21 Kasım 2021 Pazar

21.11.21

Tarihlerin, rakamların cuk oturduğu
maçlardır
FENERBAHÇE için
Galatasaray maçları..

26 Mart’ta
ligin 26. haftasında
hiç ceza sahasına girmeden,
korner bile kullanmadan,
tek şut çekerek aldığı maç var
mesela..

Ayın 2’sinde, 20’sinde
2-0 kazanılan maçlar süslüyor
takvimleri..

Nisan’ın 22’sinde
2 ile 2’yi toplayıp
4 atılan bir maç vardı ki,
futbol tanrıları izin verse
4 daha olurdu..

“Topa vurulan noktadan
kaleye taksi tutsak
en az 20 lira yazar” diye betimlenen
35 metreden atılan golle
kazanılan maç da var,
tiki taka daha icat edilmeden
35 pasla atılan golün atıldığı
4 gollü maç da..

6 Kasım’da,
6. haftada
6 gol atılan maçın
belgeseli bile çekildi..

“FENERBAHÇE 3 puanı 3 golle alıyor maçları”
o kadar çok ki
istatistiklerde
sayılamıyor bile..

“Hatıralar sardı 4-1 yanımı”
sadece bir şarkı değil misal
SARI LACİVERT’liler için..

15 yıl forma giyip
KADIKÖY’de galibiyet görememiş
kaptanları var
aslan parçalarının..

FENERBAHÇE kalecisi de
18 yıl oynayıp
KADIKÖY’de hiç mağlubiyet görmeden
emekli oldu.

KADIKÖY’deki bir önceki galibiyetlerinde
doğan çocuğun,
bir sonraki galibiyetlerinde
askerlik celbi gelmişti..

3-0 öne geçince
ellerini göstererek
“5..5..5..” diye tezahürat yaptıkları maçın sonunda
ellerini lavabolarında gördükleri
maç da var tarihlerinde..

21.11.21’de
2-1 öne geçtiklerini sanıp,
aslında hala 1-1 olduğunu idrak edemeden
21 metreden atılan şutla
2-1 yenik duruma düşmeleri
şaşırtmıyor haliyle..

Akılları(!) sıra
“koşamıyor” diye dalga geçtikleri
dünya yıldızının
bütün yarı sahayı geçip
sadece bacak bacak üstüne atarken kullandığı
sağ ayağıyla
filelerini sarsması da cabası..

Üstelik 31. dakikada
tam 69 metre koşarak..

İşte bunlar hep Sik’uid Geym!


5 Kasım 2021 Cuma

 

İNCÜRİ

Tamam,
kadrosu ayrı, kadro mühendisliği ayrı
“incüri” bu takımın..
Ama asıl sakatlık
incir çekirdeğini doldurmayan mevzularla
kendi değerini, potansiyelini
“incüri” etmeye meyilli kafada..

Senelerce
“takımın bir sistemi yok” diye isyan edip,
 bir sistem oturtmaya çalışan hocayı
kafadan “incüri” ilan etme
alışkanlığımızdan
kurtulamadık bi türlü..

O’cu, şu’cu, bu’cu olup
bir bütün olamamak
tam da “incüri”lik bi durum değil mi
bir çuval inciri
berbat etme türünden..

“Falanca niye oynuyor,
öbürü niye oynamıyor” diye
her hafta kafayı yiyip,
FENERBAHÇE’li olmanın güzelliğini
ıskalamak ne peki?

ÇUBUKLU’yu terletene
“çöp, takoz, el freni, kazma”
damgası vurup,
sonra onlardan
başarı bekleme küstahlığına
ne demeli?

Kötü oynarlarsa sahaya çıkanlara,
iyi oynarlarsa sahaya çıkmayanlara,
hoca iyi yönetirse eski hocaya,
bocalarsa eskisini övüp kendisine,
başkan şık bir hareket yapınca eski başkana,
hata yapınca
hem kendisine hem sülalesine sövmek
“incüri”liğin hangi boyutu?

Savaşacak onca düşman,
onca cephe varken,
birbirimizle didişmenin,
FENERBAHÇE menfaatlerinde buluşamayıp,
kuyunu kazanlarla buluşmanın
bi açıklaması var mı?

Web sayfasından bildiriyle rest çekip,
twitter hesabından laf sokup,
megafonla ayar vermeye çalışmak
neresinden bakarsanız bakın
“incüri” bi yöntem değil de ne?

Medyanın
çakma imparatora,
kurtarıcı isa heykeli taklidine
sormaya gözlerinin yemediği
sistem sorusunu,
sorguya çevirmelerine
prim vererek,
dünya yıldızı topçun hakkındaki
karalamalara inanarak
sana karşı hep “incüri” olmalarına
sen izin vermiyor musun
aslında?

FENERBAHÇE’yi
sadece kazanmak için sevmek değil mi
asıl “incüri” olan?

Ne her şey mükemmel,
ne de her şey kötü!

Sadece tedaviye ihtiyaç duyan
“incüri” yanlarımız var!
Teşhisi doğru koyup
tedaviye başlamak önemli..

Seni yok sayanı,
harcamaya çalışanı,
golünü penaltını hakkını vermeyeni,
başarınla üzüleni,
incite incite
“incüri”ye çıkarmak için..