DÜNYANIN EN GÜZEL TAKIMI
Varsa yoksa futbol derler ya
Varsa yoksa futbol derler ya
FENERBAHÇE’linin meşgalesine,
külliyen yalan!
Tavlada bile
SARI LACİVERT taşların
kazanmasını ister
ÇUBUKLU manyakları..
Ama itiraf etmek gerekirse,
yeşil saha, dört direkse mevzu bahis
daha bir deli akar
damarlarımızdaki kan..
Ve pek de anlamazdık diğerlerinden,
sigara paketi üzerine
kadrolar yazacak kadar..
Hele basketle alakamız,
okulda, ofiste
çöp kutusuna
avucumuzda sıkıştırıp attığımız
kağıtlardan halliceydi..
Hele basketle alakamız,
okulda, ofiste
çöp kutusuna
avucumuzda sıkıştırıp attığımız
kağıtlardan halliceydi..
Ta ki, “dünyanın en güzel takımı” çıkıp
kalbimizi çalana dek..
12. Adam olmaya alışmıştık,
6. Adam olmayı da öğrendik
sayelerinde..
E zaten 6’yı da
12. Adam olmaya alışmıştık,
6. Adam olmayı da öğrendik
sayelerinde..
E zaten 6’yı da
bir başka sevdiğimiz malum..
Stada girerken geçtiğimizden,
bi de tribünde elden ele gezen
cigaradan başka
turnike bilmeyen adamlardık,
şimdi
açılarını hesaplayacağız nerdeyse
izlerken!
Hakem odası bastığımız tevatür,
rakibin gırtlağına bastığımız
hakikattı..
Şimdi smacı basmadan
duramıyoruz!
Bundan on sene önce
biri “faynıl for” dese,
“küfür mü ediyo lan bu” diye
ağız burun dalardık,
artık gidemezsek üzülüyoruz!
Maçtan önce,
kazanınca da sonra
üçlü çekmeyi, çektirmeyi bilirdik..
Üçlük atınca
kendimizden geçiyoruz şimdi..
Gard’dan anladığımız
badigard ay vil olveys lav yu
kıvamındaydı,
at-avrat-Yunan gard diye
bir deyimimiz var şimdi..
Sadece hakem atışına, para atışına falan
aşina olduğumuz günlerde
“hava atışıyla beraber omuz omuza”
tezahüratı yapacağımız
aklımıza bile gelmezdi..
O son saniye golü
nasıl kaçar diye hayıflandığımız
çok anımız vardı.
Artık o son saniye ribaundunu
nasıl alamadık diye de
yanıyoruz..
Arapasına biterdik,
elıyuup diye aklımızı kaçırıyoruz lan şimdi..
Bak ama
adam adama savunma,
alan savunması falan
hep bildiğimiz şeylerdi..
Çünkü sevdamız boyunca
ÇUBUKLU’yu savunduk daima!
şimdi
açılarını hesaplayacağız nerdeyse
izlerken!
Hakem odası bastığımız tevatür,
rakibin gırtlağına bastığımız
hakikattı..
Şimdi smacı basmadan
duramıyoruz!
Bundan on sene önce
biri “faynıl for” dese,
“küfür mü ediyo lan bu” diye
ağız burun dalardık,
artık gidemezsek üzülüyoruz!
Maçtan önce,
kazanınca da sonra
üçlü çekmeyi, çektirmeyi bilirdik..
Üçlük atınca
kendimizden geçiyoruz şimdi..
Gard’dan anladığımız
badigard ay vil olveys lav yu
kıvamındaydı,
at-avrat-Yunan gard diye
bir deyimimiz var şimdi..
Sadece hakem atışına, para atışına falan
aşina olduğumuz günlerde
“hava atışıyla beraber omuz omuza”
tezahüratı yapacağımız
aklımıza bile gelmezdi..
O son saniye golü
nasıl kaçar diye hayıflandığımız
çok anımız vardı.
Artık o son saniye ribaundunu
nasıl alamadık diye de
yanıyoruz..
Arapasına biterdik,
elıyuup diye aklımızı kaçırıyoruz lan şimdi..
Bak ama
adam adama savunma,
alan savunması falan
hep bildiğimiz şeylerdi..
Çünkü sevdamız boyunca
ÇUBUKLU’yu savunduk daima!
Koç Reeves’i bilirdik biz,
hani beyaz gölge..
Şimdi bırak gölgesini
heykeli dikilse
heykeli dikilse
bi yerlerine beton yetmeyecek adamı
alkışlıyoruz..
Bunlar hep
dünyanın en güzel takımı
sayesinde işte..
dünyanın en güzel takımı
sayesinde işte..
Tamam, ALİÇO’yu, HÜSNÜ’yü,
DALLAS’ı, TURNER’ı, CONRAD’ı,
İBO’yu da biliriz, unutmadık evellallah..
Ama onlar başka..
Her şeyden çok…
Bize bu yoldan
artık geri dönüş yok!
mukemmel muhtesem bir yazi ellerine saglik devamini bekleriz yazilarinin
YanıtlaSil