31 Ağustos 2016 Çarşamba

ONDAN SONRACIMA…
O-hoooo..
O iş bildiğiniz gibi değil valla..
Yani bildiğiniz ne bilmiyoruz ama
öyle değil işte!

Bi kerem
en çok bi mağdur
biziz yeminle..
Himmet dua çarpsın ki bak!

En çok
bize zararı dokundu
bu işin..
Yoksa var ya
dünya, ne dünyası
galaksi şampiyonu bile
olurduk biz..

N’olmuş yani
3, 5, 8, 10, 15 topçumuz onlardansa?.
Ateş üflemişsek,
rakı masasında yalan üfürdüysek
biz de mi
onlardan oluyoruz şimdi?

Biz onlardan falan değiliz ki..
Kimlerdeniz
valla onu biz bile bilmiyoruz..
Rüzgar ne taraftan eserse yani..
Bizim mevzumuz bu..

Ondan sonracımaaa…??
Eeeeee..
Ondan sonracıma derken
efendime söyliyim
demek istiyoruz..
Yani efendilerimiz var da bizim,
önce onlara söylemeden olmuyo
biliyo musun?

Bak, "10'dan sonra" diye alevlendirip
algı yaratması da
bizim işimiz..

Eğilmeyi, bükülmeyi falan
bilmeyiz biz ha..
Ekseriyetle yatıyoruz çünkü..
O daha çok işimize geliyor..

Hibritimizden
esas duruşumuzdan
taviz vermeyiz icabında..
Eskileri alıp, yıldız sanıp,
hava basmaya bayılırız misal..

Ha bi de yüksekten uçarız ya biz,
aynı tayyare gibi,
ama düşmeye yakın
tutuşuyoruz da haliyle
az biraz..

Tatlısını yiyoruz,
helvası da fırında diye
koftiden delikanlılık yaparız da
sıkışınca af buyrun
eşeğin hacetini yemesini de
biliriz
tıynetimiz gereği..

Dayı diye gaz verdikleri için
dayılanırız ama
esasında ruhumuz
yenge olmaya
daha müsait sanki..

Kandırılmış olabiliriz,
yandırılmış da olabiliriz..
Hatta bindirilmiş bile olabiliriz..
Her bi şey olabiliriz,
bize hiç dokunmaz!

Biz kim miyiz?
Burdayız işte,
gözünüzün önünde..
Çat ordayız,
çat yalaklandığımız kapının ardında..

Teşhisimiz kolay
tevkifimiz zor…
Çünkü her kalıba girer,
her kalıptan çıkarız..
Hiç bi şeycik olmaz bize..

Olmaz di mi lan?
Ama ya olursa?



NOT :
Yazı muhataplarının
kültür düzeyine göre yazılmıştır.
Gördüğünüz kelime bozuklukları
imla hatası değildir.






29 Ağustos 2016 Pazartesi

KAÇ NUMARA
Sana sahada, masada,
perde arkasında
binbir numara çevrilirken
kaç numara transfer edilmeli diye
kafanı yormayacaksın!

İlla bir numara kazanmak istiyorsan
önce 12 numarayla barışacaksın..

Savaşacaksın!
İşin yönetmek de olsa,
futbol oynamak da olsa,
sevdaya tutulmuş kalp de olsan..
Seni yok etmek,
yenmek isteyenle
var gücünle savaşacaksın!

Ha bak,
adını baştan koyalım.
“Hakemi de yeneceksin” klişesi
tam bir safsatadır!
Yenemezsin.
Onları kurulu oyuncaklara çeviren
kokuşmuş sistemi
yeneceksin!

Gerekiyorsa
kendini de, inadını da,
olmazlarını da yeneceksin
önyargısız..

“Ben FENERBAHÇE’yim” diyorsan
farkında olacaksın bunun..
Hep beraber ama..
Sen ben ayrımı yapmadan..
Omuz omuza..
Gücünü hatırlayıp
o gücü arkana alacaksın!

SARI LACİVERT duvarsan
-ki öylesin-
önüne kendi ellerinle ördüğün
duvarı yıkacaksın
ilk önce..

Hatalarından
ders alacaksın!
Seni bitirmek isteyenin
dersini vereceksin!

Susmayacaksın!
Susanları öttüreceksin!

Sadece kınamayacaksın!
Oturamaz hale getireceksin
kına yaktıkları yerlerinin
üzerine..

Yoluna taş koyanların
üstüne üstüne yürüyeceksin!
Ama ÇUBUKLU giyenleri
asla yalnız yürütmeyeceksin!

Kalene gol atanın sahada,
KALE’ne göz dikenin de
her yerde
hakkından geleceksin!

Sana en ufak laf söyleyenin
imla kılavuzunu
vereceksin eline!

Sırtını dönmeyeceksin!
Sırt vereceksin!

Bilet, kombine, forma alan,
almayan diye
ayrıştırmayacaksın!
Kaynaştıracaksın!
Sımsıkı!
Çelik gibi!
Taş gibi!

İstifa mı?
Ne istifası?
“Üstün muvaffakiyetler”
emredilmiş kulübün
bir ferdisin sen!

İstifaya değil
mücadeleye çağıran ruha
kulak vereceksin!
FENERBAHÇE’ye inanan,
sevdalanan herkesi
arkasında toplayacak
bir mücadeleye!
Sessiz değil,
aleni,
agresif!

Geriye kaçmak yok!
Dikine oynayacaksın!
Sadece futbolda değil,
her alanda!
Genlerinde var bu,
karakterinin bir parçası!
Aklından çıkarma,
FENERBAHÇE’sin sen..







24 Ağustos 2016 Çarşamba

TOKATLARIM!
Bak yavrum,
benim adım FENERBAHÇE!
Sen beni gördün, tanıdın..

Nasıl bir anda
500 bin kişi olurum,
nasıl
gözünün bebeğine bebeğine yürürüm
biliyorsun!

3 ayda unutulur sanıyordun,
5 yıldır basıyorum gırtlağına!

Sözüm ona
90’dan çakıyordun,
sana çaka çaka
ben yoruldum ulan!

Hani rakı masalarında
satıyordun ya palavralarını,
hah işte o rakıların şişeleri
monteye hazır canım!

O kele de söyleyin,
onun da tipini….
Neyse!

Kaçacak diye iftira attınız ama
hepiniz topukladınız,
bir ben kaldım dimdik!

Kelle alacaktın güya,
kale ördüm lan önüne tuğla tuğla!

Bak artık şakam yok diyorum,
gülerek izletmeyeceğim
hiç bir şeyi!

Bana en ufak laf söyleyenin
dedim ya,
mizah mı sandın sen onu?

Hesap ödeme vakti geldi..
Darılmaca gücenmece yok..
Önce şu 45’liği
bi uçlanın bakıyım!
Ha, bu daha çerez parası,
200, 300, 400…
Donunuzu alacağım la donunuzu!
Sahaya don atan dangalak!
Sen korkma,
N’apıyım lan
senin kirli çamaşırlarını!

Kupa mı istiyorsun sen?
İnce ince mi, kalın mı?
Yerle gök bir olsa da
alamazsın be koçum!
O kupa 25 milyonun!
Yiyorsa gel dene..
Yemiyorsa bi sus artık!

Heykel dikecektiniz,
n’oldu o iş?
Mallarınız kaçmış diyorlar..
Ben diktireceğim
size o heykeli..
Yalnız beton sıkıntısı yaşarsınız
demedi demeyin!
Billurlar o biçim..

Vicdanı rahat olmayanlar,
vetocular,
az bi yaklaşın hele!
Şimdi ne diyeceğiz size,
ahmak mı diyelim,
ne diyelim?

Duacılar, himmetçiler,
ne ayaksınız lan!
Kemik yağdırsam
geçirirsiniz dimi zimmetlerinize?
Siz başlayın bi sübhanekeye,
ben arkadan
fatihanızı yetiştireceğim!

Siz takkelinin hacetine
sıva olurken
ben SARI LACİVERT duvar oldum lan
topunuza!

Hala mı anlamadınız lan!?
Benim adım FENERBAHÇE!
Biat etmem, boyun eğmem
huyum kurusun!
Ya tıpış tıpış
makas aldırırsınız,
ya da hepinizi tokatlarım!



22 Ağustos 2016 Pazartesi

İLK ELİN GÜNAHI
Kartlar dağıtılmış,
tezgah çoktan kurulmuşsa,
“elim iyi mi” diye
bakmayacaksın!

Maça soğan doğrayan papazların
“ince ince” karo döşeyerek
sinek ikililere
kupa hayali kurdurdukları
bir oyun bu…

Kaptı kaçtı yapanın
voliyi vurduğu,
ihalenin
daima
kurallara uyana kaldığı
kirletilmiş bir düzen bu..

Desteler zaten hileli,
kozlar hep zulada…
Daha da olmadı
joker cepte hazır..

Kaç tur geçerse geçsin
eşler mutlaka çamura yatar..

Sen teksindir
her zaman,
onlar ikili, üçlü, dörtlü,
pisyedili,
onyedili..

Değil yirmi bir,
ellibir, altmışaltı,
yüzbir açsa
gözü doymaz bazılarının..

Bataktan burnunu çıkaramayanlar
kollana kollana
sadrazam kesilirler
karşına..

Yancı oldukları masaya
habire bezik atmaya başlar
gaza gelen
doğuştan ezikler..

Senin gözün açık olacak,
elini sağlam tutacaksın..
Poker oynarım deyip
konkene
kaçmayacaksın..
As’larını harcayıp
haybeye
blöf yapmayacaksın!

Rakiplere sokulacak fitil
muhakkak
ama dost kazığı da
müstesna..

Bacağı kırdırtmak,
kızı kaptırmak yok!

Dün “king” dediğin
öbür gün yanık kokmayacak!

Valen ayrı can yakacak,
volen ayrı..

Eline güvenip
kartların açık oynayacaksın
gerektiğinde!

Sana yan bakanların
gözüne gözüne
piştiyi çakacaksın!

Tamam,
ilk elin günahı olmaz..
Günah
o elde değil ki zaten..

Asıl günah,
oyununu bozan
o günahkar elleri
kırmaman da..




19 Ağustos 2016 Cuma

STOCH ATMAYAYDI İYİYDİ!
Nee? STOCH mu atmış?
İki tane mi?
3-0 demek ha?
Fena havaya girecekler şimdi?

Acilen bi polim çevirmemiz lazım..

“Hoca yaşlı” desek abi,
bi fotomontaj yapsak
şöyle bastonlu mastonlu?
Yok yahu,
yaptık onu zaten..
Hem görmedin mi
herif çakı gibi..

"VAN PERSIE
hocadan hazzetmiyor
mutsuz" diye yapıştırsak?
Oğlum,
hoca adamın hemşerisi lan!

Eski hoca
Portekiz büyüsü yaptırmış
desek?
feto’nun beddualarından
şerbetli onlar,
bi şeycik olmaz!

Tamam işte,
“Fenerliler fetocu çıktı”
Nasıl manşet ama?
Yavrum,
adamlar 5 yıldır
anasına avradına küfrediyorlar,
topyekun savaş açtılar
bu paralelcilere,
manyak mısın sen?

E abi “vergi ödemiyorlar”
diye yazalım
o zaman!
Sus lan,
oralara hiç girme!
Şşşt!..

Dur, dur buldum!
“Hollandalılar çetesi”diye
flaş haber patlatsak!
DICK, VAN PERSIE,
VAN DER WIEL,
STOCH
aralarına kimse almıyor
falan?
Oğlum, STOCH Hollandalı mı?
Değil mi?
Hey YARABBİ..

Hah, STOCH demişken,
Necati’yle röportaj yapsak,
“benim golüm daha güzel”
gibisinden
bi şeyler dese?.
Bak bu olabilir..
“Zaten STOCH
ikinci golde topa vururken
ofsayttı”da dedik mi,
tamamdır..
Yok ebesinin….

Abi bi de asıl mesele,
şu himmet dua işini n’apıcaz?
Orda hoca hakan’a
“hikmet'le dia’yı transfer edip
gassaray’ı ayağa kaldırıcaz”
demiş,
yanlış anlaşılmış
diye kıvırıcaz,
yoksa bırak ayağa kalkmayı
şapa otururuz valla..
Evet Abi,
kurgu bozulur..

O değil de,
STOCH atmayaydı iyiydi be!
He ya,
gavura vurur gibi vurdu herif..



16 Ağustos 2016 Salı

TAM 500 GÜN OLDU!
500 gün oldu..
Tam BEŞYÜZ gün..

FENERBAHÇE’nin canına kast ettiler
kahpe bir pusuyla..

“Taş” dediler
taş kafalılar!
“Saçma” dediler,
saçmaladılar..
“Münferit” dediler
çeteci itler..
“Mal edilemez” bile dediler
ne mal oldukları
malum olanlar..

Tetiği çekenleri sakladılar..
Dahli olanları akladılar..

Çapraz ateşe “paralel” tuttular!

Üstü kapatıldı,
altı süpürüldü..

Dava açıl(a)madı,  
iddianame yazıl(a)madı,
soruşturma yapıl(a)madı,
şüpheliler bulun(a)madı!

Bir, gece vakti
kurşunlara çarpmaktan
trafik cezası  kesilmediği kaldı
otobüse!

Faili meçhul,
kurgusu meşhur…

Bizden başka
kimsenin canı acımadı..
Kimse ağzını açıp
konuşmadı..

Hatta tehdit bile edildi
FENERBAHÇE..
“Sahaya çıkmazlarsa
sonuçlarına katlanırlar”
dendi..

“Çok büyütmemek lazım”
“Fazla abartmamak lazım”
diye buyurdu
lazımlık beyinliler..

Vicdan sustu,
hukuk sustu,
adalet sustu..
Herkes sustu!..

Bir sen susmadın
FENERBAHÇE’li Kardeşim..
Susma da..

Çünkü 4 Nisan 2015 günü
rengin SARI LACİVERT olduğu için,
biat etmediğin için,
adın FENERBAHÇE olduğu için
canına kast edildi!

Ve sen susarsan
yine edilecek!

Tetiği çeken parmakları,
o parmakları alkışlayan elleri,
buna sebep olan zihniyeti kırmak,
boynunun borcu olsun!





13 Ağustos 2016 Cumartesi

FARK VAR!
Haklısın..
Seninle aramızda
KOCAMAN bir fark var..
KOCAMAN işte,
nasıl anlıyorsan o!

Benim SARI’m da LACİVERT’im de
tertemiz,
senin sarın kirli,
kırmızınsa kırmızı bile değil..

Ben işimi sahada
alın terimle görürüm,
sen masa başında,
sarayda,
takkelinin cübbesi altında,
hile hurda,
dönme dolapla..

Ben bir yılda
94 milyon vergi öderim
helalinden,
senin kaçırdığın vergiyi yazmaya
milyonlar yetmez!

Buzu ateşe verecek kadar
inancım var benim,
sen hala
ateş üfleme derdindesin..

Ben
önüme çekilen setleri
yıkar geçerim,
senin işin gücün
“önüm kesiliyor” diye
ağlamak..

Ben
hayasız akınlara
SARI LACİVERT duvar olurum,
sen aşağılık niyetlere sıva..

Ben adalete FENER yakarım
cesaretle,
sen bırak fitili
destursuz
cigaranı bile yakamazsın!

Ben şanlı bayrağımın gölgesinde
nefes alırım ancak,
senin
hangi bayrağa selam verdiğin
belli değil..

Benim yolumun her metresinde
şeref var,
onur var!
Seninkiyse
“himmet”le ipotek altına aldığın
fitnenin yolu..

Ben kupalarımı
ter dökerek,
kan ağlayarak aldım..
Ama belli ki seninkilerde
bir “gülen”in izi var!

Sen ağız değiştirirsin,
kılık değiştirirsin,
gündem değiştirirsin..
Ben istersem
seni değiştiririm
evelallah!

Ben
gözümü bile kırpmadan
düşmanlarımla
savaşa girerim.
Sen girsen girsen
bukalemun gibi
renkten renge girersin
onun bunun
yalakası olmaktan..

Hastalık da sensin,
mikrop da, virüs de..
Ama sıkıntı yok,
antivirüsünü
tanıyorsan zaten!

Senin meridyenin kaymış,
boylamların “paralel”..
Ama yanlış anlama ha,
saat farkı değil
bu aramızdaki..
Öyle bir fark ki
hesaplayarak da
bulamazsın..






12 Ağustos 2016 Cuma

FİTİL
Nabza göre şerbet verme neyse de
kerhane vesikasına
“bakiredir” yazdırmaya
döndü iş..

Fikirleri, zikirleri dalavere,
vicdanları çürümüş,
irfanları kumpastan ibaret olanlar
kul köle oldukları sistemde
hür olma iddiasında
bulunuyorlar artık..

Salyalı itleri
ekranlarıyla, sütunlarıyla
satın alanlar,
sıkışınca babasını bile satanlar,
hoşlarına gitmeyen kalemlere
kiralık yaftası vuruyorlar
utanmadan..

Logosu çalıntı,
marşı çalıntı,
tezahüratı çalıntı olanlar
rakiplerinin sloganlarını
alenen çalmaktan bile
yüksünmüyor hiç..

Her daim güçten,
onu temsil edenlerden yana olanlar,
kendi çıkarları için
en pespaye şarlatanların bile
ellerini öpüp
kıçlarını yalayanlar,
demokrasiden,
haktan, hukuktan
bahsedebiliyor
en ufak bir
sıkılma belirtisi göstermeden..

On yıllardır futbolun,
sporun 
tepesine ettikleri hacetlerini
oraya buraya sıvamaktan başka
maharetleri olmayanlar
içinde debelendikleri balçıkla
sıvanamayacak güneş olarak
kendilerini görebiliyorlar
bir an bile  arlanmadan..

Çamura, boka batanlar
hiç batmayan güneş olma iddiasında bile
bulunabiliyorlar
yüzsüzce..

Kepaze caninin ayinlerini
takım idmanına çevirenler,
masumiyet filmleri
çevirebiliyorlar rahatlıkla..

Devrik krallarını,
sahte kraliyet haritalarından silmekle
aklanabileceklerini,
uydurdukları yalanlarının
ardına saklanabileceklerini
düşünebiliyorlar
pervasızca..

Neymiş efendim,
demokrasinin fitilini ateşlemişlermiş..
İki sallayınca
rahata ermeye
alışmışlar çünkü..

Ama unutuyorlar,
helalinden emdikleri
tek damla süt olmadığından
jurnal masalarında götürdükleri rakıların
fitil fitil burunlarından geleceği günün de 
geleceğini..





9 Ağustos 2016 Salı

EN BAŞINDAN BERİ
Yanılmadık,
kandırılmadık!
3 Temmuz 2011’den beri
biliyorduk
ne mal olduklarını..
En başından beri..

Ateş üflemeyle söner mi
sönmez mi diye
beklemedik,
ateşin üstüne üstüne yürüdük
hiç düşünmeden..

“Sanat eseri gibi soruşturma” laflarına
diş biledik..
ve destansı bir sanat eseri yazdık
alın terimizle,
gözyaşımızla,
kanımızla..

Güya para sayarken çekilmiş görüntüleri
hiç göremedik ama
direnişimizle
hiç unutulamayacak görüntüler verdik
omuz omuza;
yalanlanamaz,
inkar edilemez!

“Heykelleri dikilmeli” denen
çakma savcılar
topuklayıp kaçmadan
çok daha önce
adaletsizliğe isyanımızın anıtını diktik
kurulan kumpasın
tam da orta yerine!

Sözüm ona 90’dan çakanların filelerine
öyle bir röveşata attık ki
değil sahalarda,
meydanlarda,
literatürde bile
böylesi görülmemiştir!

Manşetlerden, köşelerden,
ekranlardan
hatta tutanaklardan, iddianamelerden,
mahkeme hükümlerinden
bangır bangır söylenen yalanlara değil,
bir gün ortaya çıkmak gibi
kötü bir huyu olan
gerçeklere itibar ettik
sadece!

Aba altından, üstünden
gösterilen
sopalardan korkmadık..
“İsterim de isterim” diye
figan edilen kupa masallarını yutmadık..
Uyduruk tapeleri
tıpa yapmakla meşguldük
çünkü o aralar!

Rakı masalarında,
rüşvet pazarlıklarında
onurunu satanlar
pek bi saygın,
pek bi muteberken bile
sevdamızı, emeğimizi,
o sevdaya emeğe baş koyanları
satmadık!

“Efendi hazretleri”nin yollarına
gül yaprakları dökerken birileri,
tuğla tuğla
SARI LACİVERT bir duvar olduk
önlerine!

Yanılmadık,
kandırılmadık!
İlk günden beri
biliyorduk
ne mal olduklarını..
Ta en başından beri..

Bu gurur, FENERBAHÇE’lilerin!.