12 Ağustos 2017 Cumartesi

DUR HELE!
Genlerinde karamsarlık olmayan
bir sevdaya tutulmuşuz biz..
Sabır, tahammül
hep bu sevdaya dahil..

Acılardan geçmişiz
yara bere..
Gözyaşlarımızla yıkanmışız..
Yanmışız da
her yandığımızda bilmişiz
küllerimizden doğmayı..

Başkalarının umudu kestiği,
çekip gittiği yerde bile
pes etmemişiz..
3-0’lardan dönmüşüz..
Dimdik ayağa kalkmışız
komalık travmalardan..

“Bunlardan bi cacık olmaz”cılara
kallavi çilingir sofrası kurmuşuz
hem de kaç defa..

Her maçı da kazanamazlar ya diye
gaza gelenlere inat
17’de 16 yapmışız..
Onu yapan hoca da
geri dönmüş ha..

Başkan, yönetim, hoca,
takım, taraftar
topyekun yıprandığımız yılların ardından
şafağı belirmiş
özlediğimiz güneşli günlerin..

Zaten yüreklerimiz de aç,
tutkumuz susamış
SARI LACİVERT sevinçlere..

İçimizde “evet olacak bu iş” diyen his
başlamış gümbürdetmeye davulları..

Nicedir
çimleri öpmeye kıyamayan takım
ısırmaya,
soğuyan heyecanımız
yeniden ısınmaya başlamış..

Eksiği var mı, var..
Hatası yok mu,
hem de en laubalisinden..
Her şey çok mu harika,
ne zaman oldu ki..

Ama mücadele de var..
Oyun sıkışınca
topu ters kanada çevirip
yeniden deneyen,
takım olmaya çabalayan
bi kadro var..

“Biz şampiyon olacağız” diyen
bi hoca var
daha öncesinden
en olmadık zamanda
bunu yapan..

Sabrımız da
tahammülümüz de kalmadı,
tamam..
Çok yıprandık,
çok yorulduk,
evet..

Ama bu da FENERBAHÇE be..
Hani şu sevmelere doyamadığımız..
Çok kızsak da
küsmeye kıyamadığımız..

Dur hele, yeni başlıyor daha..
Hatta biz başlamadık bile..
Ancak biz “başlarım ulan alayınıza” diye
kolları sıvadığımızda
başlar her şey..




8 Ağustos 2017 Salı

HOŞAF
Eşeğin anlamadığı hoşafı
yine aynı eşeğin
tenasül organına
kaçırmış vaziyette
Türk futbolu..

Güya güvenlik için
icat(!) edilen passolige
Süper Kupa finalinde bile
gerek görülmüyor
ve el bombası dışında
her şey girebiliyor
stada..

Maç öncesi
üzerlerinden
döner bıçağı koleksiyonu çıkanlar
maçta sahaya atılan
kelebeği ayıplıyor
atın bi tarafına konarcasına..

Destursuz parmak bile kaldıramayanlar
arsızlıklarına ceza verilirse
dünyayı ayağa kaldırmakla
tehdit edebiliyor
utanmadan..

Kumpas olduğu ayyuka çıkmış,
iddianamelere girmiş
bir mevzuda
FENERBAHÇE’yi karalamaya çalışabiliyor
aynı utanmaz
kendi kepazeliklerini
örtmek için..

O kumpasın ürününe
sıkı sıkı yapışıp
kupa dilenciliğinin suyunu çıkaranlar
8. kez reddediliyor
başvurdukları
kurumlardan..
Ama tek satır
haber olmuyor bile..

Kebapçı basıp
çakma kabadayıcılık oynayan 
sonra da kendini
tazminatla kovduranlar
adam sayılıyorlar hala..

Sayesinde
şampiyonluk yüzü gördüğü
futbolun derin devletinden
şikayet edebiliyor
naylon filozof,
sürekli kullandıkları hakemleri
zayıf halka ilan ederek
hem de..

Bıçağın, meşalenin,
sopaların girdiği tribünlere
ATATÜRK pankartları giremiyor
sakıncalı görülerek..

Ve bu pankartları
siyasi buluyor
siyasetin kucağında
zıp zıp zıplayan başkancıklar..

FFP yüzünden
daha geçen yıl
Avrupa’dan men cezası alanlar
deli gibi para harcayabiliyor transfere
vergi affı sponsorluğunda..

Hoşafı başka sofralarda
aramaya gerek yok..
Futbolumuzun hoşafı
çoktan koktu bile..

Üstelik organik falan da değil bu..
Suni taneciklerle
habire kaynatılan
bi hoşaf..

Afiyet olsun içebilene..

Hoşafına arka bahçede
top oynamayı seven
kültürden gelenler,
o hüpürdettiğiniz
kokuşmuş hoşafları
boğazınızdan getirecek
elbet bir gün..






4 Ağustos 2017 Cuma

FENERBAHÇE’nin NEYE İHTİYACI VAR?
Sağ gözün sol göze
muhtaç olduğu
bir oyundur futbol..
Olmazsa
ya yarım görürsün
ya da anlamazsın gördüğünü..

Görünen köyün
kılavuza ihtiyaç duymadığı
iki Avrupa maçı oynadı
FENERBAHÇE
ihtiyaç listesinin altını
kalın çizgilerle çekerek..

Sol çizgideki kusurun
savunmasını alıp,
ÇUBUKLU’nun genlerine uygun
formata çevirecek
bir adaptör ihtiyacı
flaşör gibi yanıp sönüyor hala..

Göbekteki çifte stop lambasından
biri arızalı..
Mutlak tamiri gerekecek..
Tamiri olmazsa,
yenisi, sıfır..

Ortada trafik sıkışık..
İleriye doğru bir köprü inşaatı
olmazsa olmaz..
Gol için hazırlanıp pişirilen pasların
servisi için
bir şef garson şart..

Allanıp pullanıp
kaleye gönderilecek mektupların
adrese ulaşması için de
sağlam bir postacı lazım..

Ama ihtiyaç listesinde
önüne tik konulanlar da var..

Geçen yıl
hatta ondan önceki yıl da
eksik olan hırsın
ilk kıvılcımları
parlamaya başlamış bile..

Arkaya yaslanma saçmalığından
önde basma hevesine evrilme
heyecan verici..

Bu kulübün mayasında olmayan
pes etme hırkasından
kurtulup,
mücadele gömleğini
sırtına geçireceğinin
işaretlerini veriyor takım..

Fakat önce
takım olabilmeye ihtiyaç var..
Kramponların bastığı çimleri ezmeye
hatta ısırmaya
ihtiyaç var..

Ondan da önce
12 numaralı oyuncunun da
formasını giyip
sahaya çıkmasına ihtiyaç var..
Ateşiyle beslediği sevdasını
tarafı olduklarını yakmadan
cayır cayır
yeşil sahaya dökmek zorunda
her FENERBAHÇE’li..

Güneşli günler için
inancın yeniden yeşermesi şart
SARI LACİVERT semada..

Islığın yerini coşkulu tezahüratlar,
bu aşkın
ruhuna tezat karamsarlığın yerini de
canlı bir umut
almak zorunda..

FENERBAHÇE’nin idare edilmeye değil
yönetilmeye ihtiyacı var..
Sevdayla çarpan yüreklerin
sesine kulak verilmesine,
kulak verilen sesin
birleştirilip
ahenkle
şampiyonluk şarkıları söylemesine
ihtiyaç var..

Ve elbette zamana ihtiyaç var..
Omuz omuza,
sırt sırta
geçirilecek bi zamana..

Yani sağ gözün sol göze,
sol elin sağ ele ihtiyacı var..
Çünkü FENERBAHÇE birlikte güzel!