PARDON, KONUŞABİLİR MİYİZ?

Bu ligde istenir ki
hakkı yense de
canına okunsa da
sussun, konuşmasın
FENERBAHÇE!

Kötü oynadığı bir maçta
hakkı yenince
“Sen önce topunu oyna kardeşim,
bırak hakemi” mavrası
sürülür sahneye..

İyi oynayıp
gollü kazandığı bir maçta
hakkı yenirse
“Zaten 5 gol attın ulan,
bi de penaltı mı bekliyorsun”
diye eleştirilir.

Kazanması da,
şampiyon olması da,
konuşması da
suçtur FENERBAHÇE’nin..

Attığı nizami gol
VAR’da dakikalarca incelenir,
öncesine falan bakılırken
nerdeyse futbolun icadına dek
dönülür.

Gol olur olmaz
tekrarından önce,
pozisyonun başlangıcındaki
herhangi bir hareket
verilir ekrana ki,
“Ulan kesin bi şey var bu golde” algısı
kazınsın
izleyenlerin zihnine..

“Penaltı gibi penaltı” kavramı
FENERBAHÇE için
uydurulmuştur mesela..
Tıpkı “vicdani ofsayt”
ve benzerleri gibi..

Ha bi de
“Sen FENERBAHÇE’ysen
hakemi de yeneceksin arkadaş” var ki
tadından yenmez!

Gözünün önünde
“penaltı nedir nasıl yapılır” sorusunun cevabı
canlı olarak verilirken,
bir gün önce verilmeyen faulü
nizami gösterme kaygısıyla
çalınmaz düdük.

Top kabak gibi kornere çıktığı halde
aut verir aynı düdük,
“auta bile itiraz ediyor” olursun..

Senin kırmızı yediğin pozisyonun
aynısını yaparak attıkları golle
kazanır birileri..

10 maç üst üste kazanırsın,
rakiplerin dandik olur..
Avrupa’da 9’da 9 yaparsın,
tüm oynadıkların
köy takımıdır zaten!

Mahalle maçlarının bile
yapılmayacağı bir stadda
maç oynamak zorunda bırakılırsın.
Sen oynadıktan sonra
“bu sahada maç mı oynanır lan”
gümbürtüsü koparırlar ki
diğerleri o stadda oynamasın..

“Golümüz verilmedi” diye konuşursan
ceza yersin..
“Penaltımız verilmedi” desen
yine ceza..

19’da 19 yaptıktan sonra
hocan konuşup
“Kendi işimize bakıyoruz,
iyi oynuyoruz” der..
“Az mütevazi ol ya,
ne konuşuyorsun” derler.

Ağzı olanın konuştuğu,
güvenlik kameralarına bile
beyanat verildiği
bir ligde
tek senin konuşman abestir,
yasaktır, suçtur..
E sen de mecbur
çıkar sahada konuşursun..
Hem de çatır çatır..
Kanırta kanırta!

HİPNOZ

Rakibine sahte bir özgüven verip
bir anda etkisiz hale getiren
hipnotik bir futbol oynuyor
FENERBAHÇE..

Ne oynacağını,
nereden geleceğini,
hatta nerdeyse
kaç gol atacağını bile biliyorsun.
Bütün hafta çalışıyorsun,
önlem alıyorsun.
Yine de olmuyor,
yeniliyorsun.

Topla tatlı tatlı oynarken
bir anda ön alan baskısı yiyorsun..
“N’oluyo lan” diyemeden
golü de yiyorsun..
Üstelik o baskı da baskın değil..
Göstere göstere geliyor..

“Tamam ya, gafil avlandık.
Tekrarı olmaz” diye düşünürken
hoooop
aynı golü bi daha görüyorsun
kalende..
İlki sağdan olmuşsa
bu defa soldan.
Soldan olmuşsa sağdan.
Ya da tıpkısının aynısı..

Dörtlü savunma yüzünden sanıp
beşliyorsun,
sonuç aynı..
“Geriden top çıkarttığımız” için deyip
uzun top yapıyorsun;
nafile..

Ha bir de
golü yerken hamle de yapamayıp,
çakılı kalarak olduğun yerde
seyirci gibi izliyorsun ha..

Kanatlarını kilitlemeyi deniyorsun,
ortadan deliyorlar.
Ortayı kalabalık tutuyorsun,
tek pasla geliyorlar..

Sahayı parselliyorsun,
birinci bölgen oluyor
kadastro müdürlüğü..
Alan daraltıyorsun,
oyunun boyu lastik gibi uzuyor..

Adam adama markaj denesen
geriden gelen atıyor.
Bölge savunması yapsan
sahana gömülüyorsun,
topla dövüyor herifler..

Dişini sıkıp
ne yapıp edip
golü buluyorsun,
2’yi, 3’ü, 4’ü yapıyorlar
sen daha ne olduğunu anlamadan..

İsmail Kartal Osayi’ye yasaklıyor ama
bütün takım
pley steyşın gibi
oynuyor seninle..

Taktiğini, kalitesini, gücünü biliyorsun.
Yine de sahada an geliyor
maymuna dönüyorsun
ortaları, ikiye birleri,
ara pasları
çaresizce izlerken..

Rakip olmak neyse de
hakem olmak da zor arkadaş..
Penaltısını vermiyorsun,
firikikten atıyorlar..
Golünü iptal ediyorsun,
yenisini buluyorlar..

Her pozisyonda
kıçından element uyduruyorsun ama
maç sonunda
periyodik cetveli
saydırıyorlar sana..

9’da 9, 17’de 17 derken
daha Mayıs gelmeden
FENERBAHÇE üçe kadar sayıp
parmağını şıklatarak
uyandıracak herkesi..
Bu kez de
şampiyonluk kutlamalarını
aynı hipnoz etkisinde seyredecek
bazı gözler..

Tabi rakiplerini olduğu kadar,
bugüne dek
bilinçaltı telkinlerle
kirli bir hipnotizma yaratarak
her defasında
kendisine çelme takan
karanlık sistemi de
yenebilirse..

BU KAÇINCI 5 ULAN!

5 penaltısının verilmediği,
5 yüzde yüz golü kaçırdığı maçı
5-0 kazanan takıma ne denir?
Oha denir!
Yuh denir!
Yeter ulan artık denir!

5 gol atmak nedir arkadaş!
İyice baskete çevirdiniz lan
ayak topunu..

Daha geçen hafta 4 attınız birader..
Aaaa, 5 atmamışlar,
bu iyi bak..
Neyse..
Ama o da geçen hafta değil,
perşembeydi..
Bari bi hafta geçseydi ulan..

Aslında çok da 5 atmıyorlar gibi..
Bize mi öyle geliyor lan yoksa?..
Askerden yeni gelmiş gibi
saldırınca
sağdan soldan ortadan..
Yok ya atıyorlar bayaa..
Avrupa’da bile..
Acımadan..

5 atmasalar 4,
4 atmasalar 3..
Atıyorlar yani..
Takır takır..

14’te 14 ne yahu?
Ulan hadi anladık yenilmiyorsunuz,
bi berabere kalın,
bi tökezleyin lan..
14 maç üst üste..
Tam 14 maç be..
Aaa.. Bi dakka..
1’le 4’ü topla ne ediyor?
Gene 5..
Şaka mısınız oğlum siz!

Ceza sahasına 61 kez girmişler..
Çüş artık!
Bu nasıl ista’sik’tik?
1 buçuk dakkada bir
ceza sahası..
5- 10 dakka
golüne VAR’da bakılıyor desen,
daha da feci..
Günaha mı giyiyorsun, 61 ne ya?
Hakkaten,
günahımıza giriyorsun bak.
Bi saniye…
6’dan 1’i çıkar, ne kalıyor?
Anaaa, yine 5..
Haydaaa..

Ayakla atıyorlar.
Kafayla atıyorlar.
Penaltıyla, frikikle atıyorlar.
Sağdan, soldan
her türlü atıyorlar.
Kendileri atmasa
rakip kendi kalesine atıyor..
Naptınız lan,
kurban mı kestiniz,
hacca mı gittiniz?
Aaaa.. Hocaları hacı ya la!

Skorer değil dediğimiz atıyor..
Yaşlı dediğimiz atıyor..
Çetnik metnik dedik,
o da atıyor..
Yedek forveti, küskün golcüsü,
stoperi, beki
hepsi atıyor ulan..
İrfan Can bile atıyor..
Kaleci olan değil, Kahveci.
Bi kalecisi kaldı zaten atmayan..

Bak güzel kardeşim.
İşin suyu çıktı!
Bu kaçıncı 5 ulan, yeter!
Yetti, tamam!
6 atmayın bak ama!
Bak ALLAH’ın adını verdim..
Onu bari alışkanlık yapmayın.
Lütfen..
Her işin bir raconu var..