KAYDIK
Gönülleri SARI LACİVERT’e kayanlar
yürekleri ağızlarında
akılları başlarından
6 karış havada
izlerler maçı..
Kuruyemiş, çekirdekler yerine
tansiyon hapları,
dil altları hazırlanır
bi kenara..
Hatta n’olur n’olmaz diye
bi tane dil altı
santrayla beraber
kaydırılır hemen..
“Küfürle çalışıyor” diye
30 küsur gol atmış forvete edilecek küfürler
kaydedilir hafızaya
totem niyetine..
Yıldız kayarken tutulan dilekler gibi
her pozisyonda
envai çeşit dilekler uçuşur..
Kafaya çıkan santrforla beraber
kafaya çıkılır,
kayarak topa müdahale eden
defansla birlikte
savunma yapılır..
Evladımızdan ayırmadığımız
gözümüzün bebeği
10 numara
rakibin 3 adamını
kaydırıp şapa oturturken
hop oturulur hop kalkılır..
Tutku gazı köklerken
direksiyon kontrolü kaybedilir,
sağ kanada açılan topla sağa,
soldan yürüyen akınla sola kayar
rot balansımız..
Direkten dönen her topla
“Ulan azıcık yana kaysa” diye
trigonometriye sövülür,
topçunun ayağının açısına
kaydırılır..
Öndeyken
5 dakika asırlar sürer de
gol bi türlü gelmeyince
90 dakika bile
yağ gibi kayar gider..
80’de yenilen golle
hayatımız kayar,
90+6 da galibiyet gelince
tekrar tutunulur işte
bi umut..
Dün akşam da işte
tam hayatımız kayarken
biz hayata geri kaydık...
45 metre depar atıp kayan
İrfancan gibi kaydık..
Düdüğün karasına oğlanına,
anasına avradına,
sülalesine,
kaç yıldır şaftımızı kaydıran sistemin
gelmişine, geçmişine,
yedi ceddine kaydık.
2010-2011’deki o meşhur Antep maçı da
29. Haftaydı..
Rakip hoca o gün de
çakma kafka’ydı..
O maçta da
son saniye golünü
27 numara atmıştı..
Akıl kayıyor işte..
Zaten başımızda değil..
Dünyanın eksenini
kaydırtmayın lan bize..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder