26 Şubat 2017 Pazar

CİĞER!
Topun yekûnu yuvarlaktır ama
içe ata ata
çürüttüğümüz ciğerlerimiz
köşeli..

O ciğerler ki,
sevdalarına vurulmak istenen lekeyle
yandı, kavruldu,
yine de sönmedi ama..

O ciğerler ki,
biberi, gazı soludu
“FENERBAHÇE YIKILMAZ” diye haykırırken,
yine de tükenmedi..

O ciğerler ki,
ciğeri beş para etmezlerin
dayatmasına rağmen
biat etmeyip
özgürlük havasını çekti hep
buram buram..

O ciğerler ki,
yaralarına tuz basılırken cız etse bile
parçalanmadı..

Ama o ciğerlere
oturuyor işte bi şeyler..

İftirayla, yalanla, zorbalıkla bile
bölünmeyen yüreklerin
çatır çatır ayrılmaya yüz tutması..

Penaltına nizami şarj,
golüne ofsayt, faul diyenler
at koştururken,
güçlü bir ses çıkarılamaması..

Hafta hafta itinayla doğranarak
moralden,
inançtan,
elden ayaktan düşürülmesi..

Yıkılmayan son kalenin burçlarının
iş bilmezlere
teslim edilmesi..

Düşmanlar cirit atarken
meydanda
aile içinde düşmanlar aranması,
yaratılması
ama ayrık otlarının
temizlenememesi..

Birleştirmek, kenetlemek yerine
sevdalıların ayrıştırılması..

Önce mahkeme yollarının,
sonra sokakların,
sonra da tribünlerin
boş bırakılması..

Üzerine sigara külü değmesinin bile
can acıttığı ÇUBUKLU’nun,
o küle bile değmeyeceklerce giyilip
heba edilmesi..

Canına kurşun sıkıldığında bile
yürümeyen ayakların,
mağlubiyetlerden sonra
yürümeye çağrılması..

Biz bu oyunda yokuz demişken,
oyunlarına oyuncak olmaya
devam edilmesi..

O ciğerler
yandı, kavruldu,
acıdı, cız etti ama
tükenmedi..

O ciğerlerin
sevdaya tutulmuş sahipleri
vazgeçmedi!

İş ki,
topun yekûnunun
yuvarlaklığına bakmadan
dümdüz gidilsin artık
topyekûn değişime!

Yeniden yüreklenecek,
tazelenecek umutlara,
kenetlenecek ellere,
verilecek omuzlara..

Beklemeden,
geciktirmeden,
bir an evvel!




9 Şubat 2017 Perşembe

ÇİVİ
Öyle karga’cık burgacık bir inşaat ki
enkaza çevirdikleri ülke futbolunun
üzerine yapmak istedikleri
harcı bozuk,
çimentosu çürük
çivisi de iyice çıktı artık..

Sahaya girip
yardıra yardıra
gole gidercesine koşan seyirci
buhar oluyor..

Kafa atınca kırmızıyı yiyen,
yetinmeyip
deli dana gibi saldıran topçu,
başkasının kartıyla sahaya dönüp
kapüşonu kafaya geçirince
görünmez oluyor..

Bir spor adamının
tribünden atılan maddelerle
kafasının yarılması
raporlarda
yazılmaz oluyor..

Yedek kulübesinden fırlayarak
sahaya dalıp
rakip oyuncuya müdahale eden topçunun
adı bile geçmiyor..

Rakibin yüzünü sıkan,
yardımcısına bile şaplak atan
sözüm ona teknik direktör
1 maç,
sadece 1 maç cezayla
ödüllendiriliyor..

Saha içinde, dışında
kepazeliğin suyunu çıkartanlara
gık çıkartılmazken,
dil çıkartına
siparişle
3 maç ceza çıkartılıyor..

Bütün bu rezaletin adresi olan stadyum
yalnızca 1 maç kapatılıyor..

Deplasman takımına
merdivene oturma cezası kesiliyor.
Neyse ki
koltuklara oturmak serbest..
Şimdilik..

FENERBAHÇE’ye adeta
“sen niye rakibini yeniyorsun kardeşim”
cezası veriliyor!

Temeli kökten sarsıldı
bu ülkede futbolun
FENERBAHÇE alerjisi, düşmanlığı
nedeniyle..

Sütünlar parçalandı,
pencereler kırık,
kapılar tarumar..

Çürük tahtanın
çivi tutmayacağı da,
işin çivisinin çıktığı da
malumun ilanı..

Ama o çıkan çiviyi,
kanırtanların ta alnının çatısına çakmaya
fazlasıyla muktedirdir
SARI LACİVERT'in gücü..

Ayrıntılı bilgi için
lütfen
FENERBAHÇE’nin şanlı tarihine
bakınız!






6 Şubat 2017 Pazartesi

SÜT
Sütsüz koyunların
meleye meleye
sürüsüne bereket aradıkları
bir sistem
bu ülkenin futbol alemi..

Yedek kulübesinden fırlayıp
sahaya dalan topçu
ilk derbi heyecanını
yaşamak istedi
sanırsam..

Tribünden atlayıp
sahaya giren seyircinin de
gol atıp tarihe geçmekti amacı
kuvvetle muhtemel..

Filozofluğu bile çakma olan zat
rakip oyuncunun
boğazını sıkmaya yeltendiği an için de
“Makas alıyordum” dese
şaşırmamak gerek..
Daha önce
demiş olan var çünkü..

Kemikleşmiş nefretiyle
gereksiz gerilimin mucidi olup,
bir de maç sonrası
kumpas tapelerden dem vuran
bu zatı muhterem(!)
o sıralarda
Kualalumpur’da
teknik direktördü galiba..

Utançtan değil de
kartla kızaran pozisyonda
atılan kafa da
özel bir
Sırp selamlaşma yöntemi olmalı..

Kırmızı kartlı topçu
soyunma odasından çıkmaması gerekirken
başkasının akreditasyon kartıyla
saha kenarında
boy gösterdiğine göre
maçı beleş izlemek istedi
herhalde..

FENERBAHÇE İdari Menajerinin kafası da
kendiliğinden kanamıştır kesin..
Ya da kan değildir o,
vişne suyudur..
Tükürüğe ayran diyenler oldu zamanında,
buna niye olmasın..

Hakem müsveddesinin
düdük çalıp,
eliyle oyna işareti verdikten sonra atılan
buz gibi golü iptal etmesiniyse
mizah bile açıklayamaz..

Ama kendi sahasından çıkan topçuya
ofsayt bayrağı kaldırılmasını
“futbol kurallarına
yeni bir yorum getirmek istedik” diye
açıklayabilirler bak!

Bunca kepazeliğe rağmen
FENERBAHÇE’nin galibiyetine “entrika”,
profesyonelliğe “tiyatro”
rakibine
kudurmuş gibi saldırana
“kurban” diyen medya da
tarafsızlığın doruklarında zaten..

Aslında bütün sorun
rakiplerine hediye edilmiş stadyumları
açıp kapamakla meşhur FENERBAHÇE’nin
yine işini yapmış olması..

Her rezaletlerinden
sütten çıkma ak kaşık gibi
sıyrıltılmaya alıştırılmış
ağzında emzikle ağlayan
sütübozukların
maç bitince
sütten bahsetmesi de
son derece doğal haliyle..