31 Ekim 2014 Cuma

BAŞKA FENERBAHÇE YOK!
Bir tane FENERBAHÇE var,
sadece bir!
Hani kazandığında
çılgınlar gibi sevinip
kaybettiğinde
nefes almayı unuttuğumuz!

Hani çocukluk düşlerimizi,
gençlik heyecanlarımızı,
olgunluk tecrübelerimizi
SARI LACİVERT’e
boyadığımız..

Hani
“santrayla beraber omuz omuza”yı
bir hayat biçimi haline
getirdiğimiz!

Hani
kumpaslarla çamur atıldığında
hep birlikte
ve de tek yumruk olup
savunduğumuz!

Hani
uğruna deplasman yolu arşınlamayı
adet edindiğimiz
sevda için
CADDE yolunu,
METRİS önünü,
SİLİVRİ ayazını,
ÇAĞLAYAN meydanını
mesken tuttuğumuz!

Hani “daha 18 yaşında”
özgür dünya
düşleri kurduğumuz..
Hani 88 yaşında
bir battaniye altında da olsa
tribünde
yalnız bırakamadığımız!

Hani maçlarına kaçtığımız için
anamızdan terlik,
hocamızdan tokat, 
emeğimize sahip çıkmaktan
kaçmadığımız için de
polisten cop,
biber gazı
yediğimiz!

Hani
bebeğimize tulumunu giydirip,
babamızın tabutunun üzerine
bayrağını
örttüğümüz!

Hani
dinine, görüşüne,
teninin rengine, ırkına,
adına bakmadan
üzerinde ÇUBUKLU olan herkesi  
kardeş bildiğimiz!

“Sen ordaydın, sen değildin,
sen vardın, sen yoktun”
diye ayrışmak niye?

Hangimizin SARI’sı
diğerinden daha SARI,
LACİVERT’i
öbüründen daha LACİVERT?

Ne başka FENER’imiz var
önümüzü aydınlatacak,
ne de çiçekleri koklanabilecek
başka BAHÇE’miz!

Yok işte,
başka FENERBAHÇE yok!
Başka bir FENERBAHÇE isteyenlere inat da,
asla olmayacak!

Ve FENERBAHÇE sevdalıları
“BİR” oldukça da
hep bir tane kalacak!

27 Ekim 2014 Pazartesi

ATAR YATAR BATAR
FENERBAHÇE ancak
“penaltının daniskası” denilecek
pozisyonlarda
penaltı atar!

Hakem
verdiği penaltıların korkusuyla
diğer penaltıların
üzerine yatar!

Ona rağmen
verilen penaltılar
sahasında 4 atıp
ancak berabere kalabilen takımın
hocasının bile
bi taraflarına batar!

Düzenin payandaları
yine
işkembe-i kübradan
atar!


Zaten
spor medyasının gönlünde

yaralı, mağdur,
amanda abilerinin bitanesi
bi aslan yatar!

Ne kadar sakınsalar da,
e sonuçta sakınan göze
“dört” batar!

6222 denen meret
menteşeleri gevşemiş kapı gibi dururken
zavallının biri
ağzında sigarayla
kendini
basketbol parkesine atar!

Gözler görmez bunu,
kulaklar duymaz,
karnını doyurmuş itler
gölgede yatar!

Kiminin havuzunda,
kiminin hacet suyunda,
kiminin de Karadeniz’de
gemileri batar!

Küfrün hakkı ezdiği
kafaların sahipleri
sporcunun emeğine çamur,
hocanın gözyaşına
taş atar!

“SARI LACİVERT’e
hüzün olsun da
bi göbek atalım” hevesleri
iki seksen yatar!

FENERBAHÇE’yi
bitirme arzusuyla yananlar,
ateşleri üfleyenler yüzünden
Türk Futbolu
battıkça batar!

Sonuçta 
ne değişen bi şey var
ne de biten bi süreç!
Her şey
aynı tas
aynı hamam!

Hasılı kelam;
Türk’ün kalbi
FENERBAHÇE’de atar!
Mazisinde
bir tarih yatar!
Bu da
alayına çok fena batar!

23 Ekim 2014 Perşembe

ÇUBUKLU GİYİYORSAN!
Ağırdır FENERBAHÇE forması!
Ne tartılabilir teraziyle
ne de ölçebilecek
bir birim
icat edildi daha!

Yanık bir aşk kokusuyla
tütsülenmiştir
SARI’sının da
LACİVERT’inin de
kıvamı!

Herkese nasip olmayan kutsallığı
bir tezahürattan öte
ta kendisidir gerçeğin!

O formayı giyiyorsan
terden de
onurdan da
sırılsıklam olacak!

Sonra hep
aklının bir köşesinde duracak
ÇUBUKLU için
yeri göğü inleten
varı yoğu tüketen
sevdalı!

Gol attığında değil,
her sabah güne başlarken
armayı öpeni
hatırlayacaksın
daima!

Evladının rızkından kestiğini
FENERBAHÇE’sinden esirgemeyenin
hislerini anlayacaksın!

Unutmayacaksın
omuzlara alınanın değerini 
o omuzların verdiğini!

Maç kaybedildiğinde
dökülen milyonlarca gözyaşının
sadece maç kaybetmekle ilgili olmadığının
farkına varacaksın!

Yüreğini okuyacaksın
sırf forması değil,
atkısı, kravatı,
pijaması, beresi,
anahtarlığı,
ana eliyle örülmüş süveteri,
bebek tulumu, tabutunun örtüsü
SARI LACİVERT olanın!

Bileceksin
o formanın tapulu mal değil,
babalardan emanet,
evlatlara miras olduğunu!

Önündeki maçlara değil,
tarihine,
o tarihi yazanların emeklerine,
o emekleri efsane yapanın
aşkına bakacaksın!

“Arkamızda olun” diyorsan
önce sen
en önde koşacaksın!

ÇUBUKLU giyiyorsan,
o formayı
kimin giyeceğine karar veriyorsan
hakkını vereceksin Kardeşim!
Her giyişinde,
her defasında!

Ve hakkını her verdiğinde
sadece arkanda değil,
sağında, solunda,
kalbinin içinde,
alın terinde,
gözyaşlarının tuzunda
milyonların sevdasını
göreceksin!

21 Ekim 2014 Salı

CEVAP RUHUNDA SAKLI
Umutsuzluk
enseyi karartmak,
vazgeçmek,
pes etmek yok
FENERBAHÇE’nin kitabında..

İnanmıyorsan
aç, karıştır
o kitabın sayfalarını;
bakalım
bulabilecek misin?

Futbol oynamak bile
padişah tarafından
yasaklanmışken
FİL ZİYA,
ENVER NECİP,
AYETULLAH
neden kurmak istemişler
bu kulübü?

Aç, oku
Aynı AYETULLAH
verecekleri para karşılığında
FENERBAHÇE adını
tarihten silmek isteyenlere
nasıl direnmiş?

Bir bak,
ölüm tehditlerine,
işgalci komutan Harrington’ın
küstahlığına rağmen
tırsmış mı
o maça çıkmaya karar verenler
ve çubuklu formayı giyenler?

EMİRZADE ARİF
at sırtında
bir günlük yoldan üşenip
“Aman ya,
ben mi kurtaracağım FENERBAHÇE’yi” diyerek
caymış mı
maça çıkmaktan?
Ya da
hazır ayrılmışken
topuklayıp
sıvışmış mı
cepheden?

Araştır bi zahmet,
ÜSTEĞMEN SADIK BEY
şehit düştüğünde
üniformasının içine
ne giymişti?

Gir google amcaya,
yandex dayıya falan
bir bak;
Kurtuluş Savaşı’ndan
kaçmak için
takımdan ayrılanlara
nasıl haykırmıştı
KULAKSIZ GALİP?

Ve yahut
MUSTAFA KEMAL’in
hangi temennisini
emir telakki etmişti
MUSTAFA ELKATİPZADE?

Örneğin
RÜŞTÜ DAĞLAROĞLU
kulübün kapısına
kilit vurmak isteyen darbecilere
nasıl, hangi sözlerle
meydan okumuştu?

CİHAT neden SARI KANARYA,
BASRİ neden MEHMETÇİK?

Ara, sor;
“Şikeyi kabul et,
kulübü bırak
seni bir gün bile yatırmayız” diyenlere
ne cevap vermiş
AZİZ BAŞKAN?

Moralin mi bozuk,
canın mı sıkkın,
umudun mu tükendi,
kafan mı karışık
deli sorulardan?

Aç, bak,
oku tarihini..
Aradığın tüm yanıtlar
orada duruyor!

Sonra kalk bana
umutsuzluktan,
karamsarlıktan bahset,
bahsedebiliyorsan!

18 Ekim 2014 Cumartesi

NE KAYBETMESİ?
Kanımız deli akıyor ya,
SARI LACİVERT;
hani gümbür gümbür!
Ondan işte
akıl sır erdirilememesi
sevdamıza!

Kursağından geçecek lokmayı
zor bulurken
FENERBAHÇE forması için
borç alır
işte o yüzden!

Sevgilisini on dakka bekleyemezken
borç parayla aldığı
o formaya
imza attırmak için
sekiz saat kuyrukta beklemesi de
başka bi sebeple
açıklanamaz çünkü!

Kendisi için
bir devlet dairesine gitmişliği yokken
adliye kapılarında sabahlaması da
bundandır!

Cennete uğurladığı
gözünün nuru kardeşinin
mezarı başında
FENERBAHÇE’nin zaferlerini yazan
gazete haberlerini okuması da,
her maçı
onun formasıyla izlemesi de
bu aşktan ötürü!

Ve cennetten bile gülümseyen
anacığının sesini
tezahüratlarda duyması da,
içinin acıması da
bu kutsiyetin sonucu!

Evini ipotek ettirip,
iş yerini kapatıp,
arabasını satıp,
eşini, ailesini ihmal edip
ÇUBUKLU’nun
hakkının peşine düşmesi de
bu yüzden işte!

Kemoterapi gördüğü gün
Cadde yürüyüşüne koşması da,
protez ayaklarıyla
köprüyü arşınlaması da
hep bu sevdanın eseri!.

Cümbür cemaati
boğazına çökmüşken
boynunu eğmemesi de,
emeğine, alın terine çamur atanlara
“hadlerini bildirmesi” de
bu deli kanın
deli fişek cesaretinden..

Şimdi sen kalkmış
kaybetmekten bahsediyorsun!
Ne kaybetmesi birader?
Puan, maç, kupa kaybetmeyi değil,
hayatını kaybetmeyi bile
göze almışa
edilecek laf mı bu?

Kazanmaya içtiği andı
gözünün yaşıyla yüreğine,
kanıyla damarlarına
kazımış olanın
ruhu
kaybeder mi hiç?

14 Ekim 2014 Salı

TÜRK FUTBOLU NE ZAMAN BİTTİ?
Yanlışınız var
hanımlar beyler!
Tarihte
azıcık sapma var!

İzlanda’dan
3 yediğimiz akşam değil,
Çek’lerin
“onu çekme bunu çek”
ayarı çektiği gün değil,
hatta
Letonya’da jetonların düştüğü
an da değil
Türk Futbolunun
iflas tarihi..

Makarayı
az biraz geri sarmak
zorundasınız!

“Savcı doksandan çaktı” diye
manşet attığınızda
ruhuna Fatiha okundu
Türk Futbolunun..

“Para sayarken çekilmiş görüntüleri”
bi taraflarınızdan
uydurduğunuz gün
teslim bayrağı
çekilmişti asıl..

AZİZ BAŞKAN
kolunda serum şişesiyle
mahkeme kapılarında dolaştırıldığında
cızlamı çekmişti
ülke futbolu!

Rakı masalarında
jurnal tezgahları kurulduğu gece
siz de
futbolumuzun
helvasını yiyordunuz
aynı masadan!

Buğdayları başaklandırıp
tarlaları yeşillendirirken
karartıyordunuz
geleceğimizi..

İnsanların ölümü pahasına
“kupa kaldırma” manyaklığına tutulanlara
alkış tutarken
gömüyordunuz 
ay yıldızlı
ortak heyecanımızı!

“İnce ayar”lara,
kalın yalanlara
gıkınızı çıkarmadığınız gün
bitti  
Dünya Kupası,
Avrupa Şampiyonası
maceramız..

Türk sporunu ihya edenler
1 yıllarını
demir parmaklıklar arkasında geçirirken
attığınız göbecikler
hazırladı sonunu
o yere göğe sığdıramadığınız
marka değerinin..

Şimdi hiç
palavradan dövünüp durmayın!
Haybeye
tarih, sebep, bahane de
aramayın!

“FENERBAHÇE’yi bitireceğiz” derken
canına okudunuz
Türk Futbolunun..

Ha, FENERBAHÇE’yi de bitiremediniz,
bitiremezsiniz;
o ayrı mevzu!

5 Ekim 2014 Pazar

BAS KIÇINA TEKMEYİ!
Efkarlanıp
kalayı basmadan önce
bir manzarayı seyretmek lazım ama
ortadaki peyzaj değil ki,
bildiğin natürmort!

GÖKHAN GÖNÜL’den
“bir emek hırsızı”yaratıp
Burak Yılmaz’ın uçuşlarını
tarifeli diye okutanlar..

Ofsayttan atılana gol,
buz gibi olanına
ofsayt çekenler..

BEKİR’in fazla kalkan ayağından
cinayet senaryoları üretip,
tetikçi suikastlarını
görmezden gelenler..

Forması SARI LACİVERT olan topçuyu
linç ederken,
parçalıları
romantik kahramanlar gibi
pompalayanlar..

FENERBAHÇE aleyhine
gol, penaltı, kart verildiğinde
her şeyi uydurdukları kitaplarına
el basıp
doğruluğuna
yemin billah edenler..

ALLAH muhafaza,
lehine bir hata yapıldığında
velveleyi basıp
skandal fetvaları sıkanlar!

Uyduruk manşetlerle,
çakma mektuplarla,
algının namına koyan haberlerle
darağaçları kuranlar..

15 milyonluk araziye
70 milyon değere biçip
FENERBAHÇE’nin parasına
göz koyanlar..

Üflemenin ustası olup,
iş sıkıya gelince
sözlerinden cayanlar..

Her  terbiyesizliği  yapıp
her haltı yiyip
hakem düdüğüyle,
olmazsa
kapalı kapılar ardında
aklananlar..

Sahada yalandan delikanlı görünüp,
sanal alemde
karısının arkasına
saklananlar..

Lafta taraftar olup
gerçekte
zehirli mantar olanlar..

FENERBAHÇE’li Kardeşim!
Yapacağın şey belli!
Basacaksın
topunun kıçına tekmeyi,
işine bakacaksın!

Senin işin, gücün,
varın yoğun
FENERBAHÇE!
Unutmayacaksın!