27 Mayıs 2015 Çarşamba

DÖRT İŞLEM
FENERBAHÇE söz konusu olunca
bütün hesaplar
denkleme dönüşür..

Halbuki matematik çok basit..
Dört işlemi bil; yeter..

Öncelikle
problemden kendine bir pay ÇIKAR!
Ve ilk olarak
aklını başına TOPLA!
Çünkü
bir tane FENERBAHÇE var!

Paraleli, yamuğu,
üçgeni, çokgeni ne varsa
iç açılarına kadar TOPLA
ve defterlerini dür!

Kaş yapayım derken
göz ÇIKARMA!
Ama sevdanda gözü olanın
gözünü ÇIKART yuvalarından!

İkilik ÇIKARMA!
Aynı dava için kenetlenenleri
BÖLME!
İlla böleceksen
sana kabus yaşatanların
uykularını BÖL!

Altını oyanları,
başına çöreklenenleri,
yalandan akıl verenleri,
çıkar gözetenleri
her türlü listenden ÇIKAR!

Parçalamak isteyenlere inat
aileni derle TOPLA!
SARI LACİVERT’e düşman olanı
bin parçaya BÖL!

Sahaya taş gibi takım ÇIKAR!
Bırak rakiplerin
nal toplasın,
sen puanları,
kupaları TOPLA!

Yoluna koyulan taşları sıkıp
suyunu ÇIKAR!
Ki aşkının peşinde cesaretle koşanın
yüzünü kara ÇIKARMA!

Cin olmadan
adam çarpmaya kalkanları
YILDIRIM gibi ÇARP!

Yıldız TOPLA’ma derdine düşme!
Güzel günler görmeyi bekleyenler için
güneş TOPLA!

Adını şikeciye ÇIKAR’mak için didinenleri
ÇARP’anlarına BÖL!

Senin adından yararlanıp
malı götürenlerin
foyasını ortaya ÇIKAR!
Davulu sen çalıyorsun zaten,
parsayı da sen TOPLA!

Problem belli!
Ama çözüm de net :
Taraftarı BÖLME!
Bir araya TOPLA!
Sıkı bir yumruk ÇIKAR!
Ve yüzlerine ÇARP!

22 Mayıs 2015 Cuma

AŞK'IN ALGORİTMASI
Öyle bir AŞK ki bu,
kantarla tartılmaz..
Atsan atılmaz,
asla satılmaz!

İçinde nefes aldığı gönül
öyle bir sırça saraydır ki,
kırılırsa
bi daha yapılmaz!

İnanmayanın aklını alır,
büyüklüğü akılalmaz..

Çakala, sırtlana karşı
sırt sırta verilir de
o sevdaya katiyen
sırt çevrilmez..

Dikenlerle dolu olsa da
onun yolundan
kat’a
dönülmez!

AŞK bu,
ondan istifa edilmez!
Ama AŞK’tan
istifade de edilmez!

Ağır, çok ağır bir yük bu..
Yanlışa, hataya,
ihmale gelmez!

Adın FENERBAHÇE’yse,
ayağına değmedik taş,
başına gelmedik iş kalmaz!

Ama FENERBAHÇE dediğin de,
had bildirir,
had bilmez!

Çıkar,
maçını söke söke alır,
önündeki maçlara bakmaz!

Adı yeter,
hiçbir şeyden korkmaz,
kimseden çekinmez!
İleri çıkar,
hücum eder,
geri çekilmez!

El üstünde tutar sevdasını,
halel getirmez,
dile düşürmez!

Sırılsıklam olmuşsun sen
gözyaşlarından..
Islanmışın
yağmurdan korkusu olmaz..

Değerini bilen
efsane olur,
hakkını vermeyenin
esamesi okunmaz!

Sahip çıkar emeğine,
alın terine..
Kendi hakkını
kimsede bırakmaz!

Canına kastedenler
kanına susamışken,
“konuşursam
yer yerinden oynar” deyip
susmaz,
susamaz!

Korku verir,
terbiye verir,
gerekirse başını verir
ama çınarından tek dal,
tek yaprak vermez!

Kaya gibi dimdik durup,
omuz omuza verdikçe
kale gibi olur,
yıkılmaz!
Ama yalnız taş da
duvar bile olmaz!

19 Mayıs 2015 Salı

ÇEK’İRGE
Bu İngilizler, Almanlar, Hollandalılar,
hatta Kolombiyalılar
toptan falan
anlamıyor valla!

Ne o kalecinin biri
toptan elini çekti diye
manşetten anket düzenlemeler,
“yüzde 80 şike” demeler falan?

O da bi şey mi yahu?
Ne çekenler, çektirenler gördü
bu gözler!

Bırak kalecinin elini çekmesini,
komple el ayak çekilen
defansçıkları gördük..

Gole giderken topu geri çekip
gerisin geriye
koşanları gördük..

Saha içinde el ense çekip
yine de kırmızı görmeyenleri
gördük..

Pis işlerden çekilmeyen
elleri, etekleri
öpüp yalayanları gördük..

Onurunu, namusunu,
şerefini
peşkeş çekenleri gördük..

Kural, hak, emek çiğneyerek
göstere göstere 
kıyak çekenleri gördük..

O kıyağı çekmek için
kıvırmanın bile şanına rahmet okutan
köçekleri gördük..

Başarıyı çekemeyince
paçamıza yapışıp
aşağı çekenleri gördük..

Vicdana Fransız,
alınterine Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızı
gördük..

Tereyağından kıl çeker gibi
bütün pisliklerinden
arınanları(!) gördük..

Besmele çekip
küfredenleri bile gördük..

Cefa çekenlerin acılarıyla
sefa çekenleri gördük..

ÇUBUKLU giyene
bıçak çekenleri,
silah çekenleri
hatta tetiği çekenleri
gördük!

Rakı masalarında
kafa çekip,
saray yollarında
tespih çekenleri gördük..

Darağacında bile
son sözleri belli olanların
ipini,
altlarından sehpayı çekmek için
kıçlarını yırtanları gördük!

Kaleci elini çekse n’olur,
çekmese ne?
Üzerimizden çekilmeyen
o kirli elleri kırmadıkça!

Önemli olan
çekirgenin ne kadar daha
sıçrayacağı!

Bir gün ortaya çıkmak gibi
kötü bir huyu olan gerçeği savunanların
avuçlarına düşecek
mutlaka bir gün!

14 Mayıs 2015 Perşembe

YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!
Göz göre göre
hem de son maçta
iki şampiyonluğun çalındı!

Canına dişine taktın,
inancını alın terinle kavurup
şampiyon oldun;
şikeyle suçlandın!

Söylenmedik yalan,
çevrilmedik dolap,
atılmadık iftira kalmadı!
Hapis yattın,
hırpalandın,
hakarete uğradın!

Tarihine, şerefine,
namusuna
dil uzatıldı..

Başının üstünde bir kılıç,
boynunda ilmekle
mücadele vermek
zorunda kaldın!

Yine de eğilmedin,
bükülmedin,
biat etmedin,
savaşa devam ettin!

Elin, kolun bağlıyken bile
tepeye güreştin,
yine şampiyonluğun çalındı,
yine son maçta!

Vazgeçmedin,
ayağa kalktın,
MAYIS’lar bizim diyenlere inat
şampiyon oldun NİSAN’da..

Seni yenemediler,
sırtını yere getiremediler!
İçine nifak soktular,
sen de onu yenemedin!

Kendi içinde kavgaya düştün,
hata yaptın,
tökezledin!

Yetinmediler,
saha içinde, dışında
canına okudular
kumpaslarıyla!

Ülkenin her yerinde
FENERBAHÇE düşmanlığını
meşru kıldılar!
Sana küfredene
alkış tuttular,
ceza vereni ödüllendirdiler!

Otobüsüne kurşun sıktılar,
topyekun ölün diye!
Şubeni bastılar
taşlarla, sopalarla..

Devlet bile
verdiği sözü tutmadı..
Protokolünü tanımadılar!
Tesislerini yıkmakla
tehdit ettiler!

Golünü yediler,
ofsayttan gol attılar,
kabak gibi penaltını vermediler!

Sporcunu hedef gösterdiler,
medyada linç ettiler,
güpegündüz
kaptanına saldırdılar!

Yetmedi mi?
Tak etmedi mi canına?

Bırak artık
kendi kendine kavga etmeyi!
Bitir küslükleri,
kırgınlıkları!
Aç tribünleri!

O’cu, şu’cu, bu’cu diye
bölünme!
Tek yürek ol!
Tek yumruk ol!
Ve o yumruğu
patlat düşmanının suratına!
Renkten renge girenlerin SARI’yla LACİVERT arasına
girmesine izin verme!

Sesini çıkar;
ama daha gür,
daha cesur!
“Konuşursam
yer yerinden oynar” deme!
O yeri yerinden oynat..

Madem
yağmur gibi geliyorlar
üzerine
sen de gök gibi gürleyip,
YILDIRIM gibi çak!

Hani “YA HEP BERABER
YA HİÇ BİRİMİZ” diye bi şey var ya,
hah işte;
mesele tam olarak budur!

Çünkü ya HEP BERABER
FENERBAHÇE olacağız,
ya da HİÇ BİRİMİZ
FENERBAHÇE’ye layık olamayacağız!

12 Mayıs 2015 Salı

UNUTMAZ
Mayıs’ları unutmaz
FENERBAHÇE’li!.
Hele 12’sini
hiç unutmaz!

Döktüğü gözyaşlarının
sevinç ırmaklarına dönüşmesi için
dua ettiği gün
canına kastedilmesini
unutmaz!

Asıl işi
kendilerini korumak olanların
acımasızca, vicdansızca
kendilerine saldırmasını
unutmaz!

“FENERBAHÇE’li olmanın
gururu yeter” diye
tezahürat yapıp
takımını çağırdığı tribünlere
gaz fişeği atılmasını
unutmaz..

Gazdan kaçarken
sahanın ortasında bayılan kardeşine
kafa göz dalınmasını
unutmaz!

Kaskıyla, copuyla
delikanlılık yapanların
savurdukları tekmeleri
“ALLAH hac sevabı verdi sanki o an” diye
ballandıra ballandıra
anlatmasını
unutmaz!

Başında kırılan koltukları,
suratına yediği dirsekleri
unutmaz!

3 yaşındaki evladının
gözüne sıkılan gazı,
babaannesinin
sırtına atılan tekmeyi,
karısının
yüzüne vurulan copu
unutmaz!

Babasının kucağında
nefes almaya çalışırken
“baba ben ölecek miyim” diye ağlayan
o minicik yavruyu
unutmaz!

Kendisine polis tarafından
silah doğrultulmasını
unutmaz!

Helikopterden üzerine
yağmur gibi
biber gazı yağdırılmasını
unutmaz!

Kaldırım demirlerine kelepçelenmesini,
yerlerde sürüklenmesini,
tazyikli su sıkılmasını
unutmaz!

Kafası gözü yarıldığı halde
TOMA’ya kafa atmakla suçlanmasını
unutmaz!

Sırf üzerinde
FENERBAHÇE forması var diye
katledilmeye çalışılmasını
unutmaz!

Bu olaylardan 1 yıl sonra
yine sadece
üzerinde FENERBAHÇE forması olduğu için
canından olan
BURAK YILDIRIM’ı da
unutmaz!

Alem unutsun,
alim unutsun,
kalem unutsun,
söz unutsun..

FENERBAHÇE’li,
FENERBAHÇE’li olduğu için
kendisine yapılanı
yıllar geçse de,
istese de
unutmaz!

Ve mutlaka
bir gün
hesabını sorar,
kimsenin yanına bırakmaz!

8 Mayıs 2015 Cuma

ZAMANI DEĞİL
Evvel zaman içinde
kalbur saman içinde
masal anlatıp durdular habire!

Tellal develerin çığırdıklarını
ağızlarına tıkama,
berber pirelere
“kes traşı” ayarı çekme vakti
çoktan geldi de
geçiyor bile!

“Aman diyim şimdi zamanı değil” diye
öfkemize set çekmeye uğraşanlar
bi zahmet
kapasın gagalarını!

Zamanı değilse,
asıl
tarihimize leke sürüp
canımıza ot tıkamayı deneyenleri
affetme zamanı değil!

Özgürlüğümüzü, hakkımızı,
gözyaşlarımızı çalanları
geometrik şekillere ayırmanın
zamanı değil!

Yıkamadıkları kalenin
altına oymaya cüret edenlere
yol verme zamanı değil!

Puanına, şampiyonluğuna,
kupana, kulübüne
hatta okulunun arazisine bile
göz koyanlara
göz yumma zamanı değil!

Protokolü kafakola alanları
koltuklarında
rahat oturtma
zamanı değil!

Topuk Yaylası’nı
yıkmayı düşünenler
ardlarına bakmadan
topuklayana kadar
işin peşini bırakma zamanı değil!

Üniversitene, bankana,
büyümene,
daha da güçlenmene
izin vermeyenlere
izin verme zamanı değil!

Gözünün nurunu, alnının terini
sevincini, hüznünü
harcına kattığın,
kutsal bildiğin mabedinin
rant oyunlarına kurban edilmesini
seyretme zamanı değil!

17’si korunup kollanırken
1 senin üzerine gelinmesine
sessiz kalma zamanı değil!

Şampiyonluk yolunda
ter döken kardeşlerini
tribünlerde
yalnız bırakma zamanı değil!

Bazıları küfrü hak etseler dahi
küfretme zamanı değil!

O gitsin, şu gitsin,
falanca gelsin gelgitleriyle
zaman öldürme
zamanı değil!

Bir olma, tek yürek olma,
eski hesapları kapatıp
AŞK’a gelme zamanı;
çekip gitme zamanı değil!

Boynuna kement atmaya çalışanlara
boyun eğip
aman dileme
zamanı değil!

Umuda yelken açmak için
rüzgar bekleme zamanı değil!

Dem bu demdir
arkadaş!

Zaman,
SARI’ya sarılmanın,
LACİVERT’le bütünleşmenin,
“destur” deyip
alayına  **ktir çekmenin zamanı!

Vazgeçme, pes etme,
biat etme,
kaybetme zamanı değil!.

4 Mayıs 2015 Pazartesi

A’NORMAL!
Normalitesinin cılkı çıkmış
abuk sabuk bir çözelti
Türk Futbolu dediğin şey..

Misal
FENERBAHÇE’nin lig sonuncusuna
4 gol atması normal..
Ama 3 gol yemesi
anormal,
hem de sadece
45 dakikada..

Ha ilk yarının Die Hard,
ikinci yarının
Fransız sanat filmi tadında geçmesi
başlı başına anormal..

DİEGO’nun gol atması,
asist yapması,
en çok koşan oyuncu olması normal..
Bunu 28 hafta boyunca
yapamamış olması
anormal..

FENERBAHÇE’nin
bitime 5 hafta kala
şampiyonluk potasında olması
normal..
Rakiplerinin bu durumuna rağmen
5-6 puan farkla
önde olamaması
anormal..

Kendi evinde oynadığı her maçta
taraftarının desteğini
arkasına alması
çok normal..
Ama o tribünlerin
türlü sebeplerle
tıka basa dolmaması
anormal..

Bir de anormalken
normalleşenler var ki,
asıl sıkıntı orada!

Şikeyle suçlanıp
yıllarına ipotek konan FENERBAHÇE’nin
neredeyse her maçı
gerilim filmi gibi geçerken,
rakiplerinin maçlarındaki enteresanlıklar
son derece normal artık..

Vergiyi tıkır tıkır ödemek,
sözleşme gereklerini
yerine getirmek anormal..
Ama bu yüzden
bizzat devlet tarafından aldatılmak
normal!

Buna karşılık
bırak vergi ödemeyi,
peşkeş stadın üstüne bile para istemek,
yine de koruyup kollanmak da
normal ne yazık ki..

FENERBAHÇE’nin üzerinde
rant oyunları oynanması da
anormal falan değil,
düpedüz para’normal!..

Otobüse kurşun sıkılması,
bunu yapanların bulun(a)maması,
bu vahşete “oh” denilmesi
normal..
“Failler neden hala ortada yok”
diye sormak
anormal..

Taşınabilir mal’ların,
taşınmaz mallara
taşlı, sopalı, döner bıçaklı saldırması da
bu saldırının
kimseye mal edilememesi de
acayip normal..

Vesselam;
anormalliklerin normalleştiği,
saçmalıkların tavan yaptığı
bir ortamda
FENERBAHÇE’nin
hala dimdik ayakta kalması da
hakkaten
tez konusu olacak kadar
anormal!.