30 Aralık 2019 Pazartesi


KAÇ METRE?
FENERBAHÇE’nin attığı gollerde
“tüm aramalara rağmen”
faul, kural hatası,
ofsayt, vicdanı ofsayt falan
bulamayan
marka değeri arşa değen(!)
Türk Futbolu
pek bi huysuzlanır..

Hele o gol
taksi’metre hesaplarını ağlatıyorsa
hesabı tutmayanlar
“mesafe tanımaksızın” ağlamaktan
geri duramazlar..

30 metre üzerindeki mesafelerden
atılan gollerin
gol sayılmaması yönünde
bir madde eklenmesini dahi
isteyebilirler
işlerine gelmeyince
ciklet falı muamelesi yaptıkları
futbol kuralları kitabına..

Şutun atıldığı mesafe ayrı,
saatteki hızı ayrı,
aldığı falso ayrı girer
birilerinin bi taraflarına..

O gol şansa yorulur,
bala yorulur,
rüzgara yorulur,
topun havasına falan yorulur..
Avrupa’da yılın golü seçilen golün
haftanın golü bile olamadığı
lig yahu bu lig!

FENERBAHÇE’nin
rakip yarı sahasından
gol atması
yasaklanabilir
“sen FENERBAHÇE’ysen
golü kendi sahandan atacaksın arkadaş”
kafasıyla..

Gol frikikten atılmışsa,
“frikik çok saçma bir şey değil mi ya”
muhabbetleri dönmesi
kuvvetle muhtemeldir..

“Hem zaten fri ne demek,
serbest demek,
serbest şut çektirilir mi yahu” gibi
olağanüstü mantıklı bir sonuca da
bağlanabilir pekala..

Firikik atılırken
forvetin baraja mesafesi için bile
kalibrasyon talebinde bulunulabilir
aslında
TÜBİTAK’tan falan..

FENERBAHÇE’ye
penaltı verilmesi için
rakip kaç santim sıçramış,
ayak kaç santim kalkmış,
top kaç metreden gelmiş gibi
kriterler de uygulanabilir
mesela..

Makaslama,
çift dalmayla giriyorsa rakip
kırmızı kart görmesi için de
attığı deparın metresi
baz alınabilir yani,
neden olmasın?

Bir kulübün teknik direktörü
istifa edince
teyakkuza geçen
devlet kurumlarının
ve görevlilerinin
o ilin sınırlarında
başka bir kulübün otobüsü kurşunlandığında
körleri ve sağırları oynadığı
bir ülke burası
nihayetinde..

Birinin 4, öbürünün 5,
diğerinin 6 attığı hafta
FENERBAHÇE'nin golü yoruyorsa çeneleri
bunun tek bir açıklaması var.

FENERBAHÇE atmışsa golü
kaç metre olduğu değil
işlevi önemlidir esasen..

ZORLU kabuslar gördürür çünkü
çakma imparatorlara bile..






23 Aralık 2019 Pazartesi


DÜZEN
Gerçekten adalet isteyenlerin değil
kendilerine
iltimas, ayrıcalık, kayırma
isteyenlerin
ya da
bunların
hep sürmesini bekleyenlerin
attığı slogandır
ülke futbolunda
“bu düzen böyle sürmeyecek”..

Ve her daim de
samimiyet testine muhtaçtır!

Kumpasla
Türk sporunun lokomotifi
FENERBAHÇE’ye
çamur atıldığında,
FENERBAHÇE’den başka
adalet isteyen yoktu
çünkü!

5-0 kazandığı
deplasman dönüşü
otobüsü kurşunlandığında
bırakın adalet istemeyi
“sahaya çıkmazlarsa
sonuçlarına katlanırlar”
ittifakı kuruldu
bir çırpıda..

FETÖ’nün uşaklarınca
bir stadyum dolusu insan
gazlanıp, coplanıp
öldürülmeye çalışılırken
markasına tükürdüğümün
futbol ailesi
FENERBAHÇE’ye
terörist damgası
vurma
peşindeydi..

O kadar insan
canıyla cebelleşirken
karanlıkta
kupa kaldırma sevdasına düşen
“ay lav yu hocam”cıları
gördü bu gözler..

Kabak gibi penaltıları
hacamat,
yüzde bir milyon golleri
hayalet olurken
bir insan evladı da
çıkıp demedi ki
ayıptır, günahtır..

Şampiyonlukları,
uzaktan kumandalı düdüklerle,
ateşe dayanıklı konfetilerle,
alnının teriyle kazandığı hakları
uefa sopası propagandalı cezalarla,
gazete haberleri cilalı
rakı masası jurnalleriyle
çalınırken
kör ve sağırdı
pek muteber
futbolumuz..

Başkanı, yöneticileri
uydurma fezlekeler yüzünden
aylarca hapis yatarken
bir başka kulübün yöneticisi
çıkıp da isyan etti mi,
basın toplantısı yaptı mı,
hadi onlardan da geçtik,
ağzını açtı mı yahu?

Hangi düzen bu
“böyle sürmeyecek”
dediğiniz?
Son dört yılda
2 kez şampiyonluk koltuğuna
oturtulduğunuz,
devlete vergisini bile ödemeyip
bir de üstüne
devlet malına konup
cukkalananların
itibar sahibi olduğu,
taratorların imparator,
zımbacıların filozof
ilan edildiği,
kabzı’MAL’ların otorite,
alevli topların medya sayıldığı
garabet düzen mi?

E FENERBAHÇE
o düzene karşı
yıllardır
tek başına mücadele ediyor zaten..
Çok samimiyseniz
gelin
birlikte değiştirelim
o düzeni..

Yok birine 15,
öbürüne 20,
diğerine 22 yıldır süren düzense
tek rahatsız olduğunuz,
kusura bakmayın da
o düzen daha yıllarca
sürer gider..





17 Aralık 2019 Salı

DİKİNE
Yan pasta
yanları ağrıyanların
gerilerinden uydurduğu
“dikine futbol” saçmalığının
tuzağındayız vesselam..

Dikine dikine gidecektik güya
gerisin geriye düşüyorduk
geçen sezon
az daha..

Kendi söküklerimizi dikmek yerine
üzerine tüy dikmeyi
alışkanlık edindiğimizden
bütün bunlar..

“Twitter tayfa”nın
dikte ettiği rüzgara kapılmayıp
dikkatlice planlama yapsaydık
uğraşmayacağımız
dertlerle uğraşıyoruz
şimdi..

Dediğim dedik bir tavırla
burnumuzun dikine gitmek konusunda da
üstümüze yok zaten..

Kendi kendimizle didişmekten
başımıza dikilenlerle,
ekmeğimize göz dikenlerle
mücadele etmeye
fırsat bulamamamız da
cabası..

Söz konusu FENERBAHÇE olunca
torbaya dönen ağızları
büzüp dikemediğimiz,
bize madik atanları
koltuklarında
diken üstünde oturtamadığımız,
gerektiğinde
çimdiği basamadığımız için
geliyor ne geliyorsa
başımıza..

Dikili bir ağaç gibi yeşeren
bir kıvılcımı
kendi ellerimizle söküp
dikiş tutmaz bir ateşte yanalım diyen de
biziz üstelik..

Çünkü biz
tam da ocağımıza incir ağacı dikmeye
cüret edenlerin istedikleri gibi
FENERBAHÇE şemsiyesi altından çıkıp,
o’cu, bu’cu, şu’cu olduk..
Kendi kendimizi
didikler olduk.
FENERBAHÇE gibi diklenmeyi
unuttuk!

Kışta ayazda
gece sabaha kadar
bilet kuyruğunda bekleyen delilerden
“tribüne gitmeyin” çağrısı yapan
müşterilere evrildik..

Kendi kendimizle kavga ettik,
kendi kendimize düşman olduk..

Silkinip, bir olup
o SARI LACİVERT duvarı
yeniden inşa edip,
hep birlikte
yanlışın karşısına dikilmezsek de
ayağımıza değmedik taş,
başımıza gelmedik iş
kalmayacak!

Dike dike şampiyon olup,
alayına dimdik duran
bir ailenin evlatları,
dikine değil
enine boyuna düşünüp
tüylerini diken diken eden bir kabus görmeden
artık uyanmak zorunda!






6 Aralık 2019 Cuma


FENERBAHÇE 5 GOL ATMIŞSA ASLINDA(!) NE OLMUŞTUR?
Öncelikle
FENERBAHÇE 5 gol falan atmamıştır,
size öyle gelmiştir..

Hadi diyelim ki attı,
FENERBAHÇE atmamıştır ki,
rakibi yemiştir..

O 5 golün en az 6’sı ofsayttır!
Ofsayt değilse bile
vicdani ofsayttır..
O da değilse
kural kitabı ofsayttır..

Kalenin üzerinde ip,
ağlarda papaz büyüsü,
çimlerin altında yatır vardır..

Rakip son yılların en kötüsüdür!

Hakem taraf tutmuştur..
Saha buz tutmuştur..
Kaybetsin diye bekleyenler
tiki tutmuştur..

Ligin keyfi kaçmıştır..
Marka değeri düşmüştür..
Türk futbolu ölmüştür..

O 5 gol kimseyi kandırmasındır!

Kaleyi bulan her top
balına gol olmuştur..
Hatta isabetsiz şutlar da
gol olmuştur..
Hatta şut bile çekilmemiştir..

Goller duran toptan olmuşsa
“duran toplar da olmasa”dır..
Akan oyunda olmuşsa
takım duran toplardan
gol atamıyordur..

Golleri forvet atmışsa
başka oyuncular
gole katkı yapmıyordur..
Orta saha ya da defans atmışsa
takımda forvet sıkıntısı vardır..

5 gol olmuşsa
niye 6 olmamıştır..
6 olmuşsa
neden 7 olmamıştır..
7 olmuşsa……

Kadıköy’de atılmışsa 5 gol,
o Saracoğlu’nun büyüsüdür..
Deplasmanda atılmışsa
rakibin salaklığıdır..

Velhasılıkelam
FENERBAHÇE’nin attığı 5 gol
birilerinin
“sahalarda görmek istemediği hareketler”
kapsamına girer..
Fena acıtır..
Çokça rahatsız eder..

Fazla mı abartılı buldunuz?
5 gol attığı maçtan sonra
kurşunlanmışlığı var
bu kulübün
gözünüzü seveyim!.




28 Ekim 2019 Pazartesi


CAYIR CAYIR
Ne ateş üfleyenlere
prim verdi
bu sevdanın sahipleri
ne de ortalık alev alevken
soğuyanlara..

Kendi yangınını çıkarmada
mahir olsa da
kundaklama cüretlerine
yağmur olup yağdı
her zaman
evelallah..

“Yandı bitti” dediler
küllerinden doğdu
her defasında
Anka misali..

Son maçta
şampiyonluğu çalındı..
“Bi daha başlarını kaldıramazlar”
diye umdular.
Ertesi sene
şampiyon oldu..

Kumpas kurup
dört koldan saldırdılar..
Alayına meydan okudu,
yine şampiyon oldu..

Tarihinin
en kötü sezonunu yaşadı..
“Kümeye kümeye”
sayıklamalarıyla
darı ambarı rüyaları
gördüler.
Bir sezon sonra
gol sayısını 3’e katladı..

0-3’den 4-3’leri,
9 puan geriden gelip
kazanılan şampiyonlukları
yaşamamışlar gibi
kemik yağdırmaya meylettiler yine
dualarıyla..

İyi oynadı, önemsenmedi.
Kazandı, umut vermedi(!)
5 gol attı, ölçü olmadı(!)

Penaltısının,
golünün verilmediği
yetmiyormuş gibi
kural hatasıyla yediği gollerle
kaybettiği maç için verilen
“bariz kural hatası” raporu da
sümen altı edildi.

Çünkü korkuyorlar!
Ödleri patlıyor!
Her kazdıkları çukurdan
daha da güçlü çıkan
FENERBAHÇE’nin
yeniden
bir diriliş öyküsü
yazmaya başladığının
farkındalar..

Ama korkunun
ecele faydası yok.
Hak ettiği araziyi
sadece “sahada” mücadele vererek
alın teriyle
17 yıl sonra da olsa
alan camia
pes etmez!

Birilerinin
bi taraflarını
tutuşturmaya,
hiç dinmeyen
bir heyecanı
alevlendirmeye,
şampiyonluk meşalesini
yakmaya
başladı bile..
Hem de cayır cayır!.




20 Eylül 2019 Cuma


20 EYLÜL’ÜN ANATOMİSİ
Ulan dallama sistem!
Ulan köhne, kokuşmuş kafa!
Hiç hesap edemedin di mi lan
20 Eylül 2011 günü
ağzının ortasına yediğin şamarı?

Erkeklere yasakladığın maça
sempatik görünmek adına
ceza bellediğin kadınlar için
3-4 bin bilet basarken,
o kadınların
cezayı alnının çatısına basacağını
kestiremedin di mi hiç?

Günlerce, aylarca, yıllarca
sevdiğinin yolunu bekleyen kadının
saatlerce bilet kuyruğunda
bekleyemeyeceğini mi sandın yani?

Helal alınteri kokan ÇUBUKLU’nun
parfüm kokamayacağını mı düşündün
Allah aşkına..

Kozmetikçiden LACİVERT oje,
SARI göz farı soranlar
tribünü
SARI LACİVERT’e boyayamaz mı sandın
abisi..

Evladının
ilk  SARI LACİVERT atkısını, beresini
ilmek ilmek ören ellerin
senin FENERBAHÇE’ye ceza vermekle bozduğun
o akılsız başına
çorap öremeyeceğine mi inandın yoksa?

En uzun dualara,
en bilinmedik şarkılara,
sıcacık ninnilere dönen dillerin
tezahüratlara da döneceğini
getiremedin mi aklına?

Renk renk çantası, ayakkabısı,
elbisesi, fuları, şapkası olanın
maç günü giyilecek
bir kreasyonu olmadığını mı zannettin?

Samanyolunda
atkılarla birlikte
başörtülerin, eşarpların,
saç bantlarının da sallanabileceği
hiç kafandan geçmedi di mi?

Forma almak için
makyaj masrafını düşürenlerin,
maça gelmek için
ateşini bile düşürenlerin,
“kadın ne anlar la futboldan” zihniyetini
ofsayta düşürebileceğini
tahmin edemedin di mi hiç?

Terlikle bile
tam isabet yapabilenin
topukluyla röveşataya kalkıp
beynindeki örümcek ağlarını alabileceğine
ihtimal bile vermedin mi?

Elinin çamuruyla yazdığın senaryoları,
FENERBAHÇE'li kadınların
öpülesi ellerinin hamuruyla
parçalayabileceği
hiç yoktu di mi hesaplarında?

FENERBAHÇE’si için
en okkalı tribi atanın
iğrenç planlarının kalesine
tam doksandan gol atamayacağı
fikrine mi kapıldın birader?

Cinsiyeti yoktur ulan
FENERBAHÇE sevdasının..
Bi kere tutulmaya görsün,
erkeği de kadını da aynı deli..
Bunu hala anlamadıysan,
takvime bir daha bak..
Her 20 Eylül
çarpacak bu gerçeği suratına..

Bugün, yarın, daima..




4 Eylül 2019 Çarşamba



3 TEMMUZ BİTTİ Mİ?
8 yıl 2 ay önce
FENERBAHÇE’li olarak uyuduğumuz günün sabahına
FENERBAHÇE’nin ta kendisi olarak
uyandık.

Önceden bilmiyorduk,
yürekten emindik.
Gülerek izlemedik,
gözyaşlarıyla isyan ettik.

Harcımızda sevda vardı,
SARI LACİVERT duvar olduk..

O günün makbullerinin
ne mal olduklarını haykırdık
korkmadan
caddede sel olup..

Cop yedik, gaz yedik,
tekme yedik..
Çapulcu diye yaftalandık,
terörist diye damgalandık.
Vazgeçmedik, pes etmedik,
geri çekilmedik..

Yarım puan bile sildirmedik,
birlikte tarih yazdık..

Farkettiler ki
omuz omuzayken yıkamayacaklar,
nifak soktular aramıza..
Zaten öfkeliydik,
kavga ettik,
birbirimize düştük..

Hata yaptık, tökezledik..

FENERBAHÇE’li olmayı unutup,
o’cu, bu’cu, şu’cu olduk..

Aklımız, kalbimiz,
ruhumuz, heyecanımız
paramparça oldu..
Dağıldık!

Dosta, düşmana gösterdiğimiz,
o çok korkulan gücümüzü
inkar ettik..

Gerekirse mermi kullanın diyenler
gerektiğini görüp kullandılar..
Deplasman dönüşü
kurşunlandık..
Bu oyunda yokuz dedik,
üzerimize çullandılar,
sözümüze sahip çıkamadık..

Emeğimizi çaldılar..
Şampiyonluklarımızı çaldılar..
Heyecanımızı çaldılar..
Sevinçlerimizi çaldılar..
Hiç bi şey yapamadık..

Duvarda gedik verdik..
Taviz verdik..
Yorulduk, boş verdik..
Şarlatanlara fırsat verdik..
Avaz avaz bağıran
FENERBAHÇE ruhuna
kulak vermedik..

İtenin de tutmayanın da
bir olduğunu
unuttuk..

Kanımıza dokundu,
canımız yandı..
Silkelendik..
Elimizi taşın altına koyduk..
Yeniden umutlandık..
Heyecanlandık..

8 yıl geçti.. 8 koca yıl..
Ağladık, hırpalandık..
Savaştık..
Yorulduk..
Tükendik..
Öldük..

Peki bitti mi 3 Temmuz?
Bitti..
Hem de 4 Temmuz sabahı..
Ama travması, acısı bitmedi..
Hesap soruluncaya kadar da
bitmeyecek.

O mezdeke kıvamındaki
fezlekeyi yazanlar, yazdıranlar
artık polis değil..

O uyduruk iddianameyi
hazırlayan savcı bozuntuları
artık savcı değil..

Sahte delillerle
hüküm veren hakimler
artık hakim değil..

Ya tutuklular,
ya kaçaklar,
ya adli kontroldeler
ya da meslekten atıldılar..

Kumpasın planlayıcısı ve çığırtkanı
gazete görünümlü paçavralar
kapatıldı..
Dandirik delil bavulcusu
delikte çürüyor..

Ama canımıza okuyan
o hastalıklı kafa
hala medyada,
futbol dünyasında,
her yerde
keyfini sürüyor..

Bizim yine
birbirimize düşmemizi,
değerlerimizi harcamamızı,
kenetlenmeyip dağılmamızı
bekliyor pusuda..

“Hala mı 3 Temmuz”
diyenler var..
“Bitsin artık ya”
yaygarası yapılıyor..
Bil ki
sen “bitti” demeden
bitmeyecek!




19 Ağustos 2019 Pazartesi

BAŞLAN’GIRÇ!
“Başlangıçlar zordur” diye
bi klişe var ya hani..
E ama
klişeleri yıkmanın adresidir
FENERBAHÇE..

Üstelik geçen sezon
kabus gibi başlamıştı..
Hatta
hiç başlayamamıştı..

Her düştüğünde ayağa kalkma
ana bilim dalı
profesörü olan
bu camia
afili bi sinyal
daha çaktı geleceğe..

Bir sezonda
alamadığı kadar penaltının
25 dakikada çalınması,
önceki yılın ilk dördünün
puan kaybıyla başlaması
bu başlangıcı
daha da cilaladı
gözlerde..

SARI LACİVERT’in
4 yıl evinden ayrı kalan yüreğinin
ÇUBUKLU’ya kavuşması,
özlenen iştaha da
kavuşulacağının
işaretiydi adeta..

Tabi atılan 5 gol,
yüzde 76 topa sahip olma,
661 isabetli pas,
40 kez ceza sahasında
topla buluşma falan
rakibin
ligin yenisi olmasına
bağlanacak.
Sanki
hakemlerin şampiyonu
ligin başka bi yenisine
mağlup olmamış gibi..

Her zamanki gibi
bu 5 gol ölçü olmayacak!

Ama FENERBAHÇE’nin ayakları da
yere basacak..

Artılarını görecek
ama eksiklerini de bilecek..
Hayal edilen başlangıcın
havasına kanmayıp
özlenen
mutlu sonu isteyecek,
çalışacak..

Sahayı
rakibine dar edecek,
saha dışında da
tescilli düşmanın
yayıncı kanalın koltuğuna
kurulmasına da
işte böyle
izin vermeyecek..

Tribünde, sokakta,
sosyal medyada
kenetlenecek..
Yeterinden fazla
kuyusunu kazan varken
bi de kendi kendisinin
ayağına sıkmayacak!

Yine de ilk haftadan
5 golle bismillah deyince
bi “gırç” sesi gelmiştir
birilerinden..

E ama bu daha başlan’gırç,
mücadeleye devam!.




3 Nisan 2019 Çarşamba


YA ŞOFÖR OTOBÜSÜ DURDURAMASAYDI?
Bugün
Türk futbol tarihinin
en kara gününün 4.yıldönümü..

FENERBAHÇE Spor Kulübü
4 Nisan 2015 günü
Sürmene’deki silahlı saldırı sonucu kaybettiği
40 canını andı bugün..

İlk tören
katliam kurbanlarının
mezarları başlarındaydı..

Türkiye’nin pek çok şehrinin yanı sıra,
Çek Cumhuriyeti, Nijerya,
Kamerun, Hollanda,
Senegal ve Portekiz’de de yapılan
anma törenlerine
kurbanların yakınları dışında
binlerce FENERBAHÇE taraftarı katıldı.

Ayrıca Bağdat Caddesi’nden
stada doğru
onbinlerce insan
bu kara günü anmak için yürüdü..

Kortejin önünde
katliamda yaşamını yitirenlerin
fotoğraflarını taşıyan
eşleri ve çocukları vardı.

Yürüyüş sırasında
baygınlık geçiren sporcuların anneleri
ambulansla hastaneye kaldırıldı.

Sloganların atılmadığı
sessiz yürüyüşe
tarifsiz bir acı
ve gözyaşları hakimdi..

FENERBAHÇE Stadı’nda yapılan
anma töreninde ise
55 bin kişi vardı tribünlerde..

Canlarını FENERBAHÇE formasıyla veren
40 kişinin
posterleri açıldı
stadın dört bir yanında..

O kahramanların anısına
tribünlerde 40 adet meşale yakıldı,
anons edilen isimleri
tek tek tüm tribünlerce
söylendi hep bir ağızdan..

Skorborddan
futbol şehitlerimizin
görüntüleri, golleri gösterildi..

Olayın faillerinin
hala yakalanamamış olması,
kim olduklarının bile bilinmiyor olması,
bir dava açılmamış olması,
hatta iddianame bile yazılmamış olması
şiddetle protesto edildi.

Katliamın ardından
FENERBAHÇE ligden çekildiği için
oynanamayan Süper Lig’in
diğer temsilci kulüpleri
stada çelenk göndermekle yetindi.

Katliam nedeniyle
Türkiye’yi tüm Avrupa ve dünya turnuvalarından
10 yıl süresince men eden
UEFA ve FIFA 
FENERBAHÇE’ye
anma telgrafı gönderdi.

Stadyumdaki öfke
tören sonunda sokaklara taştı.
Polisin
fişek, biber gazı, gaz bombası
ve TOMA’larla müdahale ettiği
olaylar sırasında
binlerce kişi yaralandı,
yüzlerce taraftar
gözaltına alındı..


------

N’oldu?
Çok mu ütopik geldi?
Eğer 4 sene önce
şoför
hem de başından vurulmasına rağmen
o otobüsü durduramamış olsaydı
yaşanacaklar
aşağı yukarı böyle olacaktı.

Hala farkında değilsiniz değil mi,
hala!

Belki o kurşunları sıkanlar
hala bilinmiyor,
bilinmesi istenmiyor!

Ama sessiz kaldıkça
silah hepinizin ellerinde!




25 Şubat 2019 Pazartesi

-Bir İSLAM ÇUPİ’ye selam yazısı-
DALGA
Bir denizdir o
uçsuz bucaksız..
Ama okyanusundan
ötesinden değil ha..
Enginliğinden
sual olunmaz,
“büyüklüğünün
adı konamaz!”

Bakarsın süt liman sanki..
“Bir ölü dalga”* dersin..
Ama “coşkusu içinde saklı,
gürültüsü..”*

Alabora oldu sanırsın,
kaldırır diker başını..

Tutkunları için
“ne müthiş ne uyunamaz
bir kabus ilk devresi”
kargaların rüyasına
dönüşür..

“Kümeye kümeye” diye
bağırırsın..
Darı ambarı sandığın kümesin
başına yıkılır..

Bir olur, iki olur, üç olur
numaradan 5 dikişli çakmanın
eli kolu oynamaya başlar,
nice elin kolun mezarlığı
lavaboları
unutarak..

Bir olur bi titrersin,
iki olur eyvah..
Sonra “metafizik” bi füze çıkar
dalgasını yaptığın
sol ayaktan
alnının çarmıhına..

“Diz çökmüş” diye
dalga geçtiğin
dizlerini titretir
dalga dalga gelerek
helikopter pisti
hibrit çimlerinde..

Dördün, beşin düşünü kurarken
dördü yemeyelim diye
hatim indirirken
bulursun kendini..

Böbürlenip
koftiden destan yazmaya
hazırlanan kalemin
oniki dakikada kırılıverir,
sonrasında
bi yerine kaçmadığı için
şükredersin..

Maç biter,
“galibiyeti kaçırdım”
artisliği yaparsın,
altına kaçırdığını
çaktırmamak için
maç bitmeden daha..

Sahadaki bi yana
tribünden bi SARI LACİVERT ateş
çöker üstüne,
kendi evinde
ev sahibini ağırlayan
ahmak misafire dönersin..

Az daha öz kardeş olma fırsatını
teğet geçersin sonunda
daha beterini defalarca yaşamış
üvey kardeşinle..

O zaman anlarsın
tökezlese de diz çökmeyeceğini,
yaralansa da ölmeyeceğini,
küçümsediğin,
büyüklüğün
gerçek sahibinin..

“Belki “FENER’li bi şair
ilerde bu maçın üstüne
şöyle bir mısra düşer.
FENERBAHÇE yenilmez!
Bu forma ile dalga geçilmez!”

(*)Edip CANSEVER’in “Bir ölü dalga” şiirinden..


NOT : Yazı, İSLAM ÇUPİ’nin
FENERABAHÇE’nin Galatasaray’ı
3-0’dan 4-3 yendiği
3 Mayıs 1989’daki
maçtan sonra yazdığı
FENERBAHÇE YENİLMEZ isimli
yazıdan alıntılarla
kaleme alınmıştır.





1 Şubat 2019 Cuma


YOK / VAR
Adın FENERBAHÇE’yse
bazı şeyler hep yok yazar hanende
ama aslında
çok şeyin vardır..
Varlarını yok ettiğin de olur,
yoktan var ettiğin de..

Kırmızı çizgimiz
yok bizim mesela..
SARI ve LACİVERT çizgilerimiz var.
Yan yana..
ÇUBUKLU!

Antrenmanda
topçuları toplayıp
kulak çeker gibi
FENERBAHÇE’nin büyüklüğünü
anlatmaya
ihtiyacımız falan yok.
Çünkü
anlı şanlı bi tarihimiz var..

Puanımız,
şampiyonluk şansımız
yok belki ama,
bi ara pasına, bi gole,
sahadaki bi isyana yeşeren
umutlarımız var..

Takım küme düşme hattını gördü,
ilk 10’da adı bile yok ama,
tribünde sevdasıyla
hançere yırtan
on binler var..

Adam öldürmeye teşebbüse
kart yok,
penaltı yok, faul yok.
Çünkü sahada düdüklü davar,
kamera arkasında
düdüksüz da’VAR..

Tamam,
iki galibiyetle
abartılacak çok bi şey yok belki de
tünelin ucunda
yanıp sönen bi ışık var..

Değil şampiyonluk,
ilk iki, ilk üç ihtimali dahi
yok nerdeyse ama
başımızı kaldırmanın bile
yarattığı
tanımlanamaz
bir korku var..

Kabul,
ilk devrede
adımız, tadımız hiç yok
ama bunun
bi de ikinci devresi var..

Şu vaziyette
artık kavgaya, gürültüye,
birbirimize düşmeye
hiç mi hiç gerek yok..
Omuz omuza,
hep birlikte olmaya
ihtiyaç var..

Aynı renklere sevdalanıp
o’cu bu’cu diye
düşmanlaşmaya lüzum yok..
Zaten haddinden fazla
düşmanımız var..

Başka düşlere,
heyecanlara,
aşklara ihtiyacımız yok!
Çünkü bizim
FENERBAHÇE’miz var..


29 Ocak 2019 Salı

NEFES
FENERBAHÇE bu..
Her şeyi bi yana bırakıp
derin derin
ciğerlerimize çektiğimiz nefes..

ÇUBUKLU’yla
sahada, tribünde,
ekran başında,
totemlerle, dualarla
bir tutulan
bir kesilen nefes..

Varlığıyla var olup
dar gününde
darlığını çektiğimiz nefes..

Çakma bi hocanın himmetine,
nefesinin kuvvetine değil,
bileğinin gücüne güvenen
tertemiz bi nefes..

Bazen 280 nabızla soluk soluğa,
bazen küt diye duran nefes..

Evde, işte, okulda,
futbol muhabbetlerinde,
mabedin kutsal havasında,
zorlu deplasman yollarında
tükettiğimiz nefes..

Topçusunun,
hocasının,
başkanının ismine değil,
sevdanın kendisine
adadığımız nefes..

Formayı sırtımıza geçirdiğimizde
çocukluk aşkımıza
“SADIK” kaldığımız nefes..

Izdırabına, derdine
eyvallah desek de
yine de haftalardır alamadığımız nefes..

İyi, kötü oynadığımızdan bağımsız
sistemin düdüklerince
boğazımıza düğümlenen
nefes..

VAR’ıyla yoğuyla
iflahımız kesmek isteyenlere karşı
tıknefes değil
tek nefes!.

"Düşüreceğiz" diye kurulan hayalleri
kalkışıyla kabusa döndürecek nefes..

En kötü gününde
sırt çevirmeyip
güneşli günler için
tribünde
hep birlikte
omuz omuza patlatacağımız
nefes..

Umutsuzluğu,
yenilgiyi reddedip
tüm avazıyla
başkaldıran bi nefes..

İnançla çekildiğinde
başkalarını soluksuz bırakacak,
küçücük rüzgarları
fırtınaya çevirecek
güçlü bi nefes..

FENERBAHÇE bu..
Kimseye boyun eğmeyecek,
asla devredilmeyecek,
aşkla alınan
ve onurla verilen nefes..