30 Mayıs 2014 Cuma

FENERBAHÇE’NİN 9 ŞAMPİYONLUĞU NEDEN SAYILMIYOR?
O-hoooo!!
Sizinki de iş ha!..
Nasıl sayılsın abicim,
o zamanlar bilgisayar mı varmış?

Hem ne o öyle
bütün topçular
pos bıyıklı, sakallı!.
Yeniçeri ocağı mı kardeşim
orası?

Ayaklarında
krampon bile yokmuş
bi kere..
Kışlık bot gibi potinlerle
top mu oynanırmış??

Şortlarda da
kocaman tokalı kemerler.. 
Sanırsın maça değil de
baloya çıkacaklar..

Ayrıca
bütün görüntüler
siyah beyaz..
Bütün takımların renkleri
aynı gibi..
Ne malum o şampiyonlukları kazananın
FENER olduğu??

O yıllarda
pierro mu varmış arkadaş?
Nasıl anlaşılıyormuş
top çizgiyi geçti mi,
ofsayt mı?

Hele bi top varmış ki
bağcıklı mağcıklı..
Gülle gibi de ağırmış ha!.
Sayılmaz ki
onla atılan goller..

Hangi fotoğrafa baksan
yeşil bi çim göremezsin!.
Her yer toz toprakmış ulan
bildiğin!

Maçların hepsi
saçmasapan!
Elinle gösteremezsin
bazı skorları..
Gerçi
eliyle puan farkını gösteremeyen de var bugün
ama o konumuz değil..

23 Şubat 1936’da
bir maç oynanmış mesela,
basketbol gibi..
O kadar çok
gol mü atılırmış yahu!
Kimi kandırıyorsunuz siz?
Fotoşoptur o!
Merak eden açar bakar!.

Güya aynı sezon
FENER 22 maçta 94 gol atmışmış..
Yuh artık, çüşş,
ohaa artık!..

Bugünlerde olacak var ya,
CİHAT “niye tuttun”
LEFTER “niye attın” diye
kodesi boylardı kesin!.

Bi de utanmadan
kalkıp soruyorlar
FENERBAHÇE’nin 9 şampiyonluğu
neden sayılmıyor diye??
Ulan
1 şampiyonluk yüzünden
başlarına gelmedik kalmadı..
Sen düşün artık
9 tanesini!.

27 Mayıs 2014 Salı

DARI AMBARI
Bu “HACI”yı da çarşıya gönderip
pişirilen davıklar
acından ölmüşler zaar!!.

Kendilerini
darı ambarında
gordüklerine göre..

Hayır acından da ölmüş olamazlar;
zira kümes sahablarınca
alttan alttan yemlenip
eyüce semirdiler
başımıza..

Öteki kümesin
vermesi gereken yımırtalar da
bir bir
“sıfırlanıyor” zati!.

Dombili cücükleri de
eşelenip duruyolar haliyle
bedavadan yaşamaya
alıştıklarından..

Onların da fitiklemesiyle
azıttıkça azıtan şikirsizler
kümesi, ambarı da bırakıp
hepten çiftliğe göz koydular valla!.

Hatta
kendilerini yemleyen eli bile
gagalıyolar ki,
utanmazlığın dik alası!

Ama şamarı yeyince de
pısıp oturuyolar ,
o başka!..

Çobanlarından aldıkları yumusla
papazlanıp,
nefesi guvvetliye
300 gaymeye üfletenlerin korkusu
adaletin terazisine çıktıklarında
kaç okka çekeceklerini
bilmelerinden..

Bu yallozluğun kitabına
el basanlar
gezindikleri pisliklerin
hep gizli kalacağını sanıyor
ellaam!

Tipini sevdiğimin keli rumuzlu
“turfandino”yla çevirdikleri
aşna fişneler de
ayyuka çıkınca
hepten malamat olmaları
yakın halbuki..

İşler sarpa sardığında
sahablarının elindeki pıçağın
boyunlarına değmesi de
muhakkak..
Hiç alaflanıp
böğürmesinler boş yere..

Yemleri kesilip
kümes de ellerinden gittiğinde
horozları erkenden öttürmenin de
bir anlamı kalmayacak!

Çünkü gerçek denilen şey
eninde sonunda
çıkacak ortaya;
onun da kötü huyu bu!..

Not :
Bu yazıda bolca SİVAS şivesinden ilham alınmıştır.
Sebebini anlayan anlar!.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

-Adı HALE KOCABAŞ olan melek için-
YETER Kİ “HALE”L GELMESEYDİ SANA!
Bazen
en güçlü yıldızların
etrafında belirir HALE,
bazen de
benzersiz bir AŞK’ı paylaşan
yüreklerde..

İkisi de
sendin aslında..
Ve hala sensin esasen..

“Biz yürürdük senin yerine” diyeceğim ama
sen yürüdün zaten
en önde hep!

“Biz yerdik
biberin gazını be ABLA’cım” diyemem
çünkü sen
imkan olsa
hepimizin yerine çekerdin o mereti
bize bi şey olmasın diye..

“Biz ağlardık” desem çarpılırım;
çünkü sen
“Boşuna isyan etme gökyüzü..
Benim kadar ağlayamazsın” diye
kesmiştin zaten raconu!

Senin cesaretinin
milyarda birine sahip olmayan
korkaklara inat,
yüreğindeki sevginin ilhamıyla
savaştık
SARI LACİVERT’e göz diken
canavarlarla!

Pes etmemenin
yaşayan efsanesini yazdın
yavrularına rehber olan
karakterinle!

“Omuz omuza”nın
canlı abidesi oldun
bir kere bile
umudunu yitirmeden..

KATRE’ye, RIFAT’a nasıl sarılıyorsan
bize de öyle sarıldın..
Biz de nasıl öpüyorsak
anamızın elini
öyle öptük güzel ellerinden..

Artık
gururla dalgalandırdığımız bayrağın
altında değilsin!
Çünkü o bayrağın
ta kendisisin sen!

Göğsümüzdeki yıldızların
etrafında parıldıyor HALE’n..
Ve de kazanılacak
hayalimizdeki
diğer yıldızların!..

Sana söz;
Vazgeçmek yok!
Adalete yürüyen her adımda
senin de ayak izin olacak
hep!

Yüzü suyun hürmetine
en karanlık günde dahi
salkım saçak dans edecek
güneşli günlere olan inancımız!

“İnadına yaşamak” bu çünkü;
inadına FENERBAHÇE!

13 Mayıs 2014 Salı

CART KABA KAĞIT!
Ne kağıtlar gördük
3 Temmuz’dan beri..
Ciltlense roman olur;
en kokuşmuşundan..

İftira manşetlerinin
cirit attığı
paçavralar mesela!

Sonra cımbızlanarak servis edilen
tape zırvaları..

Adaletin canına okuyan
“uydurulmuş” deliller de
 kağıt parçasından
ibaret değil miydi?

Yalanlarla algı yaratmak için
çevrilen üç kağıtlar da
cabası..

İddia kuponundan hallice
iddianeme,
nutella kavonuzundan bozma
mütalaa..

UEFA’ya yazılan
jurnal mektupları,
ihanetin göstergesi
adi pazarlıkların
gizli belgeleri..

Kasa kasa balıkların
hayali irsaliyeleri,
olmayan kızkardeş üzerine
otomobil ruhsatı..

300’e okutulan duanın
muskası,
buhar olan makbuzun
daniskası..

Kozmik odadan uçurulan
evraklar,
rakı masasına gelen
okkalı fatura..

Süpersonik kulaklara mahsus
kırmızı kartlar,
saçmalama başyapıtı
gözlemci raporları..

Yalama amaçlı
takkelenen kelleler,
tezgah altından
cukkalanan dolarlar..

Kirli çıkarlar için akıtılan virmanlar,
kalemimizin kırıldığı
sipariş usulü fermanlar..

Bunca dönen dolabın
kağıda dökülmesi
zorunuza gitmedi de
saha içinde elden ele dolaşan
ŞAMPİYON FENERBAHÇE yazılı
kağıda mı
gıcık oldunuz?

Olun be;
Vız gelir tırıs gider!..

Kağıtlara sığmayan defteriniz
ne kadar kabarık olsa da
dürmesini biliriz
evelallah!..

11 Mayıs 2014 Pazar

-BURAK YILDIRIM'ın anısına-
FENERBAHÇE HAYATTIR
107 yıllık ölümsüz bir sevda
FENERBAHÇE tarihi..

Kimi attığı golle,
kimi kaldırdığı kupayla,
kimi akıttığı terle
kimiyse düşlerindeki özgür dünyayla
yazdırır adını
bu tarihin sayfalarına..

Kimi de
üstündeki forma yüzünden
olduğu canıyla..

Onun adı BURAK YILDIRIM!
Bir Mayıs günü
futbola bulaştırılan şiddet
aldı onu aramızdan..

YILDIRIM gibi bakan gözlerine
ağladık hepimiz..

Eksik kaldık,
yarım kalan hayalleriyle..

“FENERBAHÇE Tribünü Hayattır”
yazılı atkısında
takılı kaldı hayatlarımız..

Ateş yine düştüğü yeri yaktı ama
SARI LACİVERT sevdanın ruhunu da
yakıp geçti bu kez..

Her gol sevincinde
buruldu yüreklerimiz..

Gidişinden 10 gün sonra kazanılan kupayı
ona armağan ettik..
Dün kaldırdığımız
şampiyonluk kupasını da..

Ettik de ne oldu?
Hangi kupa telafi edebilir ki
19’unda yitip giden bir canı?

O belki
artık bilet almadan geliyor
SARACOĞLU’na..

Belki her deplasmana gidiyor,
otobüssüz..

Belki de
sadece kendimizi kandırıyoruz!

ALİ İSMAİL’e tribünde yakılan ağıtı
dinlerken
BURAK için de
bir şeyler söylemek isteyenler
bilmiyor aslında..

O şöyle sesleniyor bize uzaklardan
aynı ağıtın ezgisiyle:

“Üstümde çubuklu formam
Göğsümde o kutsal armam
SARI LACİVERT sevda
Bu hayatta son hatıram

Adım BURAK YILDIRIM
FENERBAHÇE’yle yaşarım

Adım BURAK YILDIRIM
Hep 19 yaşındayım..”





6 Mayıs 2014 Salı

BOZDOĞAN ARMUDU
Önce adam olacaksınız!
İki dakka delikanlı olun
diyeceğim ama
sizin için
bayağı uzun bir süre!

E yolunuz da karanlık,
ciğeriniz de..

Ciğer demişken;
hani mezata çıksa
beş para veren olmaz,
o derece!

Gün gelir
ateş üflersiniz,
gün gelir
adaletin bekçisi olursunuz
en çakmasından..

Yalanın, dolanın, talanın
kitabını yazarsanız
ulan..

Alkışlamayı beceremeyen elleriniz
yumruk sallar da,
o salladığınız yumruğun
arkasında duracak kadar bile
mabat namevcut!

Kıvırmanın bile
kıvraklığına çalım atarsınız be!
Çalım ne kelime,
ipe dizersiniz ipe!


Hilenin iriniyle yazılmış tarihiniz
roman olsa
çıkardığı koku yüzünden
kapağını açan olmaz!.

Çocuklar maçında
tekme atmayı,
sahaya pet şişe,
rakı şişesi fırlatmayı
spor sanıyorsunuz siz!

Bitki sporlarının bile
alayınızdan fazla
spor kültürü vardır valla!

Sallamaya alışık olduğunuzdan olsa gerek
yumruk sallamayı da
bi halt sanıyorsunuz
tabi..

Ama bi kulağınıza
kar suyu kaçırmakta
fayda var!
El yumruğu yemeyen
kendi yumruğunu
Bozdoğan armudu
sanırmış..