30 Aralık 2016 Cuma

FENERBAHÇE’Lİ UMUT ETMEK İSTER
Sevdası için kavga etmesini
her çileye
göğüs germesini de bilir evelallah
ama en çok
umut etmekten haz duyar
FENERBAHÇE’li..
Hele o umut
çok sevdiği 6’yla geliyorsa..

Hava kara borana kesse de
içi ısınır,
dağıtım şirketleri elektriği kesse de
elektriği aşkından alır
icabında..

Ne heyecanına halel gelir
ne cereyanına;
iş ki ÇUBUKLU gol olup yağsın..

Evinde sıcacık kahvesini yudumlarken
izlediği maçta
futbolcuları
lapa lapa kar altında üşüyor diye
içi bi titrer ki,
anlayamazsın..

“Evden çıkmayın” diye
uyarırken resmi makamlar,
tribünde
rakamla sayılabilen
ama eksi bilmem kaç derecede ısındıkları
SARI LACİVERT tutkularına
paha biçilemeyen
bir grup manyak
mutlaka bulunur..

Gençleri oynasın ister
ruhları hiç yaşlanmayan yürekler..
Hele bir de
gol attılar mı
dadından yinmez valla…

Sittin sene patlama beklediği topçudan
hafif bir kıvılcım görse dahi
başa sarar
hadi İNŞALLAH filmi..

Sosyal medyada
SOWeşata’nın mucidinin
kendisine imrenip
voleşataya kalkan arkadaşına
“benden kopya çekti” takılmasını,
düne kadar farklı formalarla
İngiltere’de horoz gibi didişen topçuların
“lanlı lunlu” gol muhabbettini görünce
“bizden oldu la bu çocuklar”
diye gülümser..

Kimse görmez ama
her gol sevincinde
o yumağa katılır
tribünde de olsa,
evinde de izlese,
radyodan da dinlese..

Geçen yıl derbide gerideyken
kulübede kahve içen hocadan sonra,
sıradan bi kupa maçında
5. golde bile
havalara sıçrayan hoca
bayram günü bol harçlık veren
tonton amca etkisi yaratır,
kanı daha da kaynar ona..

FENERBAHÇE’li umut etmek ister..
Güzel güneşli günler ister..
Hele ki bi hissetsin o ışığı
zerresinin bile kokusunu alır,
kıpır kıpır olur içi..

Hayatı, gamı kederi unutur
FENERBAHÇE’siyle nefes alır
yeniden,
her defasında..








26 Aralık 2016 Pazartesi

AÇ KAPA!
İstatistiğin bile pes ettiği,
rakamların bile
dilinin tutulduğu
anlar vardır..

Son 17 maçta
hiç kazanamamışsın..
Bak hiç diyorum,
bildiğin hiç..

Son 15’inde
tam 25 kez havalanmış filelerin..
Bir o kadarını da
hakemler yemiştir ya,
neyse..

Son 10’unda
sahaya don atmışsın,
kapı kolu atmışsın,
tribündeki direği söküp atmışsın
ama tek gol bile
atamamışsın..

Kadıköy’deki son galibiyetinde doğanlar
bu sene askere gidiyor..

Ve hala bıdı bıdı ediyorsan
kusura bakma da
değil 2010-2011 şampuanı,
saç kremi olacak fosfor bile
yok sende..

Armağan(!) edilen
yeni stadının açılışı
zulüm olmasın diye
eskisinde oynamışsın
ama onun kapanışının da
tarihe geçeceğinden
haberin yok!

Ha onun açılışına da
SARI LACİVERT’in renk kattığından
zaten bihabersin!

Bir kupa masalının rüyasına
söylenen her yalana kanıp
Papa’dan bile
medet ummuşluğun var ki,
o konuya hiç girmiyorum bile..

Paraleli, yamuğu,
illegali, legali
oturmadığın kucak kalmamış
ama hala
pış pış istiyorsun maşallah!

Ha bak,
yenile yenile alışmışsın,
artık sahaya girip,
envai çeşit malzeme atıp
maçı yarıda bırakmıyorsun,
takdire şayan!

Büyüklük
siyaseten okşanınca kalkmak,
kalkınca da
kendininkini
keser sapı sanmak
değildir be canım!

Sen şehrine gelen misafire
kurşun sıkmayıp
çiçek verdiğin,
sahanda kazananı
sis bombasıyla değil
alkışla uğurladığında
büyük olursun ancak..
Sanırım bu kafayla da
o hiç olmayacak!

İşte böyle
senede bir kez
gerçek şampiyonu izleyip
iç geçirmekle
avunacaksın artık!




20 Aralık 2016 Salı

OLMASA
Olsa da olur olmasa da’ların
olmazsa olmazıdır
“falanca olmasa” edebiyatı..

VOLKAN olmasaymış
galibiyet gelmezmiş..
Eee, VOLKAN kimin topçusu?
Çemizgezekspor’un mu?

SOW olmasaymış
gol atamazmış takım..
Ulan adam “olmasa” diye diye
iptal edildiği için
röveşataya ara verip
yüzü dönük goller attı be!

“O stoperleri olmasa var ya” diye
kuduranlar bile var..
Hani transfer edildiklerinde
“o kadar para verilir mi ya stopere”
diyen tipler..

“Duran toplar olmasa”
geyiği vardı bi ara misal..
Sanki duran top dedikleri
eskrim kuralı..

Taç atışlarından
üst üste bi kaç gol bulsa şu takım,
taçı futbol kitabından çıkarmak için
FIFA’ya falan başvurur bunlar..

Attığı 3 gol olmasa
hiç bi şey oynamamış FENER..
Bak bak bak!..
Attığı 3 gol olmasa..
Süpermiş..

Taraftar olmasa
çok mutlu olacakları belli zaten..
50 bin küsurluk stadda
8 bin taraftar olunca bile
sevinçten deliye dönüyorlar..

“Penaltılar olmasa”
diyenler vardı,
ilk penaltı da gene hortlarlar..
1 sezon boyunca
lehine hiç penaltı verilmemiş
kulübe söylüyorlar bunu..

İkinci yarılarda
daha çok gol buluyor
SARI LACİVERT’liler diye,
“ikinci yarılar olmasa”
diyen çıkar mı?
Çıkar mı çıkar!

Suyunu çıkartıp
“FENER’erasyon olmasa”
terbiyesizliği yapanlarsa
tez konusu..
Alacaklı olduğu kulüp lehine
sürekli hakem hatası(!) yapılan başkan
o koltukta otururken
hem de..

Olmasa diye dualar edip,
binbir polimler çeviriyorsunuz ya,
FENERBAHÇE’lilerde
“o cehennem gibi yürek olmasa”
aç kalırsınız aç..

Kutularınız bir bir iade edilince
“her pozisyonu göstereceğiz artık” manevranız
o yüzden işte..

Hem ekmek kapınız
hem de en büyük kabusunuz
o cehennem yürekler..
Öyle olmaya da devam edecek..

Ta ki siz,  bu sahnede “olmayana” dek!






15 Aralık 2016 Perşembe

YASSAH
Adın FENERBAHÇE’yse
futbolun içindeki
ne kadar kural, realite varsa
yasak sana..

Ceza sahasında
formandan çekiyorlarsa,
çelme takıyorlarsa,
kafa göz giriyorlarsa
düşmek yasak mesela..

Ha, rakip topu elle keserse de
sıkıntı yok..
Ne penaltısı?
N’apsın yani,
bıçakla mı kessin topu?

Röveşata zinhar yasak..
Ne o öyle,
bacaklar havada falan;
çok müstehcen..
Adam gibi vursanıza oğlum topa..
Ha vurdunuz,
çizgiyi geçti;
bak o da yasak..

Anlayacağınız
gol atmak yasak hemşerim..
O golü verecek hakemin kokartını
taa evine gidip söküyoruz,
o derece..

Taç atmak yasak birader..
Niye elliyorsun lan topu?
Hentbol mu bu?

Rakip kaleye yakın yerden
frikik yok, yasak..
Sana fri değil, rakibe fri..
Sen git
kendi ceza sahandan kullan..
Ona karışıyor muyuz?

Sıkı markaj, kademe,
yatarak müdahale
yani kısacası
defans külliyen yasak..
Koskoca FENER
defans mı yapar,
ayıp be!

Rakibe dokunmak yasak,
rakip sana tekmeyi basarsa
faul çalmak yasak..
Ne o? Şaşırdın mı?
Rakibin koluna çarpan topu
senin aleyhine vermişliğimiz var,
ona göre yani..

Asist olabilecek ara pası yasak..
Var mı kardeşim bizim töremizde
araya girmek..

Top çalma yasak..
Çalmak çok kötü bi şey..
Niye çalıyorsun?
Bırak yasağı,
suç hatta günah yahu..
Bak, biz hiç çalıyor muyuz?

Ofsayttan kurtulmak yasak..
Hiiç kaçmaya falan çalışma,
ofsayttır o!
Değilse de
biz pieroda bi şeyler ayarlarız..

Kaleciye plonjon yasak..
Topu atlayıp elle babam da tutar..
Ayakla tutsun,
ne bileyim kafa vursun..
Hem yapmadığı şey değil
sizin kalecinin..

Top sürmek tamamen yasak..
Ne sürüyorsun kardeşim,
tarla mı bu?
Ekinler boy mu verecek yoksa?
Neyse, anladın sen onu!

Taraftar yasak!
Taraflı olmayın yahu,
objektif olun biraz..

SARI LACİVERT ÇUBUKLU da yasak..
Korkuyoruz kardeşim,
suç mu!
Ödümüz patlıyor işte..

Ancak böyle başa çıkabiliyoruz sizinle,
n’apalım!?





12 Aralık 2016 Pazartesi

MESELE
Kurulduğu günden bu yana
hiçbir zaman
salt kazanmak olmadı mesele
FENERBAHÇE için..

Kupa değil mesele,
şampiyonluk hiç değil..

Bir maçta
birbirinden net
3 penaltısının verilmemesi değil..
Buz gibi golünün
çatır çatır yenmesi de..

Kaldırılan ofsayt bayrağı,
çalınmayan faul değil asıl mesele..
Rakibe verilmeyen,
kendisine cart diye çıkan kartlar değil..

Düdüklü bir tetikçinin art niyeti değil..
O niyeti kutsayanlar hiç değil..

3 puan, galibiyet,
lig sıralaması falan değil mevzu..
Hele dandirik yıldız sayısı asla..

Mesele
karşı çıktığı adaletsiz sistemce
boğulmaya çalışılması..
Çamur atılıp kirletilmek,
emeğinin gaspedilmek istenmesi..

Tertemiz tarihine
leke sürülmeye cüret edilmesi mesele..

Haksızlığa, sahtekarlığa,
çarpık düzene baş kaldırdığı,
uymadığı, alet olmadığı için
cezalandırılması sürekli..

Taşla, sopayla yetinilmeyip
kurşunlanması..
"Yine de sahaya çıkmazsan
sonuçlarına katlanırsın" denmesi..

Sevdasının gücünün
ranta evrilmek,
çevrilmek istenmesi..

Önceden gizliden gizliye
artık alenen
Harrington’un öcünü
alma hevesi
FENERBAHÇE için mesele..

“Ya bu çarkın bir parçası olursun
ya da işkencen bitmez” dayatması..

Değerlerinin, varlıklarının,
kuvvetinin ele geçirilme,
kokuşmuş zihniyetlere
sermaye yapılma arzusu mesele..

Başkalarının ruhlarını sattığı
yalancı başarıları değil,
memleket meselesini
mesele edindi hep FENERBAHÇE..

İşte tam da bu yüzden
memleketin ciğerinin yandığı dönemlerde bile
kasten doğrandı,
ki memleket sevdası yüzünden
sesini yükseltmesin..

Mesele penaltı, gol, kupa,
şampiyonluk değil kardeşim..
Mesele hayat memat,
yani ölüm kalım meselesi..

Ya FENERBAHÇE olarak kalacak,
alayına meydan okuyacak
ve SARI LACİVERT’e ait olacaksın.
Ya da bu bozuk sistemin
oyuncağı..

Ya savaşacaksın hep beraber
ya da susup pısacaksın diğerleri gibi..

Sen FENERBAHÇE’ysen
ve öyle kalmak istiyorsan
vazgeçme, pes etme şansın yok kardeşim!
bu senin kanında,
genlerinde yok..

Mesele var olma meselesi..
Azgınca seni silmek isteyenlere karşı
var olmak..
Küfretmeyi, söylenmeyi,
dövünmeyi bi kenara bırak artık..
Seni unutanlara
kim olduğunu her defasında yeniden göstermeye,

yani var olmaya gücün var mı,
onu de hele!







4 Aralık 2016 Pazar

KAÇAK KÖÇEK
Cümbürü, cemaati,
yamuğu, paraleli,
yedi düveline karşı
SARI LACİVERT duvar örerken gösterdiği
beraberlikten gayrısına
sevinmedi, sevinmez
FENERBAHÇE’li..

Sahada, dışında
hiçbir zaman
hakkı olmayana kavuşmak için
eğilip bükülmedi..

Kulübünden alacaklarını
kurtarma sevdası peşindeki
federasyon başkanlarına,
soyadının önündeki “N”nin
harf israfı olduğu
azmettiricilere
ihtiyaç duymadı hiç
kazanmak için..

Mücadele etmekten
kaçmak değil,
“çok atmasalar bari” diye
rakiplerinin altlarına kaçırtmaktır
karakteri..

Başına örülen tüm çoraplara rağmen
yıkılmayı, göçmeyi değil,
kendisine uzanan elleri kırıp,
kumpasçıları
topyekun göçertmeyi
adet edinmiştir.

En çakır’ından eyyamlardan da,
mete’lik için ruhunu satanlardan da,
düdüğüyle köçek gibi kıvıranlardan da
medet ummadı,
ummayacak çok şükür!

Rakibinin sahasında
tek şut çekemeden maç bitirmeye değil de,
çektiği tek şutla bile
galip gelmeye alışıktır tarihi..

Kokart koruması değil
sevda savunması var
fıtratında..

O yüzdendir ki
ihanetine ödül olarak
üzerine atılan sahte dolarlara
bozulana değil,
ÇUBUKLU’da kalmak için
değil dolarları,
evinin ipoteğini bozdurana
“EFSANE der..

Her fırsatta salya sümük ağlayan
kupa eziklerine
eyvallahı olmamıştır hiç..
Aksine
ruhunu anlayıp
“DİCK”ine gidenlere saygı duyar
sadece..

Kendisine
ezeli rakip olduğunu sananlardan
birine 19,
diğerine 18,
ötekine 12 yıldır
sahasında
maç kaybetmemesine bile
tam sevinmez,
berabere bitenleri
kazanamadığı için..

Onun adı FENERBAHÇE..
Kaçak köçek
göbek havalarınızla bir tutmayın..
Bir silkinmesi bile yeter
havanızı bozup
gördüğünüz düşleri
kabusa çevirmeye..




2 Aralık 2016 Cuma

DÜNYANIN EN GÜZEL TAKIMI
Varsa yoksa futbol derler ya
FENERBAHÇE’linin meşgalesine,
külliyen yalan!

Tavlada bile
SARI LACİVERT taşların
kazanmasını ister
ÇUBUKLU manyakları..

Ama itiraf etmek gerekirse,
yeşil saha, dört direkse mevzu bahis
daha bir deli akar
damarlarımızdaki kan..

Ve pek de anlamazdık diğerlerinden,
sigara paketi üzerine
kadrolar yazacak kadar..

Hele basketle alakamız,
okulda, ofiste
çöp kutusuna
avucumuzda sıkıştırıp attığımız
kağıtlardan halliceydi..

Ta ki, “dünyanın en güzel takımı” çıkıp
kalbimizi çalana dek..

12. Adam olmaya alışmıştık,
6. Adam olmayı da öğrendik
sayelerinde..
E zaten 6’yı da
bir başka sevdiğimiz malum..

Stada girerken geçtiğimizden,
bi de tribünde elden ele gezen
cigaradan başka
turnike bilmeyen adamlardık,
şimdi
açılarını hesaplayacağız nerdeyse
izlerken!

Hakem odası bastığımız tevatür,
rakibin gırtlağına bastığımız
hakikattı..
Şimdi smacı basmadan
duramıyoruz!

Bundan on sene önce
biri “faynıl for” dese,
“küfür mü ediyo lan bu” diye
ağız burun dalardık,
artık gidemezsek üzülüyoruz!

Maçtan önce,
kazanınca da sonra
üçlü çekmeyi, çektirmeyi bilirdik..
Üçlük atınca
kendimizden geçiyoruz şimdi..

Gard’dan anladığımız
badigard ay vil olveys lav yu
kıvamındaydı,
at-avrat-Yunan gard diye
bir deyimimiz var şimdi..

Sadece hakem atışına, para atışına falan
aşina olduğumuz günlerde
“hava atışıyla beraber omuz omuza”
tezahüratı yapacağımız
aklımıza bile gelmezdi..

O son saniye golü
nasıl kaçar diye hayıflandığımız
çok anımız vardı.
Artık o son saniye ribaundunu
nasıl alamadık diye de
yanıyoruz..

Arapasına biterdik,
elıyuup diye aklımızı kaçırıyoruz lan şimdi..

Bak ama
adam adama savunma,
alan savunması falan
hep bildiğimiz şeylerdi..
Çünkü sevdamız boyunca
ÇUBUKLU’yu savunduk daima!

Koç Reeves’i bilirdik biz,
hani beyaz gölge..
Şimdi bırak gölgesini
heykeli dikilse
bi yerlerine beton yetmeyecek adamı
alkışlıyoruz..

Bunlar hep
dünyanın en güzel takımı
sayesinde işte..

Tamam, ALİÇO’yu, HÜSNÜ’yü,
DALLAS’ı, TURNER’ı, CONRAD’ı,
İBO’yu da biliriz, unutmadık evellallah..
Ama onlar başka..

Çok sevdik biz onları..
Her şeyden çok…
Bize bu yoldan
artık geri dönüş yok!