26 Ekim 2020 Pazartesi

SAĞLIK TARAMASI

Kendi taraftarlarını
kardiyolojik, psikolojik testlerle yoğurur ama,
narkozdan çıkar çıkmaz
hastalıklı Türk Futbolunun
“sağlık” sistemini de
çökertir FENERBAHÇE..

“Ex” denirken
kalbi atmaya başlayınca
felekleri şaşar
işkembeden teşhis koyanların..

Öyle ki,
yediği golün VAR incelemesine
“sağlık taraması” benzetmesi yapanların,
attıkları golden önceki
yağlı güreş, boyunduruk usulü
check-up’a
kimsecikler ses etmez..

Hatta
“bize niye kırmızı kart çıkıyor ya”
diye de
“ağlak taraması” bile yaparlar
hiç yüzleri kızarmadan..

Yıllarca
yanındakiler ve arkasındakilerle
iş yapanlar
“bundan böyle
kimsenin yanında da
arkasında da değilim”
kabadayılığına soyunur
bi çırpıda..

“Sevgi kurşun geçirmez” sözünden
provokasyon kokusu alır
boğazlarına kadar
pisliğe batmış
“kurşun sevici” burunlar..

İkram tadında bir gol atınca
bi taraflarını kaldırılanlar,
3 tane birden yemenin hezimetini
kaldıramazlar elbet..

Puan tablosunda
kadraja bile giremeyenler
darı ambarı hayali kurup
oynayacakları maçı
“derbi” zannetme paranoyasına kapılırlar
her defasında..

“1 attık, 2’yi istedik.
2’yi attık 3’ü istedik.
3’ü de atınca 4’ü istedik.
4’ü kaçırdık” diye de
matematik dersi alırlar sonunda
kaçıncı kuşatmadan döndüklerini
hesaplayamayan kafalar..

Talimatla çalışan düdükler de
kurtaramayınca
üfürükte penaltı,
birbirine dolaşan ayaklarda faul arar,
siyasi yakınlıktan
hipermetropa çalan gözler..

FENERBAHÇE’nin
her golü,
her galibiyeti
akıllarını alır,
paranoyak olurlar.
Mideleri bulanır,
gastrit olurlar.
Başları döner,
vertigo olurlar..
Alevli toplardan mütevellit
bi soğuk soğuk terleme,
bi titreme alır ki
sormayın gitsin!

Hastalıklı futbol ikliminin
tedavisidir
bu ülkede FENERBAHÇE..
Yine de
tansiyonu kaldıramayan
hasta kalmaya yeminli bünyelere
“tansiyon ilacı”
tavsiye edilir itinayla!


6 Ekim 2020 Salı

BİLİYORUZ DEĞİL Mİ?

Bu ülkede
sürekli
kendisine vurulan prangaları kırmak,
hakemi de yenmek,
suçsuz olduğunu ispatlamak
zorunda bırakılan
tek bir kulüp var!

O yüzden
her ne kadar
gülüp eğlenmiş de olsak
transfer dönemini
uçak kaldıra indire
rakiplerinin uykularını kaçırarak
tamamlayan
FENERBAHÇE’yi
neler beklediğinin
artık herkes farkında..

“Limidini limidini
limidini deldim,
paralı mı sandın
bedavaya aldım” tadında
bir transfer sezonundan sonra
oynanacak sezonu
bize zehir etmek için
akla gelmeyecek
her oyunun oynanacağını
hepimiz biliyoruz değil mi?

Saçmasapan bir mantıkla
limit koyanlara,
o ateşin altına
“leyla”lı odun atanlara
meydan okumamız karşılığında
canımıza okumak için
kıçlarını yırtacaklarını
hepimiz biliyoruz değil mi?

Sırf “bunca transfere rağmen
başarılı olamadılar”
diyebilmek için
satılık kalemleri,
“düdük”lü tencereleri,
talimatlı kurulları,
uyduruktan kuralları,
lobileri,
FENER’ofobileriyle
dört koldan saldıracaklarını
hepimiz biliyoruz değil mi?

18 transfer yaptığımız dönemi
13 milyon Euro karla kapattığımızın
ertesi günü
neden devlete
13 milyon TL borçlu çıkarıldığımızı
hepimiz biliyoruz değil mi?

VAR’ın aleyhimize
canavarlaşacağını,
gollerimizin ofsayt,
penaltılarımızın buhar olacağını
hepimiz biliyoruz değil mi?

Futbol literatürüne
vicdani ofsayt,
göreceli faul,
penaltı gibi penaltı,
gol ama etik değil,
çizgiyi geçti ama gol değil gibi
nice yeni terim ekleneceğini
hepimiz biliyoruz değil mi?

Bununla birlikte
bolca transferle kurulan kadrodan
hemen dipçik gibi bir takım
çıkmayacağını,
alışma, bocalama süreçlerinin
yaşanacağını,
sabır ve destek saflarını
hep sıkı tutmamız gerektiğini de
hepimiz biliyoruz değil mi?

Biz n’apıp edip
birbirimize girmeyi yine başarırsak
daha da azıtacaklarını
ve ekmeklerine yağ süreceğimizi de
hepimiz biliyoruz değil mi?

Biliyoruz tabi!
Ama adımızın FENERBAHÇE
damarlarımızda akan kanın
SARI LACİVERT olduğunu da
biliyoruz.. 

Unutulduğu zaman da
bunu hatırlatmayı
çok iyi biliyoruz!




3 Ekim 2020 Cumartesi

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

Kendisine konulan limiti
transfere doymayarak
darma duman eden
FENERBAHÇE’nin kadrosu
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan
hallice..

Bi de üstüne
“bu sezon çok TATLI olacak”
diyenlere inat
iyice çikolata rengine
boyadık
takımı..

King Kong’un memleketi
Kongo’dan
TISSERAND’ı,
röveşata manyağı mübareğin
hemşehrisi
Senegal’li THIAM’ı aldık..
Sonra “tek kalmasın yazıktır” deyip
CISSE’yi
Vecihi makyajıyla getirip
ikiledik Senegal’lileri..

100’ümüzden 99’unun
haritada yerini bulamayacağı
Yeşil Burun Adaları’ndan
RODRIGUEZ kadrodaydı zaten..
Gittik bi de
haritayı ikiye bölmekle meşhur
Ekvador’dan VALENCIA’yla
başlı başına belgesel konusu olan
Tanzanya Canavarı
SAMATTA’yı kattık ileri uca..

Brezilya’dan da
sütlü çikolata GUSTAVO var..
Ki iyi ki var..
Başka bi sütlü çikolata
JAILSON’u da
daha yeni Çin’e yolladık..

Sarışın mavi gözlü değilsen
dayak yiyeceğin
Danimarka’dan bile
bir siyahi bulmayı başarıp
getirdik ZANKA’yı..

Casablanca’sına yandığımız
Fas’lı DIRAR’ı da
çikolatadan sayabiliriz
pekala..

Antalya’dan aldığımız
Türk milli takım oyuncusu
NAZIM bile
çikolata kıvamında..

Ha tabi bu arada
soyadı SANGARE diye
onun Türk olduğunu bilmeyen
filozof(!) milli takım hocası
ALTAY’ı da
Uruguay’lı falan
sanıyor olabilir..

Uruguay demişken
LEMOS’u da alınca
tamamladık
neyse ki
Güney Amerika üçlemesini..

Arada tek Avrupa’lı
Çekya’lı NOVAK kaldı ki
onu da trabzondan paketledik..
Hazır paketi yaparken
bi de Arjantin’li SOSA’yı
sıkıştırdık araya..

Daha da
iki Arjantin'li birden yolda..

Pasaportu Türkiye olup,
FENERBAHÇE düzeyine
Fransız olanları saymıyorum bile..

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun..
Böyle bir takımın
iki üç haftada
esip gürlemesini mi
bekliyordunuz yani?.

Az bi durun..
Hele milletler bi birleşsin,
fırtına da oluruz,
boran da..

3 puan iyidir iyi..
Şampiyonluk puanına
3 artı yazar..



2 Ekim 2020 Cuma

GALATASARAY'I SEVİYORUM

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü ne zaman 
“re re re ra ra ra 
Gassaray Gassaray cim bom bom” diye 
bağırıldığını duysam 
“mazinde bir tarih yatar 
yaşa FENERBAHÇE” demekten 
daha fazla haz almam gerektiğini 
bir kez daha anlıyorum..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü sayelerinde
6 çok güzel bir rakam..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü SARI’nın yanında 
her kırmızı görüşümde 
yeni baştan tanık oluyorum 
LACİVERT’in SARI’ya 
ne kadar yakıştığına..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü sayelerinde 
otomobil, 
bir iki çanta para karşılığında değil 
alın teriyle kazanılmış kupalarla övünmek 
ne demektir iyi biliyorum, 
evelallah..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü varlıkları 
kendi taraftarını bile 
-af buyurun- düdükleyen 
bir takımın taraftarı olmadığım için 
şükür sebebi..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü onlar yüzünden 
transfer şikesi, hakem ayarlaması, 
algı operasyonları gibi 
futbolun karanlık yanları hakkında 
epey bilgilendik 
neyse ki..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü sayelerinde gelişti
“I will survive”la yabancı müzik, 
“Şınanay da yavrum şına şınanay”la 
Türk Pop müziği 
kültürümüz..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü onlar olmasaydı 
4-0’lar,4-1’ler, 
0-3’ten 4-3’ler olmazdı, 
ben de böyle 
ballandıra ballandıra anlatamazdım..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü “Alicengiz”i 
başkanlarının kardeşi sanan
bir tanıdığım var, 
öyle ki 
gülmekten altına yaparsın!..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü kendileri ispatladılar 
cümle aleme 
rakı masasında 
adam satarak 
bir şeylerin 
zaman zaman sahaya da attıkları 
şişede durduğu gibi 
durmadığını..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü “üflemeyle sönmeyen ateş”in 
kimi yakıp kimi yakmadığını 
gözlerimle gördüm
sayelerinde..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü “vergi kutsaldır” kamu spotu 
daha anlamlı oldu 
üstün katkılarıyla..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü benim stadımın tuvaletlerinde 
yalnızca taharet giderilmesinin 
otoparklarında 
sadece park edilmesinin bile 
ayrıcalık olduğunu gösterdiler
eksik olmasınlar..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü logoları, marşları 
hatta tezahüratları bile çalıntı bir camia olması 
daha da anlamlı kılıyor 
sevdamın sahiciliğini..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü kazandığımız kupaların 
kaldırılış anlarını gösteren 
fotoğraflara bakarken, 
onları yırtmak 
ya da saklamak zorunda olmadığımı 
hatırlatıyorlar 
sağ olsunlar..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü bir gün 
erdemle ilgili bir kitap yazacak olsam 
sayelerinde 
negatif örnek bulmakta 
hiç zorlanmam..

Galatasaray’ı seviyorum.. 
Çünkü sayelerinde 
biliyorum ki 
beni FENERBAHÇELİ yaptığı için 
ALLAH’a ne kadar 
teşekkür etsem az!

 

 

NOT :
Yazıyı tekrar bulmama yardım eden
 @ustungor ‘e 
ve müzik hafızamı tazeleyen 
@BrcnAktkn ‘e 
çok teşekkür ederim.