12 Mart 2018 Pazartesi

HABER BİLE OLMADI
FENERBAHÇE kazandığında
ağır bir matem havası çöker
medyanın üzerine..
Kaybettiğindeyse
ortalık bayram yeri,
güllük gülistanlık..

Galibiyetleri
köpeğin birini ısırması
kıvamındadır artık..
Çünkü mağlubiyetlerdir,
kaoslardır
prim yapan..

Aleyhine olacak ne varsa
çarşaf çarşaf..
Lehine tek bir pozisyon bile
özetlere konulmaz,
konuşulmaz,
haber bile olmaz..

Misal
herkese 7 buçuktan verilen bilet
FENERBAHÇE’lilere
130 liradan kakalandı..
Haber bile olmadı..

AYKUT HOCA’nın
kasten “yanlışa bükülen”
anlamından uzaklaştırılıp
alay konusu yapılan
“taç hırsızlığı” sözünün
acayip bir versiyonu
hemen ertesi hafta
bir teknik direktörün
rakip oyuncunun
taç atmasını engellemesi
şeklinde yaşandı.
Ama haber bile olmadı..

O teknik direktörün
maç sonrası
bu mevzuyla ilgili soru sorulduğunda
canlı yayında
milyonlarca kişinin izlediği pozisyona
“dedikodu” demesi
haber bile olmadı..

Aynı hoca
memleketinin havaalanında
"Trabzon'u sattın" diyerek
kendisini karşılayanlara
"Bunlar FENER'lidir" dedi..
Tek satırcık haber bile olmadı..

Canlı yayınlanan bir maçta
futbolcunun gördüğü sarı kartı
kulübü sosyal medyadan
anında yazdı,
yayıncı söyledi,
maç sonu bilgilerine koydu.
Ama o kart
TFF'de puf oldu,
kayboldu.
Ve tabi ki haber bile olmadı..

Bir kulüp başkanının
“AYKUT Hocanın babası
bizim divan üyemiz” palavrası
bizzat hocanın kendisi tarafından
yalanlandı.
Ama yalanın kendisi kadar bile
haber olmadı..

Aynı hoca için
aynı efendi(!) kulübün
sosyal sorumluluk kandırıkçısı
taraftar grubu
"köpek" yakıştırması yaptı..
Haberi geçtik,
konusu bile olmadı..

Berabere biten
kupa maçından sonra
FENERBAHÇE’yi yabancı kulüp sayıp
“BJK final şansını
ikinci maça bıraktı” manşeti atan
TRT SPOR’un densizliği
haber bile olmadı..

“Kral çıplak” diyen
haber oldu.
Ama çırılçıplak arzı endam eyleyen
kofti kral
haber olmadı..

Şimdi gözler
bu hafta oynanacak
derbide..
Haber olacak ve olmayacak konular
çalışılmaya başlandı bile..

Örneğin
FENERBAHÇE’nin kazanmasının
haber değeri yok artık..
“GELENEK SÜRÜYOR”
diye bir manşetle
geçiştirilir rahatça..

Ama ya Galatasaray kazanırsa..
Ortalık festivale döner,
kurbanlar kesilir,
havai fişekler patlar..
“O sene bu sene”ciler
çıktı bile meydana
ellerini ovuşturarak..

Tıpkı istendiği gibi,
haber bile olmayan
gerçekleri ıskalayıp
haber diye gözümüze sokuşturulan yalanların
rüzgarına kapılan,
o rüzgarı
mabedlerinde
takımları için
kaotik bir fırtınaya çevirebilen
FENERBAHÇE’liler belirleyecek
haftanın haber gündemini..

“20 sene sonra” rüyası kuranların
umudu da bu işte..
Ama FENERBAHÇE’nin
kendi manşetini
kendi atacak kudretinden
haberleri bile yok hala..






8 Mart 2018 Perşembe

FENERBAHÇE IRKÇILIĞI
Bu memleketteki
en yaygın,
en acayip ideolojidir
FENERBAHÇE nefreti..
“Ben tek siz hepiniz”in
negatif sağlamasıdır
bi yerde..

Kitaptaki, sahadaki,
tribündeki kurallar
diğerlerine başkadır,
FENERBAHÇE’ye başka..

FENERBAHÇE kazanınca
rekabetin tadı tuzu kaçar,
kaybedince lige renk gelir.. 
Öbürleri
birbirleriyle oynarken
renklerin kardeşliği..
FENERBAHÇE’yse rakip
renk körlüğü..

Başkalarına bilet
yedi buçuktan,
FENERBAHÇE’lilere 130 lira..

Sahada
önüne geleni yumruklayana
5 maç,
ÇUBUKLU giyene
tükürmediği halde
tükürdü yaftasıyla
11 maç ceza..

“Kasaya ne kadar girdi”
manyaklarına
bedavadan puanlar,
şampiyonluklarla
kasavetsiz mangırlar..
FENERBAHÇE’ye
24 maçta
1 milyon 910 bin 500 lira ceza..

Sistemin çocukları
sahaya girip hakem döverken,
soyunma odasında rehin alırken,
sahaya şişe, bıçak, sopa, direk atarken
suç değil..
FENERBAHÇE’li
deplasmanda meşale yakınca
teşhirlik ağır suç..

Başkasına ofsayttan gol,
FENERBAHÇE’nin buz gibi golüne
ofsayt..

FENERBAHÇE’ye gelmek isteyen topçu
kadro dışı..
Onu FENERBAHÇE’ye satmasın diye
takımına beleş futbolcu..

Başkasının
kaleye tıngır mıngır şutuna
elini uzat(a)mayan kaleci,
FENERBAHÇE’ye karşı
gol aramak için
ceza sahasında..

Öbürlerine
al gülüm ver gülüm
göstere göstere
ikiden bir tezgahları..
 FENERBAHÇE’ye
tarlalardan, elbise poşetlerinden,
olmayan kız kardeşlerden
şike..

Birilerine
güle oynaya kaybettiği maçtan sonra
sarmaş dolaş,
FENERBAHÇE kazanınca
yumruk yumruğa..

Diğerleri için
yayıncı kanalda
yok edilen, özetlere bile giremeyen
tartışmalı pozisyonlar..
FENERBAHÇE’ye devlet televizyonu eliyle
yabancı takım muamelesi..

Onların skandalları
kıyıdan köşeden
iki satır haber..
FENERBAHÇE’ye her şey şok,
her mevzu alevli top..

Bazıları barça,
oynadıkları makine futbol..
FENERBAHÇE’ye gelince
dikine futbol..

Kendi maçlarında saçmalayınca
hakemler de insan..
FENERBAHÇE lehine çalınan her düdük
haksız, fahiş hata,
o hakeme linç..

Başkalarına
hediye paketi kıvamında
uyduruk goller, galibiyetler..
FENERBAHÇE’ye
golü, penaltıyı geçtik
taç hırsızlığı..

Bu memleketteki
en yaygın,
en acayip ideolojidir
FENERBAHÇE nefreti..
Körüklendikçe körüklenen,
alevlenen..

Tek panzehiri de
FENERBAHÇE’lilerin
eşi benzeri olmayan
FENERBAHÇE sevgisi..
Bütün bu cambazlıklara aldanıp
en değerli hazinelerinden,
FENERBAHÇE’lerinden
esirgedikleri sevgi..

Başkanına,
gelecek umudu başkan adaylarına,
hocalarına, topçularına saydırıp
birbirlerine girmekten
ihmal ettikleri sevgi..

İşte o sevginin fitili
ateşlenirse diye korkuyor
FENERBAHÇE ırkçıları..
Çünkü biliyorlar,
SARI LACİVERT kibrit çakılırsa,
yanacaklar cayır cayır..



6 Mart 2018 Salı


BİTTİ Mİ?
-Her hafta
bir iki maç yapsa da
seyredip mutlu olalım-
diye mi sevilir FENERBAHÇE?
Ya da
sahada göstere göstere
kıyıma uğrarken
sadece
seyirci koltuğunda oturmak mıdır
yönetmek?

“Doğru oyun”
her koşulda
mutlak doğru mudur?
Sıradan bir futbol takımı forması mıdır
ÇUBUKLU?

“Yargıtay” baskısından,
seçim telaşından
uyku modunda seyreden
bir kaptan var
geminin dümeninde..

Genlere aykırı bir formatı
oturtmaya çalışan
yalnız bırakılmış
bir hoca..

Değil giydikleri formanın
kendilerinin bile hakkını veremeyen
ve doğru oyun yerine
çoğunlukla
yokları oynayan
bireysel hata fabrikası
bir takım..

Bu tabloyu görüp
sezon başından beri
şampiyonluğa inanmayan,
küskün, yıpranmış,
kırılgan taraftar..

24’üncü hafta itibariyle
FENERBAHÇE’ye benzeyen tek şey
sahadaki ÇUBUKLU forma!
Ki o da
3 Temmuz’un yağdanlığıyla
gölgelendi maa’lesef..

Bütün hafta
taktik disiplin kurgusu yapıp
halı sahada yapanın
dayak yiyeceği türden
hatalarla gol yenmesinin sorumlusu
başkan mı?

Başa güreşmek için
başaltı bir kadro kurulması
taraftarın suçu mu?

Tribünlerin
ateşli yaz sıcağından
buza kesmiş ayaza çevrilmesi
hocanın yüzünden mi
sadece?

Bir kişiye fatura edip hesabı
beş kuruş ödemeden
çıksak bile dükkandan
mutlu olacak mıyız?

Sahi, bu mu FENERBAHÇE?
Bu mu
ÇUBUKLU’nun bize emrettikleri,
bizden bekledikleri?

Kitabın kapağını
açıp kapatır gibi,
“bu sezon bitti, seneye hayırlısı” deyip
şalteri kapatabiliyor muyuz?

Ve ayrıca kim demiş
“bitti” diye..
Bitti mi gerçekten?
İlk yarıda 3 gol yiyip
başımız önde
soyunma odasına gittiğimizde
bitmiş miydi?

9 puan fark olduğunda
bitmiş miydi mesela?

Sana “şike yaptınız” dediklerinde,
darmadağın olmuşken
ve parçalanman beklenirken
bitmiş miydi, söyle?

Bir tek
sen bitti dersen biter!
Sen de FENERBAHÇE olmaktan
vazgeçersen biter..

Sen kim misin?
Taraftar, topçu, hoca,
yönetici, başkan;
ne fark eder?
“ÇUBUKLU benim” deyip,
FENERBAHÇE’ye yakışanı yaptıktan sonra
ne farkeder kim olduğun?

Bazen bir isyan,
bazen bir taktik,
bazen bir gol,
bazen bir tezahürat kazandırır
her şeyi..

Söyle şimdi;
bitti mi?