüş de,
dripling yapmış da,
ikiye bir oynamışlar da,
gol vuruşu harikaymış da..
Geçin bunları ya..
N’olmuş, gol mü olmuş?
Aaa.. bi saniye..
Evet, oldu lan..

Dur, dur..
E başka gol var mı?
Yok..
4 gol mü attılar?
Tamam geçen hafta attılar..
Bu hafta?
E o zaman nasıl ölçü oluyo ya?

Zaten rakip çok ruhsuzdu..
Maçı sattılar desek yeri..
Hatta dedik bile..
Yoksa maç falan kazanamaz
yahu Fener..

Hakem zaten
sülalecek Fenerli..
Valla bak..
Medya kompile Fenerli..
Bi biz değiliz..
Düşün artık..

Federasyon başkanı
“Fenerbahçemiz” demişti
bi konuşmasında..
Uyandırayım..
Artık alacağı mı ne varsa
Fenerden..

5 yiyeni 4 atan kadar eleştirmedik mi?
E bizim tıynetimiz bu..
Mevzumuz bu abicim..

Top mop oynamıyor ki Fener,
neden tırsıyorsunuz bu kadar,
diye mi sordunuz?
E pes artık..
Fenerbahçe lan bu, boru mu?

Adamlar ağır aksak,
düşe kalka giderken
basacaksın çelmeyi abicim..
Maazallah,
ya doğrulturlarsa şaftı..

Korkulur bunlardan oğlum,
ne güzel takım sıkıntılı,
yönetimin ayarı yok,
taraftarın ruhu kaçmış..
Ha bi doldururlarsa tribünleri falan,
o zaman iş nanay..

Kazandı ama zevk vermedi diyoruz
bu yüzden,
ki maça falan gelmesinler..
Çünkü o zevki bi verirlerse
topumuz düz nefes oluruz ki,
tam fiyaskos..

Yani başa dönersek,
kazandığı sürece bunlar
ölçü değil vaziyet...
Mevzu böyle yürüsün ki,
kervanımız yürüsün abisi..

Yoksa n’apar eder,
ağzımızın payını
boyumuzun ölçüsünü verir
Fenerbahçe!





20 Kasım 2017 Pazartesi

FENER’in ATTIĞI GOL KİMİN KALESİNE GİRER?
Bu ülke liginde atılan her gol
yalnızca
golü yiyenin filelerini
ilgilendirir.
Bir tek FENERBAHÇE’nin golleri
sadece rakibin kalesine girmez..

Çoklu kişilik bozukluklarının sebebidir
her FENERBAHÇE golü..
İş ki çizgiyi geçmeye görsün
meşin yuvarlak..
Ha çizgiyi nerdeyse bir metre geçtiği halde
verilmeyen golleri de var ama,
mevzumuz o değil şimdi..

Bir FENERBAHÇE golü
atıldığı an itibariyle
o meşhur dörtte üçün
kalesine girer evvela..
Bi nevi kamu malıdır yani..

Pek bi kaliteli(!) medyamızın
paçalarından kalite(!) akan yorumcularının
gözlerine girer..
Ki “z” harfini
değiştirmek de mümkün..

Kendi kirlerine aldırmadan
tertemiz ÇUBUKLU’ya
kir bulaştırma telaşındakilerin
oturma organlarına girer
o gol..

Ağzı tiner kokan kargaların,
aslan taklidi yapan pisipisilerin
pisuvarlarına girer..

Düdük öttürenlerin,
düdüğü öttürenleri öttürenlerin
zorlarına gider,
borularına girer..

Güneşli günler göreceklerine
inananlar müstesna,
ne idiği belirsiz doktorların girdiği
güneş girmeyen evlere girer..

Tüplü federasyona,
bip’li operasyona,
haplı halüsinasyona,
toplu mastürbasyona girer..

Yatarak işini görenlerin,
kucağa oturmaya alışanların,
“ayağa kalk”lı koreografi yapanların
fazla kalkan kaba etlerine girer..

Tarafsızlık ayağına
bozuk sistemin taraftarlığına soyunup,
FENERBAHÇE’yi
bertaraf etmek isteyenlerin
bi taraflarına girer..

Ha FENERBAHÇE çok mu iyi top oynuyor?
Hayır..
4 gol attığı halde, 
yine hayır!
İştahla, hevesle
gol için saldırsa bile hayır!

Ama bir kez başını kaldırması bile
korkudan titretiyor birilerini..

Çünkü biliyorlar,
çuvaldız yurdusu kadar yerden
deve denli soğuk girer..
Ve FENERBAHÇE’nin kuranderi bile
topunu hasta etmeye yeter..





14 Kasım 2017 Salı

PROBLEM BELLİ, ÇÖZÜM NET!
Bi acayibiz
FENERBAHÇE’liler olarak,
kabul edelim..
Sevdaya el uzatıldığında
en balyozundan yumruk oluruz da,
kendi içimizde ayrışırız
hemencecik..

Hep bi matematiğimiz
şaşar zaten..
11 puan geriden gelip
şampiyon oluruz..
17’de 16 yaparız
sıkıya gelince..
103 gol atarız tek sezonda..
3-0’dan geri dönüp
4-3’ü buluruz..
10 kişiyle 6 atarız falan..

Alt tarafı dört işlem var
matematikte..
Onun da
yanlışlarını seçeriz
lazım olduğunda..

Gücünü TOPLAYIP,
okkalı bi tokadı
kuyunu kazanların
suratlarına ÇARPMAK varken,
aşkı ıskartaya ÇIKARTIP,
BÖLÜNMEYE yüz tutmak niye?

Ha bak bölünme deyince de
üstümüze yok ha,
doğruya doğru..

BAŞKAN’cılar, muhalifler,
AYKUT’çular, ALEX’çiler..
Topçusunu her fırsatta
gömen de var aramızda,
ne yaparsa yapsın
Tanrı gibi görüp
kutsayan da…

LACİVERT’ten hazzetmeyip
sırf SARI giyineni de gördü bu gözler,
“SARI parçalılarda da var,
en güzeli LACİVERT” diyeni de..

Oysa ki SARI
tek başına sadece SARI,
LACİVERT sadece LACİVERT..
Yan yana olduklarında
ÇUBUKLU onlar..
Yan yana yıkılmaz bir duvar..

Eksilmeyeceksin Kardeşim..
Ne inancından,
ne umudundan,
ne mücadelenden
eksilmeyeceksin..

Bölünmeyeceksin
ocu, şucu, bucu diye..
Fikir farklıları candır,
derin ayrılıklar cana kast..

Ha göre göre
bölmeyeceksin de..
Hata yaptığını, yorulduğunu,
yıprandığını, yıprattığını
göreceksin..

Ömür verdiğin sevdayı
omuzlayacak, düşürmeyeceksin;
çakalların kucağına da,
kendi hırsının, egonun eline de..

“Aynı sesi çıkarmadıkça
başarılı olunamaz” diyorsan
yükselen sese
kulak vereceksin..

Sevda da hepimizin, dava da..
Tek başına sahiplenmeyeceksin!

Yıllarca beklediğin o yeni nefesi
ciğerlerine doldurmak hakkın,
hayatını adayıp
gücüne güç katana vefa
görevin..

Vaziyet kötü, gidişat vahim; kabul..

Ama en olmadık zamanlarda,
en acayip refleksleri gösteren
güçtür FENERBAHÇE,
unutma!

Ve sen FENERBAHÇE olmadıkça
attıkları yumruğa makas,
sıktıkları mermiye taş,
golüne ofsayt,
penaltına “oyna” demeye
devam ederler..

Problem belli
ama çözüm de net!
Gücünü BÖLME!
Bir araya TOPLA!
Sıkı bir yumruk ÇIKAR!
Ve yüzlerine ÇARP!





2 Kasım 2017 Perşembe

-Zeki Rıza SPOREL için-
ÜSTAD-I KAPTAN
Saha-yi futbolda var bir Zeki
Olmaya zir-u cihanda örneği
Yıldı “golkipler” şutundan her zaman
Namı tuttu car-u aktar-u cihan..
…..

Ayakları adından daha “Zeki”
bir futbolcu daha görmedi
futbol sahaları..

Bir eşi daha olmadı
futbol icat edildiğinden beri..
Nasıl olsun!
352 maçta 470 gol..

Bu yüzden
en çok kaleciler sevindi
futbolu bıraktığında..

Onsuz futbol literatürü karikatür,
adı anılmadan yazılacak ansiklopedi
ciklet falıdır ancak..

ÇUBUKLU’yu ilk giydiğinde sırtına
adamdan sayılmayıp
fotoğrafı bile çekilmedi.
Sayılmadı çünkü çocuktu..
17 yaşında bile değildi daha..

Ama o yazdı tarihini
daha abecesi bile olmayan
Türk futbolunun..
İşte fotoğrafının çekilmesine bile
gerek duyulmadığı
o maçta attığı 4 goldü
kaleme aldığı tarihin
ilk mürekkebi..

Göğsünde ay yıldız taşıyan
ilk milli takımın
-o zaman ki deyimiyle-
ilk gol kaydına o muvaffak oldu..

Ondan dört ay önce de
sırf FENERBAHÇE’yi harcamak için
karizmayı çizdiren Hartington’u
zırıl zırıl ağlatan
iki golde de
onun adı yazıyordu yine..

Bir lig maçında
rakip filelere
8 gol birden bırakan da o,
Galatasaray ve Beşiktaş’a
tek maçta
4’er gol atan da..

Ha, futbol hayatı boyunca
ÇUBUKLU’yla
Galatarasaray’a
tam 33 gol atan da
ta kendisi..

Milli formayla
bir maçta attığı 4 golle
adını yazdırdığı rekor
ancak 72 yıl sonra
egale edilebildi..

Jübilesinde
frikiği çaktığı yerden
kaleye taksi tutsan
eski parayla 30 milyon..

Kaptan dediler,
kafi gelmedi üstad dediler..
O da yetmedi
FENERBAHÇE’yi FENERBAHÇE yapan adam dediler..

Topa ÇUBUKLU’yla vurduğu ilk gün
çekilmeye gerek duyulmayan fotoğrafını
önce efsaneler kitabına
sonra başkanlar albümüne
koydurdu gururla..

Futbol oynadı,
kupa kazandı..
Bıraktı, tenis oynadı,
kupa kazandı..
Golf oynadı, hokey oynadı,
kupa kazandı..
çünkü topa vurması için yaratmıştı
Tanrı onu..

Adı ZEKİ RIZA’ydı..
FENERBAHÇE’ye üstün muvaffakiyetler emreden
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
bizzat verdi
SPOREL soyadını..
Futbolun ayağıydı belki ama
sporun eliydi çünkü..

Ve hala sporun eli, ayağı..
ÇUBUKLU için akıttığı terin mirasçıları
var oldukça da
öyle kalacak..




23 Ekim 2017 Pazartesi

OTUR, SIFIR!
Hanımlar Beyler,
lütfen
alıcılarınızın ayarıyla oynayın!
Çünkü izledikleriniz, gördükleriniz
gerçek değil..
Siz derbiyi
0-0 bitti sanıyorsunuz ama
kazın ayağı öyle değil işte..

Hakem tertemiz maç yönetti mesela..
Oh mis.. Cillop gibi..

FENERBAHÇE’nin golü verilmez tabi..
JANSSEN bacağını kırdı orda adamın..
Zaten çocuk
sakatlandı çıktı sonra..
Futbol hayatı bitecekti nerdeyse..
JANSSEN adam yaralamadan
yargılanmalı abicim..
Az bile yaptı hakem,
oh olsun..
Ayrıca röveşata golüne
faul çalmış hakemden bahsediyoruz,
pardon yani..

Penaltı dedikleri zaten tırışka..
Ne yani,
eliyle mi tutmuş çocuk,
planjon mu yapmış..
Eeee?

Ama bak HASAN ALİ’nin ki penaltı!
Avcuna alıp tarttı topu resmen..
Valla bak!
Bana mı inanıyorsunuz,
görüntülere mi allasen..

Ha bi de DENAYER’e sarı verdi ki,
o yanlış işte..
Çocuk munisçe topa dokundu..
JANSSEN attı kendini..
Çek sarıyı JANSSEN’e
bak bi daha yapıyor mu?

BELHANDA’ya kırmızı
külliyen saçma..
KAMENI kündeye aldı orda çocuğu..
Ne kırmızısı ya?
Penaltının amcası..
Amca baba yarısıdır ya,
o açıdan..

BELHANDA’nın kartı iptal edilip
tez özür dilenmeli,
KAMENI de yabancı şubeye çekilip
sorgulanmalı..

Hakemin kafaya su atmışlarmış..
Napsınlar,
susamış hakem,
su da mı ikram etmesinler..
Ne kadar vicdansız oldu bu toplum ya..

Koreografiyi de ne abarttılar ha..
Senelerce kucağa oturarak
işini gördüren camianın
“ayağa kalk” diye
mevzuyu protesto etmeleri
normal değil mi
gözünüzü seveyim..

Hem “dualarla himmetlerle
ayağa kaldırıcaz” derken
bodoslama gelmiyor da
“ayağa kalk” deyince mi
subliminal oluyor?

Rocky mi battı yoksa gözünüze?
E bi daha ki maçta da
Rambo’nun resmini kaldırıp
“bu bizim savaşımız değil” yazarlar
olur biter yahu..

Mesele ayağa kalkmak
değil ki zaten..
Oturulan kucaktan
nasıl ayağa kalkıldığı
seyirlik aslında.. 

Lütfen oynayın
şu alıcılarınızın ayarıyla
o yüzden..
Çünkü mevzu
hakkaten göründüğü gibi değil..




16 Ekim 2017 Pazartesi

BU HAFTA
O sene bu seneciler
geri dursun ama
o hafta bu hafta işte..

Kimilerinin
hoş hatıralarla andığı,
kimilerinin de
hafızalarından kazıyamamanın
derdine yandığı
mevzuların haftası..

0-3’den 4-3 yaptığımızı,
6 tane attığımızı,
ceza sahasına girmeden taktığımızı,
Samiyen’i kapatıp
arenayı açtığımızı
unutamayanların haftası..

Taksimetrenin
30 lira yazacağı mesafelerin
futbol literatürüne
girmesinin haftası..

Birbirine
“cansın be abi” demekten bile
imtina eden kankaların,
kızlarına “cansın” adını vermeyi
aklına bile getirmek istemeyen
babaların haftası..

“Kaleleri kaldırıp pota koyalım”
dedikten sonra
hukşat basket olanların haftası..

Alex, Devid ve Josef’den sonra
DE SOUZA soyadından
komple nefret edenlerin haftası..

KPSS’de
öğrenme teorilerindeki kavram sorusuna
konu olanların haftası..

Her ayı tastamam geçirip
Kasım ayını
29 gün yaşayanların haftası..

“Inının ınının” diye başlayan
Hababam Sınıfı müziğinden
hazzetmeyenlerin haftası..

Tükürüp ayran attık diyenlerin,
20 bin kişilik tribünden
sahaya 10 bin pet şişe atanların,
kederlerinden dibini buldukları rakı şişesini
rakip topçuya fırlatanların haftası..

Ayva çiçek açmış
yaz mı gelecek türküsünü
repertuarlarından çıkaranların haftası..

“Geldik, gördük, yendik”i
Sezar’ın bir sözü olarak
hatırlamak isteyenlerin haftası..

Maçtan sonra
kendi kanallarında
“ama bizim uefa kupamız var” belgeselini
yayına sokanların haftası..

İçerde dışarda İstanbul,
Ankara, Manisa,
Almanya falan derken
uzayda hayatın başlamasını
hiç mi hiç
arzu etmeyenlerin haftası..

Ama öte yandan da
o kadar bardağa su koymayanların,
aslan sütü içenlerin haftası..

O sene bu sene mi belli değil,
olamaz..
Ama bu hafta kesin o hafta..
Ha bazıları
bayram haftasını
mangal tahtası olarak anlar,
o ayrı mevzu..





28 Eylül 2017 Perşembe

ŞEMSİYELİ ÖRDEK
‘Şaşkın ördek
suya kıçından dalar’ derler ya
bunların ki de
o hesap işte..

İşlerine gelince
günlük güneşlik,
gelmeyince
yağmurludur hava..

Ağlama önlisans programından
sertifikalı,
çamura yatma ana polim dalında
mastırlılar..

Önümüz kesiliyor ayağına
önlerindeki maça bakamazlar..
Kalkık arkalarının indirildiği
arkada kalan maçlardan
çıkamazlar..

Efendilikleri kofti,
terbiyesizlikleri hakikat..
Filozoflukları çakma,
dandiklikleri asıl..

ALLAH için
incitmezler rakiplerini,
sadece kafa göz yararlar işte..

“Hakkıyla, şerefiyle” derler
kul hakkını çirkeflikle yerler..

59 senelik ligde
61 şampiyon(!) olması
onlar için matematik,
ama Kadıköy’de
üst üste 14 maç kazanamamaları
istatistik değil..

100 milyon borç taktıkları tüpçüsünden,
kurullarından hakemciklerine kadar
federasyonda teşkilat..
Her kaybettikleri maçtan sonra
mağduriyet, müşkülat..

Bedava penaltılar,
hediye gollerle gelen 3 puanlarda
“hakem de hata yapar”..
Kıyak çekilmeyince
“hakem düdüğü asmalı”..

Kazanmak için
bin türlü günah, dalavere,
düzenbazlık, yalakalık,
ahlaksızlık mübah..
Söze gelince
dünyanın en Müslüman takımı..

Kötü oynayınca
düdüklü, tetikli destekler şifa,
yorulunca elektriği kesmek ilaç..

Tekme atmaları,
ortamı germeleri,
küfretmeleri serbest olmalı..
Ki alıştırıldıkları şımarıklıkları
tavan yapmalı..

Mobeselere bile beyanat verip
sıkıştıklarında
koridor görüntülerini kaynatırlar
ama sahadakileri kaynatamayınca
video hakemden
umarlar medeti..

Vergiye gelince yan çizerler
ama algıya gelince
yazıp çizerler..

Dalaletle pek çok rezalete imza atıp
“futbolun adaleti” diye
koparırlar yaygarayı..

Milliyetçilikte
kül bırakmazlar mangalda,
sahalarına helikopter iner,
“bizimle alakalı değil” deyip
kaçarlar..

Ülkeye ihaneti,
kumpastaki maharetiyle meşhur
savcı bozuntusuna
milyon dolarlık rezidans,
asaletini
gözünden anladıkları üçkağıtçıya
loca..

Pompalanan gazla
büyüdüklerini sanırken
daha da küçülürler
her küstahlıklarında..

Lafları, icraatları ütopik,
kafaları sentetik..

Asla, gölgesinden bile korktukları ağaç gibi
büyük olamayacaklarını
bilmelerinden
bu öfkeleri..

Yağmur yağsın istemezler
işte bu yüzden..
Yağarsa
şemsiye açmak lazım çünkü..
Oysa ki
girdiği yerde
açılmaz şemsiye..




24 Eylül 2017 Pazar

MEME’Lİ MAMA’LI
"Ne yapmalı, ne etmeli
bir oyunbazlık, bir şeytanlık
yoksa dalavere mi çevirmeli"
tadında bi şeydir işte
bu ülkede
FENERBAHÇE’ye rakip olmak..

Herşeyden önce
iki dakka adam olmalı..
Bak iki dakka diyorum,
fazlası mümkün değil zaten
o tıynete..

Ağlamayana meme,
yalamayana mama yok kafasından
vazgeçmeli bi zahmet..
Vazgeçilmiyorsa
mama kesilince zırlamamalı,
ağladığında
ağzına emzik yapıştırılınca
gücenmemeli..

Bu kadar
özgüveni yüksek olunmamalı..
Hatta belki bi kelime daha var ama
onu da yazmıyım,
özgüvende bırakıyım..

Sana ana avrat dümdüz gidenin
önünde diz çökmemeli..
Ha çökmüşsen
hiç ahlaktan, utanmaktan falan
bahsetmemeli..

Rakip kaleci
sakatlanan arkadaşınla ilgilenirken
kaleye şut çekerek
karakter testine
kocaman bi sıfır yazmamalı..

Ama
ne kadar densizlik yapmış olursa olsun
yıllarca formanı giyerken
destek olmuş da olsan
maç sonu
rakip topçunun
özel hayatına falan girip de
saçmalamamalı..

Efendilik iddiasında bulunup da
ancak başka başka efendilerin
kölesi olunca gelen
yalandan payelerle
gaza gelmemeli..

Ya anlaşılır bi şeyler söylemeli
ya da hiç bi şey dememeli..
İlla bi şeyler demek isteniyorsa
hiç olmazsa
bi diksiyon kursuna gidilmeli..

Öfkeyi,
bi türlü tatmin olamayan
intikam alma duygusunu
mendil gibi cebinde taşımamalı..

Ha mendil demişken,
bordo mendil, kravat,
mavi ceketle olmuyo işte..
Artık kreasyonu değiştirmeli..

Kontrolü kaybedip
topçuya, hakeme küfretmemeli..
Hadi kazanamıyorsun,
en azından kulübede kalmayı
başarabilmeli..

Ofsayt değilse, değildir.
Bundan rahatsız olunuyorsa,
e güçleri de varsa
haftaya çıkıp kazanabilmeli..

Toplantı, moplantı falan
fazla kasmamalı..
Hakem hata yapmışsa,
“Hakem her yerde olduğu gibi
hata yapmıştır,
yapacaktır da.
Bu sporun güzelliği”
deyip geçebilmeli..

Tekme atıp,
çirkeflik yapıp
yoktan yere kızarmamalı..
İlla kızarılacaksa
sahada yapılan çirkinliklerden utanıp
kızarmalı..

“Ancak bizi böyle yenebilirlerdi”
züğürt tesellisinden
medet ummamalı..
Bir değil, iki değil,
üç değil, dört değil,
ondört..
Artık acilen
sayı saymasını öğrenmeli..

Ne yapsan, ne etsen
oyunbazlık, şeytanlık
dalavere de çevirsen
bazı şeyler değişmiyor işte..

Yerini bilmeli,
kabullenmeli,
bükemediğin bileği öpmeli..


20 Eylül 2017 Çarşamba

20 EYLÜL’ÜN ANATOMİSİ
Ulan dallama sistem!
Ulan köhne, kokuşmuş kafa!
Hiç hesap edemedin di mi lan
20 Eylül 2011 günü
ağzının ortasına yediğin şamarı?

Erkeklere yasakladığın maça
sempatik görünmek adına
ceza bellediğin kadınlar için
3-4 bin bilet basarken,
o kadınların
cezayı alnının çatısına basacağını
kestiremedin di mi hiç?

Günlerce, aylarca, yıllarca
sevdiğinin yolunu bekleyen kadının
saatlerce bilet kuyruğunda
bekleyemeyeceğini mi sandın yani?

Helal alınteri kokan ÇUBUKLU’nun
parfüm kokamayacağını mı düşündün
Allah aşkına..

Kozmetikçiden LACİVERT oje,
SARI göz farı soranlar
tribünü
SARI LACİVERT’e boyayamaz mı sandın
abisi..

Evladının
ilk  SARI LACİVERT atkısını, beresini
ilmek ilmek ören ellerin
senin FENERBAHÇE’ye ceza vermekle bozduğun
o akılsız başına
çorap öremeyeceğine mi inandın yoksa?

En uzun dualara,
en bilinmedik şarkılara,
sıcacık ninnilere dönen dillerin
tezahüratlara da döneceğini
getiremedin mi aklına?

Renk renk çantası, ayakkabısı,
elbisesi, fuları, şapkası olanın
maç günü giyilecek
bir kreasyonu olmadığını mı zannettin?

Samanyolunda
atkılarla birlikte
başörtülerin, eşarpların,
saç bantlarının da sallanabileceği
hiç kafandan geçmedi di mi?

Forma almak için
makyaj masrafını düşürenlerin,
maça gelmek için
ateşini bile düşürenlerin,
“kadın ne anlar la futboldan” zihniyetini
ofsayta düşürebileceğini
tahmin edemedin di mi hiç?

Terlikle bile
tam isabet yapabilenin
topukluyla röveşataya kalkıp
beynindeki örümcek ağlarını alabileceğine
ihtimal bile vermedin mi?

Elinin çamuruyla yazdığın senaryoları,
FENERBAHÇE'li kadınların
öpülesi ellerinin hamuruyla
parçalayabileceği
hiç yoktu di mi hesaplarında?

FENERBAHÇE’si için
en okkalı tribi atanın
iğrenç planlarının kalesine
tam doksandan gol atamayacağı
fikrine mi kapıldın birader?

Cinsiyeti yoktur ulan
FENERBAHÇE sevdasının..
Bi kere tutulmaya görsün,
erkeği de kadını da aynı deli..
Bunu hala anlamadıysan,
takvime bir daha bak..
Her 20 Eylül
çarpacak bu gerçeği suratına..

Bugün, yarın, daima..



18 Eylül 2017 Pazartesi

FENERBAHÇE MATEMATİĞİ
Ayrık kümelerin
aritmetik ortalamasıdır FENERBAHÇE
Türk futbolunda..

Asal çarpanlara ayıranı da vardır,
ortak böleni de..

Ayrışan farkları değil
kesişen doğruları
mutlak değer almalıdır
bu yüzden..

Paralelden de yamuktan da
hazzetmez ama
çapsızların yarıçapını hesaplayıp,
eline vermeye
bayılır..

Dairesi, çemberi,
halkası, yuvarlağı
çeşit çeşit problemler üretirken
hedefe giden
bir doğru çizmeye çabalar
hemen hemen her sezon..

Atak kombinasyonlarını
kombinezonla karıştıran
sütyen kafalıların
çakma kartezyen beyinlerine
artezyen açmaktır
esasen işi..

“İlk kesilecek kısa”yı
uzun uzun yerleştirir birilerine..
“Ne yapıyor bu” denklemi kuranların
suratlarına çarpar
çarpım tablosu gibi..

4+4+1+1’in de
3+5+2’nin de
4+2+3+1’in de toplamına değil
çıkardığı sonuca bakar..

Sahayı diklemesine kesen
koordinat eksenleri
görmek ister
sevdalısı
ve de isabet oranı yüksek
kenarortaylar..

Yutan elemandan
etkisiz elemandan sıtkı sıyrılır,
artan fonksiyonlar
heyecan katsayısını belirler..

Sahada küçük üçgenler(*) kuran
topçular mest eder,
o üçgenlerin iç açılarının toplamı
umutlandırır..

Hele çapraz koşular,
iki yönlü koşu’llu bindirmeler,
dar açıdan 90 derecedeki
örümcek ağı temizliği de olunca
değme keyfine
SARI LACİVERT’linin..

Yani
reel düzlemine kavuştuğunda FENERBAHÇE
adamın integralini alır sahada
kareköküne böler,
anal’itiğinden kan alır..


İşte o zaman  başlar
toto’lojilerini kurtarma telaşındakilerin
problemleri..



(*)NOT :
“küçük üçgenler” önermesiyle
yazıya ilham kaynağı olan
@MABaysal ‘a yürekten teşekkürler..